Mustafa Kemal Atatürk henüz teğmenken arkadaşlarına şu soruyu soruyordu:

“Aklı mı yoksa vahyi mi tercih etmeliyiz?..”.

Ve kendi sorusunu kendisi mealen şöyle cevaplıyordu:

“Elbette akla dayanan bir toplum inşa etmek mecburiyetindeyiz...”.

Mustafa Kemal, asker ve sivil arkadaşlarıyla başlattığı Kurtuluş Savaşı’ndan zaferle çıktı...

29 Ekim 1923’te cumhuriyet ilân edildi...

Ve misyonunu açıkladı:

“Hayatta en hakiki mürşit (Yol gösterici) ilimdir, fendir...”.

Cumhuriyetimiz 100. yaşını, Mustafa Kemal Atatürk’ün misyonundan ve vizyonundan yaklaşık 1300 sene geriye götürülmüş bir toplum olarak...

Ve...

Milletin sadece bir bölümüyle ve sönük bir şekilde kutlayabildik...

Ve...

Mecliste bulunan siyasi partilerden sadece ikisi (CHP ve HEDEP diğer 3 sol parti):

“Akla dayanan bir toplum mu istiyoruz yoksa vahye dayanan köktendinci bir anlayışla mı yaşamlarımızı sürdüreceğiz?” sorusuna:

“Elbette akla dayanan bir toplum inşa edeceğiz” cevabını veriyor...

Ancak...

Ve ne yazık ki...

“Elbette akla dayanan bir toplum inşa etmek mecburiyetindeyiz” diyebilen milletvekili sayısı:

Sadece 195...

Neden böyle?..

Nasıl oldu da böyle oldu?..

Bu iki soruya uzun uzun cevap verecek değilim...

Ünlü anekdotu hatırlatayım yeter:

Albay, muharebeyi kaybeden birlik komutanı Binbaşı’ya:

“Muharebeyi neden kaybettiniz?” diye soruyor...

Binbaşı:

“Komutanım, barutumuz yoktu” diye başlayınca:

“Tamam Binbaşı” diyor Albay, “yeter, anlaşıldı...”.

Neden ve nasılı değil, öncelikle sorumluları hatırlatayım:

“Zırt” deyip darbe yapan TSK...

“Zart” diyeni “laik devlet karşıtı” diye tutuklayan Yargı...

Ve tabii ki...

12 Eylül darbecileri ile...

“28 Şubat süreci” denilen o dönemde:

“Adil düzen” isimli saçma bir ekonomi politika uygulayan ve yıllık enflasyonu %160’a vurduran RefahYol Hükümetinin:

Halk tarafından sandığa gömülmesini engelleyen:

TÜSİAD...

Merkez Medya...

Kimi maceraperest ve darbe meraklısı generaller...

Ve:

Kökten laikçi sağ ve sol siyaset...

İtiraz edenler tabii ki olacaktır...

Olmalıdır da...

Hiç kimse benimle aynı şeyleri düşünmek zorunda değil...

Ancak...

Ve unutulmasın ki:

Bu analizi...

Olayları bizzat yaşamış biri olarak:

Yaptım...

NOT:

Bu analizin...

Arjantin’e başkan olan kişiyle:

Hiç ilgisi yoktur...

Günün sözü

Bilim ve sanat bir kuşun kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur. ‘Tavuk toplum’, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz...”.

Charles Darwin

YENİ BİR BELÂ

Canlarım...

Millet olarak öyle bir kör kuyuya düşürüldük ki...

Çırpındıkça daha da dibe gidiyoruz...

Peki...

Yok mu bu ülkenin geleceğini kurtaracak olan?..

Elbette var...

Var ama...

Halkın yarıya yakınında sabır yok...

Kişisel endişem...

İşte o sabırsızlığın...

Ve tahammülsüzlüğün...

Başımıza yeni bir belâ:

Açma potansiyeli...

BU KADAR KOLAY OLSA...

Yaşı doksanın üzerinde iki hanımefendiden biri diğerine:

“Benim Bey bu sıralarda kötü bir alışkanlık edindi” dedi, “tırnaklarını yiyor... Ne yaptım ettiysem vazgeçiremedim...”.

Diğeri yol gösterdi:

“Haklısın, benimki de bir ara başladıydı ama tedbir aldım artık yemiyor...”.

“Öyle mi?.. Ne yaptıysan söyle de ben de onu yapayım?..”.

“Dişlerini sakladım şekerim...”.

Politikacıları, yeme alışkanlıklarından kurtarmak de keşke:

Bu kadar kolay olsa...

SON BAŞKAN

Demokrasinin zaafları olduğu...

