Korkusuz

Post modern

Post modern
Işıklar içinde uyusun.

Bir gazeteci ablamız vardı Cumhuriyet’ten...

Deniz Teztel...

12 Eylül davalarını hep onun kaleminden okurduk.

Büyük ana davalar...

Dev-Sol ana davası... Barış Derneği Davası... Disk davası... Tkp-ML ana dava...

Tefrika halinde yazardı.

★★★

Deniz abla bir gün şöyle yazdı.

“Sanıklara meslekleri sorulduğunda hepsi aynı cevabı verdiler.

“Devrimciyim!”

Hakim ısrarla sormaya devam etmiş...

“Evladım o senin mesleğin değil. Öğrenci misin işçi mi?”

“Hayır ben devrimciyim”

Hakim bir türlü bu cevabı kayıtlara geçirmiyor.

“Oğlum, bak sen inat ediyorsun ama... Mesleğine devrimcilik yazıldığı andan itibaren örgüt üyeliğinden dava açılacak... Yapma”

“Hayır! Ben devrimciyim!”

★★★

Eskiden hakimler yasal durumu sanığın lehine değerlendirmeye çalışırlardı.

Suçu her ne olursa olsun.

Özellikle de toplu davalarda...

Sanık örgüt üyesiyim dese bile “Hayır evladım hemen deme... Bir daha düşün”

Bu diyalogları okuduk... 12 Eylül döneminde...

★★★

Ak-Yargı döneminde ise...

Sanıklar... Olmayan örgütün üyesi olmadıklarını ispat etmeye çalıştılar.

Hakim-Savcı birlikte yüklendiler sanık sandalyesine...

“I-ııhh. Saklama sen örgüt üyesisisin!”

Milyon sayfayı bulan Ergenekon’un kumpas iddianameleri bunlarla dolu...

Tek bir sanık bile örgütün varlığından haberdar değil.

Hepsi yemin billah yok böyle bir örgüt diyorlar.

Hakim heyeti kendinden emin...

“Saklama... Biliyoruz. Sen örgütün üst düzeyisin!”

★★★

Daha geriye gidelim...

Darbe davalarına...

27 Mayıs’ı saklayan gizleyen yoktu zaten...

Milli Birlik Komitesi 37 kişi...

27 Mayısçı olduklarını saklamadılar.

Son 27 Mayısçı ölene kadar da zaten yargılanma falan olmadı.

★★★

Ama...

12 Mart’ı yapanlar... 12 Eylül’ü yapanlar.

İnkar eden yok.

İki kez başarısız darbeye kalkışan Talat Aydemir-Fethi Gürcan...

Onlar bile... Mahkemede açık açık söylediler...

“Biz ihtilalciyiz... Darbe yapmaya kalkıştık olmadı” dediler.

★★★

Yahu 15 Temmuz...

Tamamı profesyonel yalancılardan oluşan...

Cemaatçi -darbeciler inkar ettiler... Arsa marsa bakıyoduk falan filan...

Ama içlerinden en azından beş kişi çıktı...

“Evet bu darbeydi. Biz de işin içindeydik” diye...

Akın Öztürk mesela...

Savunmasına “O gece yaşananlar acı bir gerçekliktir” diye başladı.

★★★

28 Şubat’ın ise ne olduğuna karar veremedik.

Darbe mi? Post modern darbe mi? Yoksa MGK tavsiye kararı mı?

28 Şubat’ta darbe yaptığını söyleyen bir kişi bile çıkmadı.

★★★

Balans ayarı lafını Çevik Bir söyledi sanıyorduk.

Alican Türk’ün kitabını okuyunca öğrendik ki o lafı da Çevik Paşa değil BM Genel Sekreteri Kofi Annan demiş... İhale Çevik Bir’e kalmış.

Peki ya “Post modern darbe” lafı..?

Erol Özkasnak Paşa, Ceviz Kabuğu’nda söylemiş miydi?

“2001’de bir televizyon programında postmodern sözü benim icat ettiğim bir kelime değildir, isim babası ben değilim. Daha önce bazı gazeteciler de bu ifadeyi kullanmıştı. Ben bunun bir darbe olmadığını ifade etmeye çalıştım ama zaman kısıtlı olduğu için meramımı anlatamadım. Ben ‘Postmodern darbedir.’ demedim.”

★★★

O onu dedi...

Bu bunu dedi...

Kim ne dediyse dedi...

Ama gerçek olan şu ki...

28 Şubat...

2010’lu yıllara kadar darbe olarak değil, MGK’nın tavsiye kararları olarak anıldı.

Ne zamanki FETÖ’nün yargıda ve medyada altın yılları başladı.

Savcısından hakimine gazetecisinden televizyoncusuna her yere cemaat tosuncukları doluşmaya başladı...

2013’de darbe davası açıldı.

★★★

Bu arada...

İddianameyi hazırlayan Savcı Mustafa Bilgili...

Fetöcülükten 17 yıl hapis aldı. (Kozmik odaya da o girmişti)

Hakim Halil İbrahim Kütük...

14 yıl aldı.

O da Fetö’den...

Delilleri inceleyen bilirkişi Tübitakçılar ise...

Tabanları yağlayıp çoktan yurt dışına kaçtı.

28 Şubat Davası delillere ve hukuka göre değil hep rüzgara göre şekil aldı. Kimi zaman MGK kararları dendi kimi zaman post modern darbe.

★★★

Işıklar içinde uyusun... Levent Kırca’nın nefis parodisiydi.

Vapurda şiir okuyan adam...

Bir gün şiiri alkışlayan polis ertesi gün Levent Kırca’nın yakasına yapışıyor...

“Yasak şiir okudun, doğru karakola...”

“E dün de okudum bu şiiri... Ne değişti?”

Polis net cevap veriyor...

“Rejim sertleşti.”

Kırca o sevimli şaşkın ifadesiyle soruyor.

“Ne zaman sertleşti?”

“Bu sabah!”