Erkek çocuğunun tembelliği ve uyumsuzluğuna kızan baba, oğluna öfkelendikçe:

“Sen adam olmazsın” dermiş...

Çocuk, siyasete atılmış...

Kendisine yakışan yollardan geçtikten sonra:

Sandıktan çıkmış...

Ve...

Demokrasinin zaafını kullanıp başbakan olmuş...

Korumalarını gönderip babasını ayağına getirtmiş...

Yaşlı adam odasına getirildiğinde ayağa bile kalkmadan:

“Hatırlıyor musun?” diye soruyla başlamış konuşmasına ve devam etmiş: “bana çocukken ‘sen adam olmazsın’ derdin bak gördün mü hem de başbakan oldum...”.

Baba, acı acı gülümsemiş:

“A benim tembel oğlum, a benim uyumsuz oğlum, a benim salak oğlum; ben sana ‘başbakan olamazsın” demedim ki; ‘adam olamazsın’ dedim...”.

Bu kıssayı bilen...

Ya da öğrenen...

Veya anlatan kimileri yıllarca:

“Ne zaman adam oluruz?” diye sorup, “adam olma” dersleri verdiler... 

“Adam olmak” için:

“Ünlü” olmak...

“Muktedir” olmak gerektiğini zannettiler:

Ve...

Kendileri de:

“Adam olmak için” çabaladılar...

Ortalık: 

Kendileri gibi “adamlarla” doldu...

Ama...

Adam olma kriterlerinin içinde:

“İnsan olmanın” ölçüleri yoktu...

Ünlü olan...

Muktedir olan...

Makam ve mevki sahibi olan adamlar: 

Kadın dövdü...

Kadınları aşağıladı...

Birisine söz verdiğinde asla tutmadı...

Ve fakat...

Verdiği sözleri neden tutmadığını lâf yapan ağzıyla öylesine güzel(!) açıkladı ki:

Karşısındaki salakları kolayca ikna etti...

Başkası ona söz verip yerine getirmediğindeyse:

Ana-avrat düz gitti...

Sonunda:

“Ne zaman adam oluruz?” sorusuna kendi verdiği cevapları ölçü alıp “adam” olduklarını zannedenlerin:

İnsan olamadıklarını hep birlikte görüyoruz...

Ancak...

Genelimiz: 

“İnsan” değil “adam” olmayı yeğlediğimiz için...

İnsan olamayan:

“Ünlü, muktedir, makam ve mevki sahibi adamları” çok seviyor, sayıyor:

Koyun gibi peşlerinden gidiyoruz...

Muktedire eğilmek

Demokrat olabilmek için: 

Sizin gibi düşünmeyen...

Sizin gibi inanmayan... 

Sizin gibi yaşamayan... 

Sizin gibi giyinmeyen kişilere: 

Tahammül edeceksiniz...

Aksi halde:

“Demokratım” demeyeceksiniz...

Halk TV’nin patronu Mahiroğlu:

Ayşenur Arslan’ın düşündüğü gibi düşünmeyebilir elbette...

Ama...

Ayşenur Arslan’ın düşündüklerini söylemesini bahane ederek onun işine son verdiğini bizzat açıklıyorsa eğer:

“Ben demokrat değilim, olamam” itirafını da yapmış sayılır...

Demokrat olamıyorsa...

Medyadan çekilsin... 

Gömlek diksin... 

Pantolon diksin...

Mazlum karşısında dikilsin...

Muktedire eğilsin...

Kamuflaj başarılı 

İzmir/Menemen’in görevden alınan ve 8 ay hapiste tutulan CHP’li Belediye Başkanı, bir Youtube kanalına röportaj vermiş...

Neler anlatmış neler...

★ 

Anlattıklarının %10’u doğruysa eğer...

Halk Partisi:

Halktan başka her şey olmuş meğer...

Ama...

Ve el hak, kamuflaj:

Süper başarılı...

Bakış açısı

Haber:

Sabah saatlerinde satışa sunulacak olan iPhone 15 için bazı satış noktalarında insanlar gece saatlerinde sıraya girmeye başladı...

Bu habere yapacağınız yorum...

İktidarın icraatlarına bakış açınızı:

Gösterecektir...

Alkışlıyorum

Cem Yılmaz’ın yazıp yönettiği “Do not disturb” çok iyi bir film...

Cem’in, daha önceki iki filmde de canlandırdığı, “Çaycı Metin” karakteri bu defa (Sıradan bir otelin) gece müdürü...

İlk iki filmden daha etkili...

Daha cesur bir rol...

Cem Yılmaz’ı “Sinemamızın Yeni Sadri Alışık’ı” olarak tanımladığımı bilenleriniz mutlaka vardır...

Cem bu son filminde Sadri Alışık’ı da aşmış...

Hem fizikî hem de karakter olarak, çok cesur bir rol yazmış kendisine...

Sadri ağabeyle benzerliğiyse: 

Kara komedideki başarısı...

Alkışlarım...

Giderek...

Komedyenlikten çıkıp...

Karakter oyunculuğuna geçiş yapan:

Cem Yılmaz için...

Amacı ne?..

CHP İstanbul İl Başkanı adayı Cemal Canpolat demiş ki: 

“Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun oturduğu koltuk, Mustafa Kemal’in oturduğu koltuktur. Kılıçdaroğlu’na saldırmak, Mustafa Kemal’e saldırmaktır.”

İyi de...

Erdoğan’ın halen oturduğu ve kalkmaya niyetli olmadığı koltuğun ilk sahibi de: 

Atatürk değil mi?..

Canpolat’ın amacı ne acaba?..

Kemal ve Recep beyleri Atatürk’ün seviyesine yükseltmek mi?...

Yoksa:

Atatürk’ü:

Kemal ve Recep beylerin seviyesine düşürmek mi?..

Günün sözü

“Ad hominem gazetecilerle tartışmayın zira onlar, doğruları çizen cetveli bükmekle görevlendirilmiş profesyonellerdir...”.

Memduh Bayraktaroğlu

Hangi yatırımcı?

Hande Fırat:

“Türkiye’nin gündeminde borç almak yok, yabancı yatırımcıyı çekmek var...” diye yazmış...

Hakan Peker’in, IMF Komiseri Cottarelli’nin geldiği günlerde yaptığı şarkısını hatırlayan var mı?..

Bilhassa şu kısmını:

“Hey Corç, versene borç...

Olmaz Maykıl, bende de yok...”.

Yani bacım...

Corç verse borç:

Havada kapacağız...

Ama...

Vermiyor hergele...

Yatırımcıyı çekmeye gelince...

Erdoğan’ın yönettiği bu güzel ülkede çile çekmek:

Küresel yatırımcıyı çekmekten daha kolay...

Ve...

Daha zevkli...

Ama be bacım...

Küresel yatırımcının:

Çantada keklik gibi (Sabit yatırımcı) olanı gelmez...

Daldaki keklik gibi (Vur kaç) olanı gelir?..

Ama...

O da...

Erdoğan’ın ilk demecinde (İlk silah sesinde) kaçar gider...

Dünün tweeti

nesrin nas @Nesrinnas

Ayşenur Arslan’ın programına son verilmesi kararı yanlıştır. Halk Tv bu kararı gözden geçirmelidir. Ayşenur Arslan gibi mesleğine çok büyük emek vermiş, binlerce gazeteci yetiştirmiş birine Halk TV’nin yaptığı bu davranışı kabul etmek mümkün değil.