Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Özgüvensiz liderlik olur mu?..

Ünlü Amerikalı yazar ve hatip Helen Keller doğuştan kör ve dilsiz idi...

Üst düzey zekâsı ve olağanüstü çabası ile...

Önce konuşmayı ve hemen akabinde de:

Okuma yazmayı öğrendi...

İlerleyen yıllarda...

Dünyanın tanıdığı en başarılı hatiplerden biri oldu...



Bir gün...

Üniversiteli gençlere yaptığı bir konuşmaya şöyle başladı:

“Siz gençler benden çok talihlisiniz çünkü bende olan bir eksiklik hiçbirinizde yok...”.

Konuşmasının burasında durakladı...

O esnada gençler Bayan Keller’in görmeyen gözlerini hatırladılar...

Biraz da acıyarak önce:

Birbirlerine...

Sonra da:

Hanımefendi’ye baktılar...





Helen Keller devam etti:

“Çünkü benim dişlerim takma...”.



Canlarım...

Kişinin, bir eksikliğiyle ezik bir tavır takınmak yerine...

O eksikliğiyle kafa bulması:

Yüksek karakterinin...

Ve...

Muhteşem özgüveninin eseridir...



Bizde:

Kadın ya da erkek:

Helen Keller var mı?..

Elbette vardır...

Ama...

Sayısı çok azdır...



Sayısı çok az olduğu içindir ki...

Siyaset dünyamız...

İlle de iktidarımız:

Vasat altı...

Kibirli...

Ve...

Tahammülsüz kasabalılar tarafından işgal edilmiştir...

Eminim tutacaktır


“7 adet hurma yiyen birine zehir ve sihir işlemez” hadisini kanıtlamak için hurma yedikten sonra fare zehri içen Şeyh Raşid, hayatını kaybetmiş...



Haber yeni mi değil mi bilmiyorum...

Zaten ben bu olaya...

“Haber” olarak değil...

“Zihniyet” olarak baktım için...

Yeni ya da eski:

Bana ne...





Haberi okuyunca düşündüm de...

Hadisteki tavsiyeyi deneme girişimi bu rahmetlide tutmadı diye...

Kimsede tutmayacak değil...



Bence...

Bütün tarikat ehli...

Menzilcisi...

Nakşibendisi...

Kadirisi...

İsmail Ağacısı...

Süleymancısı...

Tümü...

Ortak bir ayin düzenleyip...

Aynı anda bunu denemeliler...



Eminim tutacaktır...

Keh keh keh keh...

(Burası “kötü adam” gülüşü...).


Yapacak bir şey yok


2022 yılı sonbaharına yeni girmiştik...

İktidar medyasında bir sevinç...

Bir keyif:

Sormayın gitsin...

Neden?..



AB ülkelerinde doğalgaz yoktu ya...

Olanı da çok pahalıydı...

AB ülkeleri yurttaşları akın akın:

Türkiye’ye gelecek...

Onların paralarıyla:

“Bedava” sayılacak otellerimizde konaklayarak...

Ülkemizi dövize boğacaklardı...



Tüh anasını sayın seyirciler...

Gelmedi namuslu namussuzlar...



Neden gelmediler?..

Buyurun o halde şu haberi okuyun:



“Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkileri azaldı, Avrupa’da gaz fiyatları yüzde 90 geriledi. Ancak Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in sözüne rağmen Türkiye’de doğalgaz fiyatları sabit kaldı...”.



Ve canlarım...

İşte bu güzel ülkede...

Erdoğan yine de seçilirse...

Seçmen çoğunluğunun mazoşist olduğuna inanmaktan başka:

Yapacak bir şey yok...

Kefenin cebi


Canlarım...

Ne kadar zengin...

Ne kadar uzun ömürlü olursa olsun insan:

Barış Manço’nun dediği gibi:

“Unutma ki dünya fani veren Allah alır canı...”.





