Polisi gördüğünüzde içinizde güven duygusu yerine bir korku duygusu beliriyorsa...

Yolunuz bir şekilde adliyeye düştüyse ve suçsuz olduğunuz halde içinizde yine de bir endişe oluştuysa...

Telefonda konuşurken üçüncü kişiler tarafından dinlendiğinizi düşünüp paniğe kapılıyorsanız...

Sosyal medyada iktidarı eleştiren ama asla hakaret, küfür, aşağılama içermeyen bir paylaşım ya da yorum yaptığınızda bile “Ya başıma bir şey gelirse” diye uykularınız kaçıyorsa...

Birileri, biricik kızınızın giydiği kıyafete tepki gösterir, bacaklarına kezzap atar, saçlarını yolmaya kalkışır, taciz eder diye korkuyor ve onu uyarma gereği hissediyorsanız...

Bir sokak röportajı için uzatılan mikrofonu, “Neme lazım, herkesi tutukluyorlar. Maceraya gerek yok” diye elinizin tersiyle itiyorsanız...

Diyelim ki maaş artışları konusunda işvereninizle anlaşamadınız ve bir sendikaya üye oldunuz...

Bu yüzden işten atılıyorsanız...

Sendikaya üye oldunuz ama greve çıkmak zorunda kaldınız. İktidar “milli güvenlik” nedeniyle grevinizi yasaklıyor...

 “Yahu biz sürahi üretiyoruz. Sürahinin milli güvenlikle ne alakası var” diyerek sesinizi duyurmak için Başkent’e toplu yürüyüş düzenliyorsunuz ama yolunuzu jandarma kesiyor...

Kadınsız... Bütün dünya kadınları gibi Kadınlar Günü’nde elinizden alındığını düşündüğünüz haklarınızı haykırmak için yürüyüş ve gösteri yapmak istiyorsunuz ama üzerinize biber gazıyla, jopla saldırıyorlar. Yerlerde sürükleniyorsunuz.

★★★

Gazeteciyseniz, gazeteciliğe...

Siyasetçiyseniz, siyasete...

Hukukçuysanız, davanıza...

Aydınsanız, okuduğunuz, yazdığınız kitaba...

Akademisyenseniz üniversitenizin yönetimine karışıyorlarsa...

Kendinizi çaresiz, umutsuz ve geleceksiz hissediyorsanız...

Her sabah uyandığınızda birilerinin gözaltına alındığını, içeri atıldığını öğreniyorsanız...

Televizyon haberlerinde savcılık soruşturmalarından, polis operasyonlarından, iktidar hezeyanlarından başka bir şey bulamıyorsanız...

Çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devletinde yaşamıyorsunuz demektir.

★★★

Çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devletinde yaşamıyor ve hala korkup, tırsıp, olup biteni sineye çekiyorsanız... Zaten...

Böyle bir devlette yaşamayı hak etmiyorsunuz demektir.

★★★

Biliyorum; siz böyle değilsiniz. Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Atatürk Türkiyesi’nin yılmaz savunucususunuz...

Çünkü KORKUSUZ okurusunuz! Ama etrafınızda böyle eşiniz dostunuz varsa...

Hani durmadan ağlayıp, sızlanan ama hiçbir şey yapmayan...

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen...

İşte; elinizdeki gazeteyi katlayıp, bu yazıyı da en üste getirerek onların kafasına, kafasına vurun...

★★★

Biliyorum hiçbir işe yaramaz ama... En azından siz biraz olsun rahatlarsınız!

Cadı Avı

Ortaçağ’da “Cadı Avı” vardı... Çok ş ükür Ortaçağ’da olmadığımız için bizde “Cadı Avı” yok...

Bizde “muhalif avı” var...

Bu av, öyle amansız bir hal aldı ki; her gün bir kılıf uydurup, yakaladıklarını içeri atıyorlar.

★★★

Dün yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı sahnedeydi.

Bu kez Kartal ve Ataşehir belediye başkan yardımcıları ile Tuzla, Fatih, Adalar, Şişli Beyoğlu ve Fatih belediye meclis üyeleri hakkında gözaltı kararı verildi.

Suçlama; yerel seçimlerden önce muhalif partilerin bazı seçim bölgelerinde “Kent Uzlaşısı” adı altında işbirliği yapması...

Neymiş; bu uzlaşının bir yanında PKK/KCK varmış... Bu da seçimi kazanmak için terör örgütüyle işbirliği yapmak anlamına geliyormuş.

Terör örgütünün Kandil’deki başı bu oluşuma destek vermiş...

★★★

Herkesin bildiği gibi CHP, Meclis’te grubu bulunan DEM Parti’yle dayanışmaya gitti.

Tıpkı Cumhur İttifakı’nın bugün yaptığı gibi...

Ama hiçbir CHP’li PKK/KCK’yla işbirliği falan yapmadı.

Ayrıca...

Teröristbaşı Öcalan da genel seçimlerden önce AKP’ye destek verdi. Gerek AKP’nin, gerekse ortağı MHP’nin mensupları bugün yine DEM’lilerle sarmaş dolaş...

Bir diğer deyişle iktidar partisi, sözüm ona Kürt sorununu çözmek için teröristlerle pazarlık yapıyor.

Sayın İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı:

Bu partilere de soruşturma açacak mısınız?

Hı?

GÜNÜN SORUSU

Sorum, kendisini destekleyen KRT’ye verdiği röportajda CHP Kurultayı’na para karıştığına ilişkin iddialar konusunda, “Sükut ikrardan gelir” diyerek, CHP’ye yönelik soruşturmanın fitilini ateşleyen ancak “Söyleyecek bir şeyim yok” diyerek ifade vermeyi reddeden Kemal Kılıçdaroğlu’na:

Önce sevilen başkandınız... Sonra güvenilmeyen ve istenmeyen oldunuz. Şimdi de nefret edilen olma yolunda hızla ilerlediğinizin farkında mısınız?