Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon rakamları ile ilgili yaptığı açıklamada:

“En kötüsü geride kaldı, yıllık enflasyonda en yüksek seviyeyi gördük. Enflasyonla mücadelede geçiş dönemi tamamlandı, dezenflasyon sürecine giriyoruz” dedi...

Berat Albayrak ve Nureddin Nebati de aynı şeyi söylemişlerdi...

Ama:

Olmadı...

Şimşek ise daha kötüsünü gerçekleştirdi...

“Akılcı ekonomi politikalar uygulayacağım” diyerek başladı göreve...

Yani:

Enflasyonla mücadele edecekti...

Ancak...

Enflasyonla mücadele ederken...

Yıllık %39’la teslim aldığı enflasyonu:

Yıllık %75’e çıkardı...

Şimdi de halkı...

Dezenflasyon masalıyla uyutuyor...

Yani:

Fiyatlar düşmeyecek (Deflasyon) yine artacak ama...

Fiyat artış oranı hız kesecek?...

Nasreddin Hoca’nın...

Açlıktan canını teslim etmek üzere olan eşeğine, ot ya da saman veremeyince:

“Ölme eşeğim ölme, yaz gelsin sana yeşil çimen biçeceğim” demesi gibi bir şey yani...

GÜNÜN SÖZÜ

“Enflasyona karşı verdiğimiz bu mücadeleden de Allah’ın izniyle galip geleceğiz...”.

Nureddin Nebati

GO HOME YANKİ

Tarihte, “Normandiya Çıkartması” olarak bilinen askeri operasyonun amacı:

Fransa’nın tamamının Alman işgalinden kurtarılmasıydı...

Operasyonu yapanlar:

Okyanusu aşarak Fransa kıyılarına gelen Amerikan askerleriydi...

Ve...

Fransa’nın kurtuluşu uğruna on binlerce Amerikan genci...

Fransızları ve topraklarını kurtarmak için o askerî harekâtta canını verdi...

Bugün de gidip sorsanız...

Bilhassa 1970’ten önce doğan hatta...

1970 sonrası doğan vicdan sahibi Fransızlar bile:

Bu açık gerçeği inkâr etmez...

Ama...

Buna rağmen...

Dünyada, Amerikan düşmanlığını başlatan ünlü üç kelimenin mucidi...

Ve o üç kelimeyi ilk kez haykıranlar:

Fransızlardır...

O üç kelime...

Bizim gençlerimizin de ilk kez 16 Şubat 1969’da Dolmabahçe’de haykırdıkları:

“Go home Yanki” çok kısa cümlesidir...

DEDİĞİM DEDİK

Hem vatan topraklarını hem de canlarını kurtarma pahasına silah arkadaşlarını kaybeden bu genç üniformalılara karşı başlatılan ve...

Kurtarıcı Orduya:

“Çekin gidin” diye haykıran Fransız gençlerinin yaptıkları:

Başta Fransız hükümeti olmak üzere...

Fransız kamuoyunun...

Hükümeti destekleyen yazar, çizer ve düşünürlerin hiçbirisinin tepkisini çekmedi...

Hiç kimse, o öfkeli Fransız gençliğine:

“Siz kim oluyorsunuz da sayın müttefiklerimize dil uzatıyorsunuz?.. Onlar olmasaydı Hitler’in pençesinden bizi kim kurtarabilirdi?.. Sizler komünistler tarafından satın alınmış birer Moskova uşağısınız” demedi...

Tam tersine...

O zamanki Fransız hükümetleri, Amerika ile olan ilişkilerinde bu tepkiden büyük ölçüde yararlandılar...

Amerika’nın:

“Dediğim dedik, çaldığım düdük” politikasına fazlaca kapılmış olmalarından:

Taviz üstüne taviz kopararak yararlandılar...

NEREDEN TANIYOR?

Kadı, bir mahkemede tanık olarak gösterilen Bektaşi’ye şüpheliyi gösterip sordu:

“Bu adam için ‘akşam namazından sonra direk evine gider’ diyebilir misin?..”.

Bektaşi cevap verdi:

“Diyebilirim efendim...”.

Kadı bir kez daha sordu:

“Peki sen bu adamı nereden tanıyorsun?..”.

“Her akşam meyhanede birlikte içeriz de oradan tanıyorum efendim” diye cevapladı Bektaşi...

ONLARDA ÖYLE BİZDE BÖYLE

Bizim gençlerimiz ise 1969 şubatında ABD 6. Filosuna:

“Go home Yanki” diye haykırdıkları için...

Dönemin:

“Sağcı, muhafazakâr, ABD yanlısı gençlerinin” saldırısına uğradılar...

Aynı siyasî kanadın politikacıları tarafından:

 “Siz kim oluyorsunuz da sayın müttefiklerimize dil uzatıyorsunuz?.. Komünistler tarafından satın alınmış Moskova uşakları” denilerek azarlandılar...

Bunları niye mi anlattım?..

Söyleyeyim:

Ne ülkelerin hayatlarında...

Ne milletlerin hayatlarında...

Ne de bireylerin hayatlarında, “dün” olmaz...

