Tamam, genç, çok koşan ve iyi mücadele eden bir ekip ile Süper Lig’e çıktınız ama üstüne hiçbir şey koyamadınız. Yeni çıkan bir takımın en azından Süper Lig’de tutunma hedefi olur. Sizde maalesef o da yok. Ne yapılan transferler yeterli, ne de elde bulunan oyuncularla bu iş olabilecek gibi... Zeki Hoca ile bir dargın bir barışık bir umut ışığı vardı ama o da olmadı.
Demek ki kötü gidişin tek sorumlusu Zeki Hoca değilmiş. Yerine başkanın hemşerisi Fatih Tekke geldi. Fatih Hoca İstanbulspor’a yabancı değil. Daha önce de 1. Lig’deyken çalıştırmıştı ama ne hedefleri tutturabildi ne de bir başarı elde edebildi.
Çok güzel bir atasözü vardır, “Tekkeyi bekleyen çorbayı içer” diye. Bizler Tekke’yi bekliyoruz ama çorbayı içemeyeceğiz galiba... İstanbulspor maalesef, “ŞEHİR HİKAYESİ” oluverdi. Ligin bitmesine çok zaman var ama, “Görünen köy kılavuz istemez”. Yazık, çok yazık. Adnan Sezgin gibi bir transfer sihirbazı veya işi bilen birini bulamadığınız taktirde kalan maçlarda İstanbulspor’u Süper Lig’de misafir olarak izleyeceğiz. Dost acı söyler ama “Düşenin dostu olmaz” derler.