Ve o nedenle:

“En az zararlı rejim” olduğu son 20 yılda net olarak anlaşıldı...

Platon, günümüzden yaklaşık 2300 yıl kadar önce...

Demokrasinin zaafını şöyle anlatmıştı:

“Ya filozoflar yönetmeli devletleri ya devletleri yönetenler filozof olmalı...”.

A. de Tocqueville de keza...

Ülkeleri yönetenlerin:

Kalabalık ancak cahil ve eğitimsiz insan yığınları tarafından seçileceğini...

Ve demokrasinin:

Çoğunluğun azınlığa tahakkümüne dönüşeceğini...

Günümüzden yaklaşık 180 yıl önce öngörmüştü...

Günümüzde bazı ülkelerde yaşanan savaşların...

Ve...

Ekonomik başarısızlıkların müsebbibi:

Tocqueville’in işaret ettiği işte o politikacı tipiydi...

Sözümün özü canlarım:

Platon ve Tocqueville haklı çıktılar...

Ancak endişe etmeyin...

Tarih bu dönemleri hep toplumların ve insanlığın lehine değişimlerle atlattı...

Yine atlatacağız...

Enseyi karartmayın...

Kanaatim o ki...

Arjantin halkı:

Yeryüzündeki vasat altı son başkanı seçti...

DÜNÜN X’İ

Türker Ertürk

@Orsatramola

 

Nobel Ödüllü bilim insanımız Prof. Aziz Sancar, ABD de bir market alışverişinde, kasiyerin nerelisiniz sorusuna “Türk’üm” cevabını verir.

Kasiyer “Geceyarısı Ekspresi filmini gördüm, siz Türkler faşistsiniz..” deyince!!!

Sancar: “Ben de Hiroşima ve Nagazaki’yi biliyorum ama onlar film değildi’” der...

ACI AMA GERÇEK...

Cehaleti iktidara taşıyan demokratik zaafın sorumlusu olan kalabalıklar...

Kendilerini ezdiklerine inandıkları seçkinleri...

Demokrasi sayesinde bunaltmaya başladılar...

Seçkin eğitimlinin acımasızlığıyla...

Eğitimsiz cahilin acımasızlığı bir olmuyor...

Seçkin eğitimli, bir noktadan sonra vicdanının ve aklının sesini dinleyebilirken...

Eğitimsiz cahil:

Vicdanı ve aklı da olmadığı için...

Duygularının (Kin, nefret, intikam) esareti altında:

Seçkinleri acımasızca eziyor...

Bunu yaparken de haliyle:

Demokratik hukuk devletini rafa kaldırıyor...

Bir baskı rejimi kuruyor...

Cahil eğitimsizlerin iktidarında:

Kendilerini iktidara taşıyan cahil, eğitimsizlere...

Geleceğin dünyası değil...

Geçmişin dünyası anlatılıyor...

Türkiye’den örnek vermek gerekirse ...

TRT televizyonu ve yayınlanan filmler...

Geleceği anlatan tek bir film yok...

En yakın tarih:

700 yıl öncesine ait...

Acı ama gerçek...

DAHA DA KÖTÜSÜ

Demokrasi, kimilerinin tarif ettiği gibi “hoşgörü” değil:

Tahammül rejimidir...

Türkiye’de demokrasi gelişemiyor...

Çünkü...

Toplumun geneli:

Radikal tahammülsüz...

Hem de...

Okuduğu şiir yüzünden...

Halktan aldığı oyları çöpe...

Bedeni de hapse atılan...

Çok sıradan...

Ve fakat:

Siyasal İslâm’ın potansiyel önderlerinden biri olan Erdoğan’ı mağdur edip...

İktidara getirecek kadar...

Ve...

Daha da kötüsü...

Yetmezmiş gibi...

İlerleyen yıllarda:

“Kanadı kırık kartalın kanadını onarıp yeniden havalandırmayı başaranlar...”.

Erdoğan’ı mağdur ederek meşhur edenlerle:

Aynı kişi ve kurumlar...

SONUNDA...

Canlarım...

Ülkeler:

Sokaktan gelmiş...

Eğitimsiz...

Cahil...

Görgüsüz...

Kaba...

Nobran...

Gülmeyi günah ve ayıp olarak tanımlayan adamlar tarafından yönetilmeye:

Devam edecek...

Bu adamlar...

Bir süre daha...

Kendilerini ezdiklerini zanneden kişi ve kurumlardan...

Ezilmişliklerinin intikamını alacaklar...

Ve sonra:

Aptallık doyuma (İşba) varacak...

Ve...

Tarihte pek çok dönemde olduğu gibi yine:

Akıl ve vicdan galip gelecek...