Nasıl mı?..
TSK tarafından andıçlanarak...
Kimi gazeteci/yazarların PKK’dan para aldıkları ileri sürülerek...
★
PKK’dan para alarak yazdıkları iftirası atılanlar arasında; Mehmet Barlas, Ahmet – Mehmet Altan kardeşler, Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar vardı...
★
Genelkurmay Başkanlığı tarafından masa başında hazırlanan bu iftira haberleri, dönemin en güçlü ve en çok okunan iki gazetesi Hürriyet ve Sabah’ta manşetten yayımlandı...
★
Yazarlar gazetelerinden kovuldular...
Bir süre sonra...
Ertuğrul Özkök “Kullanıldığım ve farkına varamadığım için herkesten özür dilerim” mealinde açık yürekli bir özür yazısı yayımladı...
Aynı günlerde Sabah’ın genel yayın yönetmenliğini yapan ve andıçlanmış yazarlarını hemen kovan Zafer Mutlu ise 23 yıldır sessiz...

Evet canlarım...
Aslında bir yanda andıçlanan yazarlar, diğer yanda ise operasyonda kullanılan genel yayın yönetmenleri vardı...
Özkök bir daha aynı hataya düşmedi...
Mutlu ise kabahatleriyle asla yüzleşmeden, sütre gerisinde siyaset mühendisliğini sürdürüyor...
★
Ve güzel insanlar...
Operasyonel gazetecilik son günlerde yeniden hortladı...
En etkili 4 operasyon gazetecisi ise:
Hürriyet Genel YayınYönetmeni Ahmet Hakan...
Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu...
Sabah Gazetesi kulis yazarı Dilek Önder ve...
Habertürk TV programcısı Veyis Ateş...
★
Sonunda hangisinin önce özür dileyeceğini çok merak ediyorum...
İsterseniz sizler de aranızda “Özür toto” oynayabilirsiniz...
BUGÜNÜN SORUMLUSU O İKİSİDİR...
Türkiye’de son 18 yıldır yaşanan hızlı çöküşün iki mimarı var:
20 yıl öncesinin DYP Genel Başkanı Prof. Dr. Tansu Çiller...
Ve...
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz...

Çünkü...
Biri (DYP) merkez sağ kırsalının ve taşrasının...
Diğeri (ANAP) ise merkez sağ elitlerinin partisi olarak aralarında uzlaşmak ve hatta sol bir jargon olan eş başkanlık modelini uygulamak yerine...
Birbirlerini karalamayı...
Birbirlerini siyaset sahnesinden yok ederek ayakta kalmayı denediler...
★
Oysa...
Merkez sağ, adı üstünde bir merkez siyaseti gerektiriyordu...
Merkez, içinde ideoloji olmayan siyaset demekti...
★
Eğer Çiller ve Yılmaz birbirlerini yıkarak başarmak yerine...
Birbirleriyle uzlaşarak; kırsal ve taşra ile kentsoylu elitleri en azından önce inanç, sonra ekonomi ve en sonunda da sandıkta uzlaştırmak için çaba gösterseydiler...
Türkiye böylesine koyu bir İslamcı siyasi hareketin de...
Böylesine gerici bir milliyetçi hareketin de acısını yaşamayacaktı...
ÇÜRÜYÜP GİDECEKLER...
Din bir milletin tabii ki çimentolarından biridir ama...
Laik demokrasilerde din, sadece özgür bırakılması ancak siyasetin ve ticaretin içine asla karıştırılmaması gereken bir kurumdur...
★
Laik demokrasilerde birkaç bin inananı olsa ve adına “din” dense, o dinin de hakları korunur...
Türkiye ise 1950’den itibaren (Ne yazık ki) sadece Sünnî İslam’ı koruyan; diğer tüm din, mezhep ve inançlara baskı uygulayan iktidarlar tarafından yönetildi...
Ancak bilin ve inanın ki...
Yakın geleceğin siyasetinde artık bu tarz siyasete yer yok...
★
Yakın geleceğin siyasetinde AKP, MHP, BBP zihniyeti de yok...
Ya kendilerini yenileyecekler...
Ya da DYP ve ANAP gibi çürüyüp gidecekler...
TEMENNİ, TESPİT VE TAHMİN...
ANAP; merkez sağ, milliyetçi sağ ve İslamcı sağ iç savaşı sonucu çöktü...
DYP; merkez sağ, milliyetçi sağ ve cemaat iç savaşı sonucu çürüdü...
Şimdi sırada AKP var...
AKP; İslamcı sağ, milliyetçi sağ ve ANAP-DYP kökenli sağ iç savaşı nedeniyle çökecek...
★
AKP’nin yerini Meral Akşener - Ali Babacan – Ahmet Davutoğlu - Süleyman Soylu dörtlüsünün ittifakı alacak...
Bu dörtlü ittifak, CHP – HDP ittifakıyla ile “Milli Birlik Koalisyonu” oluşturarak Türkiye’nin öncelikle otokrasi, hukuk, tek adama bağlanmış yargı, kuvvetler birliğine dönüşmüş kuvvetler ayrılığı, beka ve ayrıştırılmış olma sorunlarını çözecekler...
★
Hemen eş zamanlı olarak da...
Ali Babacan – Faik Öztrak – Durmuş Yılmaz – Erhan Usta istişareleri devreye sokulacak...
Uzlaşmacı ve parasal genişlemeci; Yatırım/İstihdam/Üretim/Tüketim/Vergi ekonomi politikalarıyla da ekonomi sorunu çözülecek...
★
Bunlar bir bilgiye mi dayanıyor yoksa öngörü mü?..
Söyleyeyim:
Öncelikle temenni...
Sonra; tahmin ve hatta tavsiye...
En sonuncusu ise tabii ki sezgi ve tespit...