Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

RTÜK talep etti yargıç 380 gün hapis cezası verdi, yatarız be anam...

TGRT’de sunucular, SÖZCÜ Gazetesi ve okurları için “İt, köpek, morfinlenmiş, haysiyetsiz, ahlaksız, foseptik çukuru, bidon kafa” dediler...

Kanal yönetimi ve sunucular RTÜK’e şikayet edildi...

RTÜK: “Bu kelimeler, ifade özgürlüğü çerçevesinde kabul edilmeli” dedi.



YouTube kanalımda RTÜK yönetimine:

“Madem ‘it, köpek, morfinlenmiş, haysiyetsiz, ahlaksız, foseptik çukuru, bidon kafa’ demek ifade özgürlüğü çerçevesinde kabul edilmeli, ben de size aynı kelimelerle hitap edebilir miyim?” diye sordum?..



Lütfen dikkat...

“Bu sıfatları size aynen iade ediyorum” demedim...

“Sizler öylesiniz” demedim...

Sadece...

“Ben de size aynı kelimelerle hitap edebilir miyim?” diye sordum?..

Sen misin bu soruyu soran?...



SÖZCÜ’ye “İt, köpek, morfinlenmiş, haysiyetsiz, ahlaksız, foseptik çukuru, bidon kafa” demenin ifade özgürlüğü olduğunu savunan RTÜK...

“Ben de size aynı kelimelerle hitap edebilir miyim?” diye sorduğum ve...

Bu kelimeler kendisine söylenirse “hakaret” edilmiş olacağını kabul ettiği için...

Doğru savcılığa koştu...

Kurum olarak benden şikayetçi oldu...



Oysa:

“Hayır, bize o kelimelerle hitap edemezsiniz çünkü onlar birer hakaret sıfatıdır” diye cevap gönderebilirdi...

Ve ben de yayınlardım...

Ama...

O zaman da...

SÖZCÜ’nün şikayeti üzerine, iktidar borazanlığı yapan o kanala da kapatma cezası vereceklerdi...



RTÜK, iktidar borazanı kanala kapatma cezası vermek yerine...

SÖZCÜ’ye yapıldığında hakaret değil de “ifade özgürlüğü” olarak tanımladığı sıfatları...

Kendisine “soru olarak bile sorulsa” hakaret kabul etti ve...

Savcıya şikayet etti...



Savcı kovuşturma açtı... Hem de Ankara’da...

Oysa bana atılı suçu(!) ben Muğla/Akyaka’da işlemiştim...

Usul hukukuna göre yargılamanın suç mahallinde yapılması gerekirdi...



Tabii ki pandemi dönemine rastladığı için hiçbir duruşmaya katılamadım...

Savunacak avukatım da yoktu...

Ve...

Yargıç da...

SÖZCÜ’ye yapıldığında RTÜK tarafından hakaret olarak tanımlanmayan sıfatları...

RTÜK’e “Ben de size aynı kelimelerle hitap edebilir miyim?” diye soruşumu, “hakaret” olarak kabul etti...

Bana 380 gün hapis cezası verdi...



Yatarım çıkarım bir şey değil...

Bu cezaya hükmeden yargıcın...

Bu vicdansızlığının cezasını mutlaka çekeceğinden emin olduğum için...

Vicdanımın rahat olduğunu da bilirim...

YARGI CEHENNEMİNDEYİZ...


Canlarım...

Adaletin nefrete dönüştürüldüğü bir yargı cehennemindeyiz...

Savcıların yargıç...

Yargıçların savcı olduğu bir süreç yaşıyoruz ulusça...



Pek çok mahkemede fiiller değil failler mahkum ediliyor...

Adaletin yerini nefret...

Liyakatin yerini sadakat almış...



Örtünme özgürlüğü isteyerek iktidara gelenler...

Sürtünme ve burun sürtme vicdansızlığının aktör ve aktrisleri olarak duruşma salonlarında arzı endam ediyorlar...

