Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Sağlıklı bir nesil yetiştirmek için

Kanuni, bir gazelinin giriş beytinde şöyle der:

“Halk içinde...

Muteber bir nesne yok:

Devlet gibi...

Olmaya Devlet...

Cihanda bir nefes:

Sıhhat gibi...”.





Şu da sanırım Osman Bey’in kayınpederi Edebali’nin sözüydü:

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın oğul...”.



Günümüz dünyasında:

Demokrasinin...

Hukukun...

Yargı bağımsızlığının...

Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin...

İnsan haklarına saygılı olmanın temeli:

Hem beden sağlığı...

Hem akıl sağlığı...

Hem ruh sağlığı...

Ve hem de:

Vicdan sağlığı yerinde olan:

Sağlıklı insanlara sahip olmaktır...



Bir millet ancak...

Halkının ortak sağlığı seviyesinde güçlü olabilir...



Türkiye, AKP iktidar döneminde...

Ortak sağlık seviyesini kaybetti...



Bir yanda:

Parayla en üst düzey ve kalitede satın alınabilen insan sağlığı...

Diğer yanda:

Bir yandaş müteahhidin gelir garantisi kadar bile değeri olmayan:

Yurttaş sağlığı...



Millet İttifakını oluşturan 6 siyasi parti...

Bilhassa...

“Çocuklarımızın sağlıklı beslenebilmeleri için...”.

Hazine’den mutlaka pay ayıracaklarını...



Sağlıklı bir nesil yetiştirmek için...

Ellerinden gelmeyeni bile başaracaklarını:

Taahhüt etmeli...



Bu arada bir de kitap tavsiyesi yapmak istiyorum...

Yazarı, medyamızın sağlık konusundaki en başarılı gazetecilerinden biri olan Coşkun Bel...

Rahmi Turan’ın önsözünü yazdığı kitabın adı:

“Sağlıkta 20 Büyük Sorun ve Çözüm Yolları”.


O senden korksun


İstiklal Marşı:

“Korkma!” diye başlayan...

Korkusunu yendiği için...

Yedi düveli de yenen bir milletin torunları:

Korkuyla...

Endişeyle...

Kuşkuyla yaşıyor...



Çünkü:

Korkutuluyorlar...

Çünkü:

Endişelendiriliyorlar...

Çünkü:

Kuşkulandırılıyorlar...



Ve işin kötüsü...

Halkın yarısından çoğu:

Neden korkutulduğundan...

Niçin endişelendirildiğinden...

Niye kuşkulandırıldığından:

Şüphe etmiyor...



Şüphe etmeyince:

Sorgulamıyor...

Sorgulamayınca:

Öğrenemiyor...



Korkmaya...

Endişelenmeye...

Kuşkulanmaya devam ediyor...



Ali Babacan’ın çağdaş demokrasi talepleriyle kavga ediyor...

Ama...

Erdoğan zihniyetinin iktidarda kalma sebebinin:

İşte o:

Korkular...

Endişeler...

Kuşkular olduğunu kabul etmek istemiyor...





Korkma yahu...

Korkma be... Korkma...



O senden korksun...

Sen yeter ki:

Denetle...

Sen yeter ki:

Hesap sor...

Gülün geçin


Altılı Masa’nın...

KHK ve HDP konularında:

Ortak karar alıp...

Her iki konuda da:

İktidarı hedefe koyması gerektiği kanaatindeyim...





Eğer halk (ki belki bir kısım İYİ Partili) HDP ile yakınlaşma olduğu için Millet İttifakı’nın adayına değil de...

Cumhur İttifakı’nın adayına oy verecekse:

Bırakın versin...



Çünkü bu halk...

Öcalan’dan destek alan Erdoğan’a bile kucak açan halk:

O halde:

Gülün geçin...

Benim siyaset anlayışıma göre bugünlerde:

HDP ve KHK mağdurlarının yanında durmak...

Sürgünde yaşayan gazetecilerin haberlerini referans olarak kullanmak...

Altılı Masa’nın yapabileceği en doğru şeydir...



Benimki sadece sesli düşünme...

