Korkusuz
Ümit Zileli

Ortadan ikiye bölünmüş bir ülke!

Seçimden bir gün önce kaleme aldığım “Yaşasın hürriyet kahrolsun istibdat” başlıklı yazımın bir bölümü şöyleydi:

“Ülke hiçbir zaman, bugün olduğu gibi adeta uçurumun eşiğine kadar

sürüklenmemişti...

Ülke hiçbir zaman bu denli yoksullaşmamış, bu denli geleceğinden korkar hale savrulmamıştı...

Toplum hiçbir zaman bu kadar ayrımcılığa uğramamış, ötekileştirilmemiş, birbirine düşman hale getirilmemişti...

Yolsuzluklar hiçbir zaman böylesine açık açık, böylesine göstere göstere yapılmamış, milletin varlıkları böylesine soyulmamıştı...

Yarın sandığa gidiyoruz; bizlerden çalınan yılların hesabını sormaya, çocuklarımızın geleceğini kurtarmaya, ayrımcılığı, ötekileştirilmeyi, düşmanlaştırılmayı bir daha hiç günyüzü görmeyecek şekilde gömmeye gidiyoruz...

15 Mayıs sabahı güneşli bir bahar gününe uyanacağız ve o bahar bizleri bir daha terk etmeyecek...

Çocuklarımız hayal kurmanın o müthiş keyfini yeniden keşfedecek...

Dostluğun, arkadaşlığın, sevginin erdemi tüm toplumu yeniden sarmalayacak...”

Yanılmışım, okurlarımdan özür diliyorum..

Bu iktidarın 21 yılda bu milleti bölme, ayrıştırma, ötekileştirme konusundaki başarısını anlayamamışım...

Milletin yarısının bu kadar büyük yoksulluğa, yolsuzluğa, bu denli demokrasi dışı baskılara karşın oyunu iktidardan esirgemeyeceğini görememişim...

Seçim öncesi yazdığım yazılarda, yaptığım konuşmalarda, katıldığım programlarda sandığa çalınan yıllarımız için, çocuklarımızın geleceğini korumak için gittiğimizi sanmışım...

Toplumun en yoksul, en çok ezilen kesimlerini oluşturan işçilerin emeklilerin, sözleşmeli personelin, üç kuruşa çalıştırılan, atanması yapılmayan öğretmenlerin toplam oyunun iktidarı götüreceği kanısına kapılmışım...

Bu milletin yarısını oluşturan kadınların ve hayal kurmayı bile unutan gençlerin öfkesinin, enerjisinin yeterli olacağını düşünmüşüm...

Aslında aynı yanılgıyı yaşayan dostlarla birlikte, hepimiz bir “Yankı Odasında” yaşayıp, gerçeği seslerimizin yankısı içinde duymamış, görmemişiz...

-Demek ki üstüne kafa patlattığımız sorunlar aslında sorun değilmiş!

Peki ya halkın diğer yarısı?


Halkın diğer yarısına gelince...

Onlar, ellerinden gelenin çok ötesine geçtiler... 21 yılın en büyük, en ağır ceremesini onlar çektiler... Hatırlarsınız, profesör sıfatlı bir zat şöyle demişti:

-Eğitim düzeyi yükseldikçe iktidarın oyu geriliyor!

Haklıydı; iktidar eğitimli kitleleri bir türlü yanına çekemedi... Büyük kentlerin eğitimli sakinlerinin oyuna hiç ulaşamadı...

Ekonominin büyük yükünü onlar sırtladılar... Yaşam tarzlarını korumak için onlar savaş verdiler... Seçimlerde en büyük fedakarlığı da onlar omuzladılar... Bu satırlar yazılırken onlar hala oylara bir şey olmasın diye nöbet tutuyorlar...

-Onların safında olmaktan onur ve gurur duyuyorum.

İkinci turda ne olur sorusuna gelince...

Daha birinci tur kapanmadı... Bazı haber sitelerinde yurtdışı oyları ile AKP’li Cumhurbaşkanının yüzde 50’yi geçeceği iddiaları (algı metodu mu demeliydim acaba) yer almaya başladı bile! Pek ihtimal vermesem de izleyecek, göreceğiz...

Her şeye karşın umudunuzu yitirmeyin, en ihtiyaç duyduğumuz zamandayız... İnanın bu düzen böyle gitmez, gitmeyecek de...

Bu ülkenin güzel insanlarının aydınlık günler için savaşmaya devam edeceğine yürekten inanıyorum...

-O günlere de bu milyonların gücü ve direnişiyle ulaşacağız...