Onlar sadece bugüne bakarlar...

ABD’li genç askerler Fransızları, Hitler işgalinden kurtarmışlardı...

Türkiyeli Milliyetçi Müslüman gençler ise ülkelerini:

Komünist Rusya’nın işgali tehlikesinden kurtarmak için mücadele ettiklerini sanıyorlardı...

AZGINLIKLARI BAĞIŞLANABİLİR MİYDİ?..

Ülkelerini Hitler’in işgalinden, kendilerini de soykırımından kurtaran Amerikalılara karşı kin, nefret ve öfke kusan...

Kurtarıcı ve koruyucu Amerikalı askerleri kovan Fransızlar:

Haklı mıydı?..

Yoksa vefasız mı?..

Kurtarıcı ve koruyucu pozisyonunu fazlaca benimseyen kimi Amerikalıların yakışıksız davranışlarını hatırlayanlar için haklıydılar...

Çünkü...

Sorumluluk duygusundan yoksun Amerikalı genç askerlerin izinli günlerinde kafayı çekip...

Orada burada nara atarak, Fransız kadınlarına sarkıntılık etmeleri:

Fransız kamuoyunun haklı tepkisini çekiyordu...

Ve işte o haklı Fransız gençleri ya ellerinde “Go home Yanki” yazan pankartlarla protesto ediyorlardı Amerika’yı...

Ya da:

Duvarlara “Go home Yanki” yazarak...

Peki...

Bir ölüm kalım savaşını (Normandiya’da) henüz zafere ulaştıran asker üniformalı bu gençlerin her şeye rağmen şiddete bulaşmayan azgınlıkları:

Bağışlanabilir miydi?..

Fransızlar eğer o genç azgın azınlığın sorumsuzluğundan:

ABD Komutanlığını ve Amerika Birleşik Devletleri’ni sorumlu tutmasa...

“Tasınızı tarağını toplayın geldiğiniz yere dönün” ihtarına dönüşmeseydi...

Belki de:

“Gençlik heyecanı ve ateşi” denilerek:

Masum bile karşılanabilirdi...

Ancak...

Sonrasını bir başka yazıda anlatacağım...

UMARIM GÖRMÜŞTÜR...

Bir sezonda 99 gol atıp 99 puan toplayan Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal’ın başına gelenleri biliyorsunuz...

Bir hafta önce İsmail Kartal’a övgüler düzen...

Şampiyonluğu hataları nedeniyle değil...

Galatasaray’ın:

Federasyon ve hakemler tarafından kayırıldığı için kaybettiğine inandıklarını açıklayanlar...

Geçtiğimiz pazar günü...

Yeni teknik direktörleri, Mourinho’ya öyle bir tören düzenlediler ki...

Sanırım İsmail Kartal bu vefasızlığı görünce...

Kendine kahretmiştir...

Çalıştırdığı takım, 99 gol atıp 99 puan toplayarak:

Tarihi rekorları kırsa da...

Kendisine bir yıl daha şans verilmeyen İsmail Kartal’a tavsiyem:

Takma kafana sevgili İsmail...

İnsanın ve toplumun fıtratında bu var...

En çok da:

Fenerbahçelilerin fıtratında var.

Bu vesileyle bir çift sözüm de Erdoğan’a...

Yine pazar günü Özgür Özel’in Rize mitingini seyretmişse eğer...

Artık:

“En istenmeyen siyasetçi” noktasına geldiğini umarım görmüştür...

KİME İNANDIM?

Mayıs ayı enflasyon rakamları açıklandı

TÜİK’e göre mayısta aylık enflasyon yüzde 3,37...

Yıllık enflasyon yüzde 75,45 oldu...

ENAG’a göre ise...

Mayıs ayında aylık enflasyon yüzde 5,66...

Yıllık enflasyon yüzde 120,66 oldu...

Kime inandığımı sorarsanız:

Hayatı bizzat yaşayan biri olarak söyleyeyim:

ENAG’a inandım...

“ALLAH SONUMUZU HAYRETSİN...”

Şapı ne kadar döverseniz dövün şeker olmuyor.

Türkiye ne yazık ki bu iktidar döneminde:

“Demokratik laik sosyal hukuk devleti” olamayacak...

Bunu neye dayanarak söylüyorum?..

Erdoğan ile İçişleri ve Adalet Bakanlarının halen Bahçeli etkisinde oldukları gerçeğine dayanarak söylüyorum...

Osman Kavala’nın yeniden yargılanma talebi, MHP’li yargıçlar tarafından reddedildi...

Kobani’deki olaylar nedeniyle ceza sağanağına tanık olduk...

Dün de...

Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı...

Sıddık Akış

Görevden alınan Başkan’ın yerine:

Belediye Meclisi tarafından seçim yapılması gerekirken...

Hakkâri Valisi Ali Çelik atandı...

Böylece:

DEM Partili adayların kazandıkları belediyelerin...

İçişleri Bakanı tarafından boşaltılacağının...

Yerlerine AKP’li valilerin atanacağının mesajını aldık...

Allah sonumuzu hayretsin...

Âmin...