Bir iktisatçı gözüyle:

“Ehemini mühimine tercih etme” duygusu...

Son karar:

Altılı Masa’nın...

Ya da...


Emlak Konut Genel Müdürü Hakan Gedikli dedi ki:

“İstanbul’da 3+1 daire 3-3,5 milyon TL’ye bulunabilir. Bunlar ulaşılabilir rakamlar...”.



Halkın %75’i açlık ve yoksulluk sınırında bir ücretle hayatını sürdürmeye çalışırken...

Bu lafı eden adam:

Ya sayı saymayı bilmiyor...

Ya da...

Allah akıl fikir versin...

Çünkü...

[caption id="attachment_395599" align="alignnone" width="600"] Hakan Gedikli[/caption]



Bir aile...

Sıfır faizle borçlansa...

Ve...

Aylık maaşının tamamını daire için ayırsa bile:

411 ay (34 yıl) borç ödemesi gerekiyor...



Peki...

Ne yiyecek?..

Ne içecek?..

Ne giyecek?..

Nasıl aydınlanacak?..

Nasıl ısınacak?..

Nasıl banyo yapacak?..

Nasıl çamaşır, bulaşık yıkayacak?..



Tatil, müzik, kitap, tiyatro gibi lüksleri(!) saymıyorum...

Çocukları nasıl okutabileceğini de saymıyorum...



Son sözüm şu:

Bu adamlar milletle:

Alay ediyor...

Eğleniyor...


El sıkışılabilir


Haber şöyle:

Anayasa Mahkemesi, kapatılma davası açılan HDP’nin Hazine yardımı hesabına geçici olarak bloke koydu.



Önce ceza...

Sonra yargılama...

Bunu yapan:

Anayasa...

Kara mizah gibi...



Neyse...

“Geçici” imiş...

HDP’liler Erdoğan’la anlaşır...

HDP’nin genel başkanlığına:

Ayhan Bilgen getirilirse...

El sıkışılabilir...


Ceremesini de çeker


Erdoğan’ın, başörtüsü serbestisinin anayasa değişikliğiyle garanti altına alınmasını...

Teklifine:

360 ya da 400 milletvekili “evet” dese bile...

Yine de...

Referanduma götüreceği iddia ediliyor...



Canlarım...

Başörtüsü temel hak ve özgürlüklerin konusudur...

Anayasamız:

Temel hak ve özgürlüklerin referanduma götürülmesine cevaz vermiyor...

Bugün başörtüsü serbestisi referanduma götürülürse...

Yarın birileri gelir:

“Başörtüsüz sokağa çıkılamaz” yasa teklifini referanduma götürür...



Yani canlarım...

Başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği için 360 milletvekilinin “evet” demesi yetmez...

En az 400 milletvekilinin “evet” demesi şart...



Nitekim Erdoğan da 2022 yılı Kasım ayında yaptığı bir açıklamada şöyle demişti:

“Prensip olarak temel hak ve özgürlüklerle ilgili konuların halk oylamasına götürülmesini doğru bulmuyoruz...”.



“Efendim Erdoğan söyler ama işine geleni yapar” diyenleriniz olacaktır her zaman olduğu gibi...

Evet yapar ama...

Günü geldiğinde...

Şartlar da olgunlaştığında:

Ceremesini de çeker...

Günün tespiti


Adalet Partisi Genel Başkanı Dr. Vecdet Öz paylaştı...

Ben de sizlere ulaştırmak istedim...

Buyurun efendim:


Günün uyarısı


Atilla Kıyat   

@atillakiyat

İstanbul’u seçimle alan Türkiye’yi alır.

İstanbul’u darbe ile alan tüm Türkiye’de sandığa gömülür, siyaset sahnesinden yok olur.

Günün sorusu


Kemal Uçar

@crkml

Camilerin tüm giderleri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından karşılanıyor.

Özetle; Müslüman vatandaşlarımızın yanı sıra Ateist, Deist, Hristiyan vs vatandaşlarımızdan kesilen vergilerden karşılanıyor.

Bu durum kul hakkına giriyor mu?

Eğer giriyorsa çözüm önerileriniz nelerdir?