Korkusuz

Pandeminin hikayesi sonradan yazılır!

Pandeminin hikayesi sonradan yazılır!
Korona dünyayı sarmış.

Bizde tek vaka yok o günlerde...Çok şükür (!)

Enfeksiyon hocalarımız ekranda tartışıyorlardı.

Maske takmalı mı takmamalı mı?

İsim vermeyeceğim...

Kalp kırmaya gerek yok.

Ama en anlı şanlı enfeksiyon hocalarımızın üçünü birebir hatırlıyorum.

Mayıs ayına kadar her ekranda söylediler.

“Maske engellemez, daha çok bulaştırır” diye...

★★★

Bir başka gün...

Bir diğer enfeksiyon hocamız çıktı dedi ki...

“Bu hava yolundan ziyade temas ettiğiniz yerden bulaşıyor.”

Milletçe dezenfektan banyosuna gömüldük...

Elimiz... Ayağımız... Soyuldu döküldü...

Çoğumuzda tik kaldı.

Konuşmaya başlamadan önce bile dezenfektan döküyoruz elimize iyi mi?

★★★

Bir başka hocamız çıktı dedi ki.

★★★

“Kıyafetler çok önemli... Buradan hızla yayılıyor.

Eve girmeden üstünüzü değiştirin!”

Bütün apartman sahanlıkta soyundu.

Pantolonunu paspasın üstünde çıkaranı gördüm.

Dirsekle zile basma tekniğini geliştirdik.

Ayakla sensör tutma...

Parmağın dışıyla asansör düğmesine basma ustası olduk.

★★★

Dışardan gelen her şeyi yıkadık.

Limonu çamaşır suyuyla.

Elmaları sirkeli suya yatırdık...

Eve kargo getiren...

Pizza getiren çocuğa cüzzamlı muamelesi yaptık yahu...

“Sen kapının koluna as...Bahşişini de torbaya koydum.”

15 dakika pizzayı içeri almadık.

Pizza hamur oldu...

★★★

Gazete tirajları yerle bir oldu.

O gün bugün toparlanamadılar.

Kitap sektörü bitti yahu... Kitap bitti.

Neden?

Kitaptan, kağıttan virüs bulaşır mı diye korktuk.

★★★

İlk günleri hatırlayın...

Mahalle fırınında herkes birbirine düşman gibi bakıyordu.

Bir ekmeği elledi bıraktı diye linçten zor kurtulan adam haberini okuduk gazetelerde...

★★★

Sonradan öğrendik ki...

Bu zıkkımın zeminden/yüzeyden bulaşma ihtimali yüzde 1 bile değilmiş..

Boşuna soyunmuşuz paspasın üstünde...

★★★

Yahu...

Alnımıza tabanca gibi dayanan o ateş ölçer vardı ya...

Hani günde 5 kez... AVM’ye lokantaya girerken... Her yerde...

Tek bir kovidliyi yakaladığını gördünüz mü?

Ya da işittiniz mi?

Ama bakanlığımızın kamu spotu kulaklarımızda...

“Yüksek ateş hastalığın en önemli belirtisidir unutmayın... Dın dın dınnn...”

★★★

Bir hocamız makale yazdı...

Dedi ki... Bir ilaç var... Bunu önden alırsanız hastalığı engelleyebilir.

Yakalansanız bile hafif atlatırsınız.

Adı Plaquenil....

Hurra... Milletçe eczanelere hücum ettik mi?

Bir günde ilaç toplatıldı. Bakanlık stoklıycaz hastalara dağıtıcaz dedi.

Tam 7 ay...

Sorgusuz sualsiz o ilaçları her kovidliye verdiler mi?

Kalbin var mı şekerin var mı? Tansiyon ne alemde demeden...

Kapıdan filyasyon ekibi ilacı fırlatıp kaçtı.

★★★

Sonradan öğrendik ki...

★★★

İlacın kovide zerre faydası yokmuş.

Bir de... Kalp hasatlığını tetikliyormuş.

Geçen sene sonlarında ilaç yasaklandı.

Protokolden çıkartıldı.

★★★

Şimdi... Aynı hocalarımız...

Aşı olmamış kimsenin arabasına binmeyin.

Aşı olmayı reddeden kamu haklarından mahrum kalsın.

Aşı olmayan ahmaktır diyen hocamız bile var.

Hele bir de hekim arogansı var ki...

Bir konuda meraklı soru sordun mu?

Sen hekim misin?

Biraz detaya girip araştırma yaptın mı?

Ben ilk binde üniversiteye girdim, sen kim oluyorsun?

★★★

Sizleri seviyoruz.

Türlü yol kazalarına karşın gayretli çabalarınızı da takdirle karşılıyoruz.

Toptan aşı karşıtı olacak kadar da kafayı yemedik... Çok şükür...

★★★

Ama sevgili hocam... Hocalarım...

Soruyoruz, sorguluyoruz.

Daha orta ve uzun vade etkileri incelenmemiş bir ilacı/aşıyı...

Bu kadar peşinen kabul etmenizi belki anlarız.

Ama tereddüt yaşayanları da hor görmeyin lütfen...

Bakın Fransa, Avustralya, Kanada. Nerdeyse ülkeler ikiye bölünmüş durumda.

Aşılarla ilgili hergün yeni bir makale çıkıyor.

★★★

Hipokrat yemininizi hatırlatmam ayıp olacak belki ama... O cümle ne harikadır öyle...

“Önce zarar verme !”

★★★

Uzun lafın kısası...

Aşı karşıtı değiliz... Sadece tedirginlik yaşıyoruz.

Soruyoruz araştırıyoruz...

Kızmayın bize.

★★★

Enfeksiyoncu bir başka hocamız...

Gaye Usluer’in sözünü küpe yaptım kulağıma...

“Pandeminin hikayesi sonradan yazılır Gürkan.”