Sultan Reşad II. Abdülhamit’ten sonra tahta çıkmıştı. Devletin çıkarlarını, Avrupa ve II. Abdülhamit’in kadroları ile İttihat Terakki arasında denge kurarak koruyabileceğini sanıyordu!
Osmanlının en çok bağımlı olduğu ülke Fransa idi. Kapitülasyonların doğal sonucuydu. II. Abdülhamit kadrosu, İstanbul mebusu Mehmet Rıfat Paşa büyükelçi olarak Paris’e gönderilmişti.
Ara seçim yapılacaktı. Boşalan koltuk için 11 Aralık 1911’de yapılan seçimi, kıl payı ile Hürriyet ve İtilaf kazanmıştı. Daha kurulalı 20 gün olmuştu. Hürriyet İtilaf’ı kuranlar, İttihat ve Terakki’den ayrılan mebuslardı.
Trablusgarp Savaşı, Yemen isyanı ve içerideki tüm ayrılıkçı hareketlerin Hürriyet ve İtilaf çatısı altında toplanması, İttihat Terakki’ye erken seçim kararı aldırdı.
1912 yılının başında erken seçim yapıldı. İttihat Terakki seçimlerde sıkı tedbir almış ve seçimi kazanmıştı. Seçimin adı sopalı seçime çıkmıştı. Bölücü Arnavut grubu seçimlerde hile olduğunu iddia ediyordu. Oysaki Arnavutluk’ta İttihat ve Terakki bir mebus bile çıkaramamıştı...
İttihat ve Terakki devleti yönetirken sonuç alamayacağını anlayan bölücüler, Hürriyet ve İtilaf eli ile sonuç almayı denedi. Prens Sebahattin’in desteklediği, Dr. Rıza Nur gibiler Arnavutluk’taki ayrılıkçı hareketi açıkça destekliyordu. Mecliste, ayrılıkçı hareketlerin meşru olduğunu söyleyecek kadar ileri gidiyorlardı...
Üstelik Prens Sebahattin ve Hürriyet İtilaf bununla da yetinmemiş, Halaskar Zabitan darbesini örgütlemişlerdi. Bu şartlar altında gerçekleşen Halaskar Zabitan darbesi ile Balkanların Osmanlıdan ayrılması hızlanmıştı. Sözde sopa ile geldiler dedikleri İttihat Terakki’yi, üç ay demeden darbe ile düşürmüşlerdi...
II. Abdülhamit, 1897’de Yunanistan’ı yenecekken Rusya’nın ricası ile savaşı ve Yunanistan’ı kaybetmemize neden olmuştu. Şimdi de diğerleri elden çıkacaktı.
30 Eylül 1912’de Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan adına bir nota gönderdi. Onur kırıcıydı! Sonradan Karadağ’ın da dâhil olduğu bölücü Balkan hareketi savaşa hazırdı. Karadağ, 8 Ekim 1912’de İşkodra’ya saldırarak savaşı başlattı.
Sultan Aziz 1876’da öldüğünde, İngilizlerden sonra Akdeniz’in en büyük donanmasını bırakmıştı. Ancak II. Abdülhamit ne liyakat ne de tatbikata önem vermediği için ordu her alanda çürümüştü. Balkan Savaşında da karada ve denizde başarı gelmediği gibi tek kurşun atılamadan Selanik de verildi...
Balkan savaşı öncesi Mebusan Meclisinde yaşananlar, tarihimizin en önemli kırılma noktalarındandır. İttihat ve Terakki, devleti bütün tutmaya, Hürriyet ve İtilaf ise âdem-i merkeziyetçiliği yani isteyen ayrılıkçılara, idari ve mali yetkileri devretmeye çalışıyordu! Tüm bölücülerin arkasında ise İngiliz emperyalizmi vardı.
En acısı da Meclis çatısı altında, Osmanlının parçalanmasının konuşulmasıydı! Hoş günümüzde de farklı değil. Emperyalizm kimi ülkeyi açıktan işgal ile kimi ülkeyi de meclislerinden bölünme yasaları çıkartarak parçalıyor!
O günden bugüne ülkemizde ve bölgemizde bu gerçeği ve tehlikeyi gören tek lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk tek siyasi hareket de Müdafaa-i Hukuk’tur!