EY ELEŞTİREL GAZETECİ/YAZAR MİLLETİ!..


Canlarım...

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yetkili mahkeme” başlıklı 12. Maddesinin birinci fıkrasında, davaya bakmak yetkisinin, suçun işlendiği yer mahkemesine ait olduğu ifade edilmiştir.



Bu kadar net...

Benim videoları çektiğim yer Muğla/Akyaka...

Nitekim savcılık da bunu ifademde sordu ve yeri söyledim...



Yargılama sürecinde dosyaya mahkemenin yetkisiz olduğuna ilişkin dilekçe gönderdim...

Hiç dikkate alınmadı...



Yani canım eleştirel gazeteci/yazar kardeşlerim...

Dikkatli olun...

Bundan sonra birileri Türkiye’nin en doğusundaki bir iline gidip hakkınızda “kamu davası açılması için şikayetçi” olabilir...

Ya duruşmalara katılacaksınız...

Ya da hapis cezasına razı olacaksınız...

BEN Mİ UTANACAĞIM?.. YOOO?... ONLAR UTANSIN...


Dün de Adana Valiliği’nin şikayeti üzerine Göztepe karakolunda ifade verdim...

Suç ne mi?..

Cumhurbaşkanı’na hakaret...

Oysa konuşmamda tek kelime ile bile hakaret yok...

Yok ama...

Amaç beni her duruşma için Adana’ya götürmek...



Tabii ki gitmeyeceğim...

Avukat da tutmayacağım...

Başına ne gelirse razıyım...

Ben mi utanacağım?..

Yooo?...

Onlar utansın...

ÇOK AYIP... ÇOK İLKEL...


Bir yandan atanmışlara karşı seçilmişleri kutsuyorlar...

Diğer yanda seçilmişi aşağılayıp atanmışı kutsuyorlar...

Kimler mi?..

AKP’liler...



10 yılda sağlık sektöründe kişisel imparatorluğunu kuran Sağlık Bakanı...

Kovid toplantısına İstanbul’un tek seçmenli valisini çağırıyor ama...

Arkasında 4.300.000 oy olan kentin gerçek yöneticisi İBB Başkanı İmamoğlu’nu davet etmiyor...

Çok ayıp...

Çok ilkel...

ÇALMAK DAHA MI CAZİP NE?..


AKP’li Sevinç Erol, sosyal medyadan paylaştığı videoda yaptığı konuşmada,

“AK Parti ile ilgilenmiyorlar. Kimse çalışmak istemiyor” diyerek AKP teşkilatlarındaki yolsuzluklardan ve partizanlıklardan şikayet etmiş...



“Neden acaba?” diye kendi kendime sordum...

Ve...

Şu cevabı buldum:

“Çalmak çalışmaktan daha cazip geldiği için olsa gerek...”.

İNANIN UMURUMDA BİLE DEĞİL...


Canlarım...

RTÜK’ü eleştiren konuşmamı 2019 yılı Mayıs ayında yaptım...

O günlerde henüz KORKUSUZ’da yazmıyordum...

Yani...

Amacım çalıştığım grubu korumaktan öte bir şeydi...

Ben, adalet arıyordum...



Çünkü...

Ve biliyordum ki...

Bizler, eleştirel gazeteciler o sıfatları muhalif gazeteciler ya da siyasetçiler ve RTÜK üyeleri için söyleseydik...

Kesinlikle hem tazminat...

Ve hem de...

Hapis cezasına çarptırılırdık...



Nitekim...

RTÜK önce tazminat davası açtı aleyhimde...

Birkaç hafta sonra da jandarma ifademe başvurdu...



İlginç olan ise...

Tazminat davası bitecek, ceza davası uzayacak (Çünkü hakimlik ifademi almamıştı) diye düşünürken ceza davasını birden bitiriverdi yargıç...



Önümüzdeki ay tazminat davasının duruşması var...

Belli ki ceza davasındaki kararı emsal gösterip orada da aleyhime karar verilecek ama...

İnanın umurumda bile değil...