Allah canı aldıktan sonra geri kalan:

Kadavradır...

Sadece:

Kadavra...



Bazen...

Hiç farkında olmadan ben de...

İhtiraslı birileri için:

“Kefenin cebi yok” diyorum...



Hiç hoş bir benzetme değil...

Ama...

Çocukluğumdan beri o kadar çok duydum ki o sözü...



Hüsmen, AKP’li müteahhit Hacı amcaya:

“İçki içer misin acı amca?” diye sordu...

“O nası söz Üsmen, tööbe tööbe” diye terslendi...

“Kumar?..”

“Vela havle vela kuvvet...”dedi Hacı amca elindeki tespihin taneciklerini hızlı hızlı çekerek...

“Bu yaştan sonra karı kız işi de yoktur eralde acı amca...”...

“Git başımdan be deyyus git beni günaa sokma” diye söylendi bu defa...

Hüsmen kapak olacak lafı en sona sakladı:

“Te be acı amca, madem bunlar yok neden bu kaa çok seversin parayı da bu kaa çok çalarsın be yaa?..”.



Sahi yaaa...

Neden?..

Hem de...

Kefenin cebi de olmadığı halde...

Kiralık vicdanlar


Mecelle’de şöyle bir hukuk emri var:

“Sarahat (Net anlaşılabilir olma hali) delâlet (Deliller) gerektirmez...”.



Demokratik hukuk devletlerinin anayasalarında da şöyle bir kural var:

“Bir delil bir suçu açığa çıkarıyorsa, nasıl elde edildiği sorgulanmaz...”.





Anayasa 101 net anlaşılabilir olduğu halde...

Erdoğan 3. kez seçilmek amacıyla:

Aday oldu...



Hukuk ahlâkı olan...

Vicdanını satmayan:

Üyeler tabii ki Erdoğan’ın adaylığına:

Onay vermeyecek...



Yani...

17/25 olaylarında elde edilen somut deliller...

Suçları açığa çıkardığı...

Hatta:

“Suçüstü” yaptığı halde...

Yargıdan izinsiz elde edildiği için:

“Delil” kabul edilmemişti...



Bakalım üyelerden kimileri...

17/25 savcıları gibi:

Vicdanlarını kiraya verecekler mi?..

Çılgınlık bu


Abdülkadir Selvi dedi ki:

“HDP’nin 2 bakanlık 4 vekillik talebi mi oldu?”



Bu gazetecilik mi şimdi?..

Hayır...

Bu çok ayıp bir şey...

Çünkü...



Biri de çıkıp:

“HÜDAPAR Erdoğan’dan başkan yardımcılığı talebinde mi bulundu?” diye sorabilir...

Nebatizm


Erdoğan epistemolojik dönüş yapmak istedi...

Ama...

Mehmet Şimşek psikolojik çöküşü görmüş olmalı ki:

Lojistik çıkış yaptı...

Refüze


Mehmet Şimşek, Erdoğan’ın:

“Gel ekonomiyi sen yönet” teklifini kabul etmedi...





Fatih Erbakan:

“Gel seni bizim listelerden aday göstereyim parti teşkilâtların benim için oy istesin” teklifini reddetti...



Bu durumda...

Millet İttifakı şöyle söyleyebilir mi?..

“Bundan sonra sizin adınız Recep Tayyip Refüze olsun...”.

Dünün tweeti


Atilla Kıyat

@atillakiyat

Bu seçim, mevcut yönetim beş yıl daha kalırsa diye, ülkenin geleceğinden endişe duyanlarla, ya giderse diye kendi geleceklerinden endişe duyanların mücadelesine sahne olacak.

Günün tespiti


H.ÜMİT KARDAŞ

@umit_kardas

Cehaletin radikal kötülükle birleştiği yerde adalet, barış ve insaniyet yitirilir, zulüm bedenleri kadavraya, korku ruhları paçavraya çevirir.