Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Saçmaladığı anlaşılacak diye söylemiyor zahir...

Sevgili Ahmet’e (Hakan) göre...

Irak - İran arasında 8 yıl süren kanlı savaşı:

ABD çıkartmış...



Nasıl becermiş bunu?..

“Saldır koçum arkandayız” diyerek Saddam’ı tahrik etmiş...

Saddam da aptal ya...

Ne de olsa:

Eğitimsiz...

Cahil...

Görgüsüz bir köy çocuğu...



Kolayca inanıyor: Her şeye...

Ve...

Herkese...



ABD:

“Cesursun” demiş...

İnanmış salak...





ABD:

“Yiğitsin” demiş...

Kibirden Havalara uçmuş:

Enayi...



ABD:

“Cömertsin” demiş...

Milyarlarca dolarlık:

Silah satın almış...



Kimden?..

Onu yazmıyor Ahmet...



Olsa olsa Rusya’dan almıştır canlarım...

Neden?..



Çünkü...

Irak ve Suriye’deki BAAS rejimi:

Demokratik hukuk devleti olmayan birer cumhuriyet idi...

Ve...

Rusya’ya yakındı...



Ve...

ABD, bir de şu aklı vermiş olmalı:

“Ey Saddam de ki sana inanan halkına; ‘Bizim en azılı düşmanımız işte bu Müslüman İran halkıdır...Yakın, yıkın, önünüze geleni öldürün...”.



Ve böylece...

ABD’nin Saddam’ı tahriki...

Ayetullah Humeyni’nin inayetiyle...

Sekiz yıl savaşları başlamış...



Yaaaa...

Bu yaşımda ne güzel bilgilere sahip oldum...



Eeee...

Ne de olsa...

Medyanın amiral gemisinin kaptanı Ahmet...

O bilmeyecek de...

Benim gibi “cahil bir taşralı” mı bilecek?..

ONU DEMİYOR NEDENSE...


İlk yazım bittikten sonra bir eksiklik olabileceği geldi aklıma...



Yahuuu...

Diyelim ki.

Ahmet haklı...

Saddam’ı ABD kışkırttı...

[caption id="attachment_6550008" align="alignnone" width="600"] Ahmet Hakan[/caption]



Peki...

Ayetullah Humeyni’yi kim tahrik etti savaşa?..

Onu kim kışkırttı?..



İşte onu demiyor Ahmet...



Belki bilmiyor...

Belki de...

“Onu da ABD kışkırttı” diyecek...

Ama...

Saçmaladığı anlaşılacak diye söylemiyor...

BU DEFA KORKUTTU...


Süleyman Soylu’nun son şakası fazla soğuk...

Hatta buz gibi...

Çünkü:

Ürpertiyor...

Çünkü...

“Genç ölümü” üzerine...



Dedi ki:

“Ay-yıldızlı tabutları taşımakla millet olunur...”.



Oysa...

Millet olmanın hiçbir yerinde:

Böyle bir tanım yok...



Eğer...

Bir ülkede yaşayan halklar (Hele bizim gibi mozaik bir yapıysa toplum...).

Daha çok ölerek (Haliyle öldürerek) millet olunacağına inandırılırsa...

O ülke...

Ve komşuları...

Kan deryasına dönüşür...



Sözün özü...

Soylu bu defa (Sanırım) şaka yapmak yerine...

Korku salmayı tercih etti, gibi...

ODUNLUKTA BALTA BULMAK...


Rahmetli babacığım...

Hiç de şaşırılmaması gereken bir şey söylediğinde...

Karşısındakinin şaşırmadığını...

Ama...

“Şaşırmış gibi” yaptığını anlardı...

Ve...

Gülerek şöyle derdi:

“N’oldu be ya?.. Odunlukta balta bulmuş gibi şaşırdın...”.

[caption id="attachment_6550009" align="alignnone" width="600"] Tayyip Erdoğan[/caption]



Erdoğan’ın:

“Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” açıklamasına şaşıranlara şaşırıyorum...

Aklıma...

Babacığımın, tatlı bir Trakya şivesiyle söylediği:

O söz geliyor...

BELGESELİ İZLERKEN AYNEN ÖYLE YAPTIM...


Netflix’te müthiş bir belgesel yayınlanıyor...

