Korkusuz
Can Ataklı

Olmaz demeyin bal gibi olur

ANALİZ

Olmaz demeyin bal gibi olur




Afganistan’daki Taliban olayı Türkiye’yi de derinden sarstı.

AKP’liler bile tedirgin.

Taliban’ın gerçek Müslüman olmadığına inanıyor pek çoğu.

Taliban olayı Türkiye’de Atatürk’ü bir daha hatırlattı.

En mütedeyyin insanlar bile “Çok şükür Atatürk bizi kurtardı, eğer Atatürk olmasaydı Afganistan’dan da Irak’tan da Suriye’den de beter durumda olurduk” diyorlar.

Peki bundan sonra olmaz mıyız?

Sakın “olmaz” demeyin, bal gibi olur.

Şu anda ülke yönetimindeki iktidar, Taliban ile aynı inancı taşıdığını söylüyor.

Aynı yöntemleri uygulamasa bile gönül bağı olduğu kesin ve zaten iktidarın dış politikası son 10 yıldır bu şekilde yönetiliyor.

Önümüzde çok çarpıcı bir örnek var.

İran...

1979’da Taliban’dan bir “tık” daha nitelikli olan mollalar durup dururken iktidara gelmediler.

O zamanki İran bugünkü Türkiye’den daha modern, daha ileri, daha eğitimli ve kültürlüydü.

Bunun sağladığı özgüvenle “Üç beş molla mı ülkeye hakim olacakmış” zihniyeti aydın ve kentli kesimde çok hakimdi.

Bir de “eli kanlı” şah vardı.

Mollalar şahı devirmek istiyordu. İran’ın solcuları, komünistleri “Amerikan emperyalizmine ve şah diktatörlüğüne karşı” mollaların yanında yer aldı.

Sözde bir devrim yaşandı, sonra dinci olmayan herkes “öldürülerek” tasfiye edildi.

O zamanlardan bu zamana bizdeki aydın ve solcular, sosyalistler hep aynı “aptal” teraneyi sürdürür; “Bizde olmaz, İran’da mollalar vardı, bizde yok.”

Oysa İran’daki mollalar neyse Türkiye’deki tarikatlar, cemaatler aynı şey.

Evet, görüntüde Türkiye, İran gibi olmadı ama “zihinsel” olarak Molla İran’ının bile gerisine düştü.

Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerinin neredeyse tamamı ayaklar altına alındı. Laiklik gibi çok önemli bir kavram yok edildi, toplum görünmeyen bir çarşafın altına sokuldu.

Şimdi ikinci ve büyük dalga Afganistan’dan geliyor.

Taliban, IŞİD, El Kaide, El Nusra, adları ne olursa olsun bu kanlı terör örgütleri Türkiye’de iktidar ve biat etmişler tarafından sempati ile karşılanıyor.

Bu örgütlere silah, para ve iaşe desteği yapıldığı gibi uluslararası arenada bizzat korunuyorlar da.

Topraklarımızda milyonlarca mülteci adı altında “siyasal İslamcı, dinci terör örgütü mensubu” var.

Çok değil bundan 40 yıl öncesine kadar Afganistan, Türkiye gibi bir ülkeydi.

Şimdi korkunç bir İlk Çağ karanlığı içinde.

Herkes canının derdinde...

Hak, hukuk, adalet, bilim, sanat, kültür, özgürlük yok edilmiş durumda.

Türkiye henüz bu duruma düşmedi ama bu kafa ile aynı Afganistan ve İran gibi olmamız mümkündür.

Taliban dehşeti karşısında irkilen ve uzun yıllar sonra ilk kez “Laiklik ne kadar önemliymiş, iyi ki Atatürk vardı, iyi ki bitiremesek bile aydınlanma dönemi açılmış” diyenlerin bu duygularını dalga dalga yükseltmeleri ve her türlü gericiliğe karşı kalkan olabilecek cesareti göstermeleri gerekir.

Aksi halde bir bakmışsınız Afganistan’dan bile beter bir duruma düşmüşüz.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

“Türkiye laik bir ülke, iyi ki Atatürk çıktı” söylemi sarayı fena rahatsız ediyor


Amerika, Afganistan’ı Taliban’a sattı.

Herkes Amerika’ya öfke kusuyor.

Ama bunu yaparken ortakları olduğunu da unutmamak gerek.

Sadece “Türkiye’ye yönelik Afgan akını” diyorum ve başka bir şey demiyorum, anlayan anlıyor nasıl olsa.

Tabii iktidarın da kafası karışık...

