Vizontele’de Cem Yılmaz’ın unutulmaz repliklerinden biridir “Sen de bunu yedin?” Bu aralar sofradan eksilince, el mahkum kuru laflarla karnımızı doyurur olduk. Tam da hakkındaki dava devam ederken, TÜİK yüreklere su serpti. Sakin olun, arkanıza yaslanın, rahatlayın dedi. Yazılı bir açıklama ile enflasyonun “herhangi kişi, makam ya da kurumun talep, talimat veya tahminine göre değil, alandan derlenen verilerden bilimsel ve teknik özerklikle bağımsız olarak hesaplandığını” duyurdu. Orman yangınlarının bile “talimatsız” söndürülemediği, ağaçların bir araya geldiğinde orman sayılıp sayılmayacağına bile Resmi Gazete ile karar verilen kadim ülkemizde akıllara bu meşhur replik geldi.  

★★★

Son dönemin en tartışılan ve her birimize de en büyük zararı veren kurumlarının başında geliyor halbuki TÜİK. Kurum hakkında açılan davada kendini savunurken “Emekli maaşlarındaki artışın kurum yetkisinde olmadığını” iddia ediyor ancak bunu da yiyen yok. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik krizin, borç sarmalının, dibe batmışlığın, “alamıyor” oluşun yegane sebebi açıklanan bu veriler. Bu köşede defalarca hesabını yapıp sizlerle paylaştım. Eğer TÜİK ve ENAG verileri arasında böyle uçurum olmasaydı, zamlar ENAG’ın enflasyon oranlarına göre yapılsaydı bugün en düşük emekli maaşı 24 bin 748 TL, asgari ücret 42 bin 97 TL, en düşük memur maaşı 90 bin 129 TL olacaktı. Karar vericilerin politikalarına, izlenen yol haritalarına rağmen, milyonlar asgari ücret etrafında eşitlenmemiş, alım gücü bu denli düşmemiş olacaktı. Yıllardır aklımızla dalga geçiliyor zaten. “Enflasyonun belini, boynunu kırdık”, “Enflasyon tek haneye inecek”, “Almanya bizi kıskanıyor”dan sonra yeni kalıbımız hayırlı olsun. Ancak unutmayın. Yemiyoruz.

Elden ele siyaset

Siyaset Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İmralı Heyeti’ndeki DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile iftar yemeğindeki sohbetini konuşuyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un ev sahipliğinde düzenlenen iftar programında Önder, DEM Parti’nin Meclis Başkanvekili olarak masadaydı. “Değişen paradigmalar” iftar davetiyelerine de yansımış, DEM Parti’ye masada yer açılmıştı. Üstelik Erdoğan’ın yemek sonrası masadan kalkarken Önder ile yakından ilgilenmesi de ayrıca dikkat çekiciydi. Erdoğan önce Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın, ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ve Yeni Yol Grup Başkanı Bülent Kaya’nın yanından geçti. Başıyla selam verdi. Tokalaşmadı. Sonra Önder’in yanına geldi. Tokalaştı, uzun uzun sohbet etti. 1 Ekim’de MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin DEM’li vekillerle tokalaşmasıyla başlayan süreçte bu kez elini uzatan Erdoğan oldu. Halbuki bir önceki Meclis turunda Erdoğan, Önder’in de aralarında bulunduğu İmralı heyetine randevu bile vermemiş, yerine heyet AKP Grup Başkanı Abdullah Güler ile görüşmüştü. 2023 seçimleri öncesinde “7. parti masanın altında” diye Altılı Masa’yı her fırsatta DEM Parti üzerinden sıkıştırmaya çalışan da bizzat Erdoğan’dı. Şimdi bir süredir CHP’ye kapanan kapılar ardına kadar DEM Parti’ye açılıyor. Nereden nereye...

“Zeytin”in zaferi! Daim olsun...

Güzel bir haber verelim. Mart 2022’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Maden Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle zeytinlik alanlar Zeytin Kanunu’na aykırı olarak madencilik faaliyetine açılmıştı. Doğa Derneği duyurdu. Danıştay’ın verdiği iptal kararı onandı. Zeytinin, zeytinliklerin zaferi diye verdik haberi. Ancak daim olacağına dair endişeler var. Çünkü öyle bir ülkede yaşıyoruz ki... Bir şey kafaya konulduysa, öyle ya da böyle o yasa geçiyor. İptal ettirseniz torba (ya da çorba) yasaya konuluyor. Yine olmazsa yönetmelik değiştiriliyor. Ama her koşulda iktidarın istediği oluyor. Zeytinliklerle ilgili düzenleme de böyle. Yerin üstünün yerin altından daha değerli olduğu bir türlü anlatılamıyor. Biliyor musunuz bu ülkede son 20 yılda Zeytin Kanunu tam 10 kez değiştirilmeye çalışıldı. Bakın 1 değil, 2 değil, 5 değil, tam 10 kez ya Meclis’e yasa geldi ya da yönetmelik değişikliği gündeme getirildi. Kimi bugün olduğu gibi yargıdan döndü, kimi tepkiler üzerine geri çekildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle hazırlanan ölümünden kısa süre sonra, 1939 yılında çıkartılan bir Zeytin Yasası var. Sırf zeytini, zeytinlikleri korumak için yapılmış. Zeytin ağacını kesersen cezası hapis... Bu kadar önemsiyor Atatürk zeytini. Fakat şimdi o zeytinlikler madenciliğe, enerji yatırımlarına açılsın diye büyük bir uğraş var. Tüm mücadele zeytinliklerin ölüm fermanı imzalanmasın diye... Çaba aynı düzenleme 11. kez gündeme gelmesin diye... Zaferler daim olsun...