Nüfusu 2 milyonu bile bulmayan, tipik bir Baltık ülkesi Letonya. Buz hokeyi ve basketbol, en sevdikleri branşlar. Futbol onlar için ‘öte yandan’ bir eğlence aracı. Soğuk ve yağışlı havalara rağmen, sahalara atılmasın diye uluslararası maçlarda tribüne şemsiye sokulması da yasak Letonya’da.
İşte böyle bir ülkenin lig şampiyonuna karşı oynadı Galatasaray. Avrupa Ligi’nin ‘kadrosu en değersiz’ olan takımı sahadaydı ama Galatasaray ‘futbolu en değersiz’ takım gibi oynadı!
Futbolun para değil akıl ve yürek işi olduğu bir kez daha kanıtlandı. Galatasaraylı hiçbir futbolcunun sahada ne yaptığı belli değildi. Biraz Yunus oynadı, o kadar. Diğerleri ‘hazırlık maçı’ modundaydı.
Kağıt üzerindeki değerlerle güçlü olunmuyor. Belli ki maça hiç motive olunmamıştı. Maçı kazanmış olsaydı bile, Galatasaray’ın futbolu rezaletti, oyuncular felaketti. İşin daha da vahim tarafı, saha dışında mikrofonları görünce ona buna sallayan Okan Buruk’un saha kenarında ne yaptığı belli değil. Önce Kasımpaşa sonra Rigas Skola... Biri 3-0’dan 3-3, diğeri 2-0’dan 2-2...
Bu takımı hazırlamak onun görevi. Belli ki aklı Kadıköy’de kalmış. Derbi galibiyeti yaramamış, sezonu orada bitti zannediyor!