Çünkü Amerika’nın kuyruğuna takılıp yine aynı “Biz zulümden kaçanlara kucak açarız” safsatasına sarıldılar ama şimdi hayal kırıklığı içindeler.

Amerikalıların söylediğine inanıp Taliban’ın ülkeyi bu kadar çabuk ele geçireceğini göremediler.

Böyle olunca da hiç hazırlıklı olmadıkları bir durumla karşı karşıyalar.

“Taliban rejimine karşı nasıl bir tutum takınılacak?” bunu bilemiyorlar. Amerika’ya soracaklar elbette.

Şu sıralar Taliban’ı “şirin gösterme görevi” Dışişleri Bakanı’na verilmiş.

“Sosyal medyada ‘Türkiye laiktir, Taliban rejimini mi benimsedik?’ gibi bazı ifadeler gördüm” diyerek rahatsızlığını dile getiren Çavuşoğlu, Taliban’ın, “Hiçbir yabancıya müdahale etmeyeceğiz, herkes burada yaşayabilir, diplomatik misyonlara da dokunmayacağız, faaliyetlerini sürdürebilir” açıklamalarını olumlu bulduğunu söylüyor.

Oysa bunu yapamaz.

Bir terör örgütünün açıklamalarını “olumlu” olarak sunamaz.

Bakan Çavuşoğlu, daha sonra bu iktidarın tipik aşağılık duygusunu yine ortaya
koyarak “Amerika oturuyor, Taliban ile anlaşma imzalıyor, onda sorun yok” diye yakınıyor.

Amerika konuşur, onlar Taliban’ın kurucusu, koruyucusu.

Siz nesi oluyorsunuz peki?

ÇOK GÜLDÜM

İkisi Afgan-Amerikan, 4 pazar fıkrası


Bu hafta Yıldırım Tuna’dan 4 fıkra geldi.

İkisi günümüzün en önemli konularından Afganistan- Amerikan ilişkileri üzerine.

Haydi birlikte okuyalım;

Amerikalı-Afgan didişmesi

Tesadüf bu ya, bir Amerikalı ve bir Afgan uçakta yan yana düşmüşler, Afgan her zaman yaptığı gibi ayakkabılarını çıkartıp koltuğunda bağdaşını kurmuş, bir müddet uçuş sonrası karnı acıkmış, kendine bir kek almak için yerinden kalkıp giderken Amerikalıya dönüp “Siyaset olarak uyuşamıyoruz ama sonunda ikimiz de insanız..” demiş, “Bak ben kek almaya gidiyorum.. Sen de bir şey ister misin?..”

Amerikalı bu nazik girişimi reddetmemek için kola istemiş, ama Afgan da koltuğundan uzaklaşırken orada duran ayakkabılarının ikisinin de içine okkalı bir şekilde tükürmeyi ihmal etmemiş.

Afgan birazdan koltuğuna dönmüş, Amerikalıya kolasını uzatmış, kola yarıya gelmiş ki ayakkabılarını giyip hemen içindeki ıslaklığı fark edince başına gelen olayı anlamış, “Yahu aramızdaki bu kin ne kadar devam edecek?” demiş “Bitirelim artık şunu... Hoş mu bu ayakkabıya tükürmeler, kolanın içine işemeler falan?”

Bu da var... 

Biri Amerikalı, diğeri Afgan aynı okuldan mezun olup birlikte bir mimari büro açmışlar... İşler iyi giderken Afgan “Beraber arsa alıp yan yana ikiz bir ev yapalım” teklifinde bulunmuş, “Ne dersin?”

Diğeri “Hayatta olmaz” demiş, “Satmaya kalksam, kiralamaya niyetlensem yan komşu Afgan diye fiyat bile sormazlar... Ama sen, ‘Yan komşum Amerikalı bir mimar’ diye evi iki misline satarsın!”

 Anket

Malum bu ara anketler çok moda ve çok ilgi çekiyor... Sadece kadınlar için “Hangi şampuanı kullanıyorsunuz?” diye anket yaptım.. Yüzde 98.4’ü birden duştan fırlayıp “Ulan ahlaksız herif buraya nasıl girebildin?” diye sinirlenip beni kovaladılar...

Paganini

Delikanlı yeni çıkmaya başladığı kızı etkilemek için müzikli bir İtalyan restoranına götürmüş, yemekler ısmarlanıp şaraptan ilk yudumlar alındıktan sonra yanlarına gelen garson keman triosunu masalarına doğru davet ederken “Paganini sever misiniz?” demiş,

“Hayır” diye cevap vermiş delikanlı, “Biz spagetti söyledik!”