“Zorba nasıl olunur?..”.



Dünyanın en ünlü:

Zorbalarını...

Tek adamlarını anlatıyor belgesel...





Zorbalığa giden yolda:

Neler yaptıklarını örnekleriyle gösteriyor...



İzlerken, beyninizin hafıza bölümü sürekli çalışıyor...

“Hitler” diyor...

İktidarı (Devleti) ele geçiriş biçimini öğrenince...

Hemen aklınıza:

Birileri...

Ya da:

Birisi geliyor...



Saddam’ın:

Rakiplerini nasıl bastırdığını...

Ve...

İktidarını nasıl koruduğunu izlerken:

“Aaaa... Ne kadar benziyorlar birbirlerine” diyorsunuz içinizden...



İdi Amin’in...

Kurduğu “Korku İmparatorluğu” sayesinde...

Ülkesini yıllarca yönetmesi karşısında:

“Vay bee... O da aynı yollardan geçti” diye söyleniyorsunuz...  “Neredeyse, tıpa tıp aynı...”.



Stalin’in, gerçekleri ters yüz ederek iktidarda kalışını görünce:

“Yahu içine Stalin’in ruhu kaçmış olmasın” diye mırıldanıyorsunuz...



Kaddafi’nin Libya’nın sahibi olabilmesini:

“Yeni bir toplum yaratarak” gerçekleştirdiğini öğrendiğinizde:

“Hem de dejenere ederek” cümlesi dökülüyor dudaklarınızdan...



Sözün özü...

“Keşke 83 milyonun imkanı olsa da o belgeseli izlese” diyeceğim...

Ama...

Bunun imkansızlığını hatırlayınca:

“Bari milletvekilleri ve aktif politika yapan herkes izlese” dileğinde bulunuyorsunuz...



Çünkü belgeseli izlerken...

Ben aynen öyle yaptım...

O İKİ AYETİ HATIRLADIM...


‘Zorba Nasıl olunur?’ belgeselini:

Demokrat muhalifler tavsiye ediyor...

Yandaşlar ise:

“Amman ha!..

Sakın izlemeyin...

Sizi yöneten siyasi akıldan şüphe edersiniz” diyor...



Yandaşların belgeselle ilgili yorumlarını okurken aklıma...

İki sureden:

İki ayet geldi...

Sizlerle de paylaşayım:



Bakara Suresi...

Ayet 147:

“Rasûlüm! Bu konuda gerçek sana Rabbinden gelmiştir. O halde sakın şüphe edenlerden olma!”



Ali İmran Suresi...

Ayet 60: “Bu konuda gerçek bilgi, sana Rabbinden gelmektedir; o halde sakın şüphe edenlerden olma!”

NEDİR BU AYMAZLIK?..


Afganlılar akın akın...

Ve...

On binlerle geliyorlar...



İran; her iki tarafından da...

Sınır geçişi kolaylığı sağlıyor...



Bizim tarafta zaten denetim yok...

İşin kötüsü...

Gelenlere pasaport kontrolü de yok...



Namuslu, temiz ahlaklı gazetecilerin gördüklerini...

İktidar ve gazetecileri görmüyor olabilirler mi?..



Elbette görüyor, biliyorlar...

Ve kim bilir...

Belki de...

Kafalarında oluşturdukları:

Bir plan, bir program çerçevesinde...

Göz yumuyorlar...



İnşallah...

Ülkenin:

Eğitimli...

Muasır medeniyetler hedefinden dönmemekte:

Kararlı ve ısrarlı...

Hukuk ahlakına sahip yurttaşlarını:



Yıldırmak...

Baskılamak...

Ve...

Bu güzelim topraklardan kaçırtmak için değildir:

Bu aymazlık...

HARİKA FİLMLER İZLEDİK...


Komiser Grom’u hatırım için izleyen sevgilimin ısrarı üzerine...

Yeniden:

Romantik filmlere döndük...



Mesela...

25 yıl önce çekilmiş:

“Aşkın iki yüzü...”.



Mesela...

“Noel Gecesi Prensi...”.



Mesela:

Magnolia...



Mesela...

Sabah neşesi...



Biz çok sevdik...

Bir tek silah patlamadan...

Kimse kimseyi öldürmeden...

Harika filmler izledik...