Korkusuz

Ne Veriyorsa Beş Fazlası

Ne Veriyorsa Beş Fazlası
Keyifli bir oyuna dönüştü aslında...

Kılıçdaroğlu “İktidara geliyoruz...Gelince KYK faizlerini sileceğiz” diyor.

Hoop Bakanlar Kurulu çıkışı Erdoğan açıklama yapıyor...

“KYK faizlerini sildik...”

Kılıçdaroğlu “Yeni araba almayın...Gelince ÖTV’yi sıfırlayacağım” diyor.

Hoop Erdoğan ÖTV yetkisini kendine alıyor...Muhtemelen sıfırlayacak.

EYT hazırlığı yolda...

★★★

Yani ‘ne verirsen beş fazlası’ sezonu açıldı...

★★★

Bu çılgın vaadin müellifi Baba’ydı.

Süleyman Demirel...!

Mesut Yılmaz’la kıran kırana girdiği seçim rekabetinde...

Yılmaz tütün taban fiyatında uçunca Baba elini korkak alıştırmamış, sınırı olmayan bir vaatle seçmene açık çeki uzatmıştı.

“İktidar ne veriyorsa beş fazlasını vereceğim.”

Baba bu söylemden sonra iktidara geldi...

★★★

Seçim vaatlerinde sınır yoktur.

Tek sınır seçmenin zihnidir.

Onun zihnine uyacak bir vaadi bulmanız gereklidir.

Tansu Hanım’dan ‘2 anahtar...’

Cem Uzan’dan ‘mazot 1 Lira...’

Erdoğan’dan ‘uçağımız göklerde...’

★★★

Önemli olan seçmenin kulağına hoş gelecek...Hayallerini ısıtacak ve umut verecek sloganı bulmaktır.

Ha bir de...

Çok fazla değişik vaat olmamalıymış...

Bir ya da iki...

Fazlasını kimse hatırlayamazmış.

Kim mi diyor?

★★★

Dünyaca ünlü Jacques Seguela...

Fransız reklamcı...

Ünlü bir kitabı vardı... “Anneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin O Beni Genelevde Piyanist Sanıyor...”

★★★

Böyle sıradışı bir reklamcıydı yani.

Başta Fransa’da olmak üzere pek çok siyasi kampanya yönetmişti.

Türkiye’ye de geldi.

ANAP’ın 91 seçimlerindeki stratejisini ve reklamını o planlayacaktı.

Mesut Yılmaz’la ilk toplantısına bir çantayla geldi.

Çantanın içi tenis toplarıyla doluydu.

Toplantı başlar başlamaz Jacques Seguela çantayı açtı ve tenis toplarını çıkarmaya başladı.

Bir topu karşısında oturan Mesut Bey’e doğru fırlattı.

Yılmaz topu yakaladı.

Sonra bir top daha...Diğer eliyle onu da yakaladı.

Sonra üçüncü sonra dördüncü...Peşi sıra attığı tüm toplar yere düşüyordu.

Jacques Seguela kendinden emin konuşmaya başladı.

“Bu attığım toplar birer seçim vaadidir Mösyö Yılmaz...! Seçmen de sizin elleriniz...Sadece iki tanesini tutabildiniz...Seçmen verilen vaatlerden sadece iki tanesini benimser ve aklında tutar...Gerisi boşa gider...”

Etkileyici bir kampanya sunumu değil mi?

★★★

Kamil Koç’un merhum patronu Kamil Bey Türkiye’de otobüsçülüğün kurucusu kabul edilir.

50’li yıllarda büyük bir rekabete girerler...

Kamil Koç fiyatı indiriyor...Rakibi indiriyor...

Kamil Koç bir daha indiriyor...Rakibi ondan daha düşük fiyat veriyor.

Bu rekabet öyle bir hal alıyor ki... Ankara-Bursa gidiş bilet alırsan dönüş bedava...

Yani sadece tek yön parası ödeyeceksin...Çift yön gidip geleceksin...

Sonra bu da kesmemiş rekabeti...

Vatandaş her gün beklenti içinde...

Ekmek arası helva ikram etmeye başlamışlar...O yıllarda vardı böyle şeyler...

Otobüse biniyorsun bedava...Bir de ekmek arası helvanı yiyorsun...

Bir gün...

Kamil Bey denetlemek için otobüse binmiş...Bir yolcunun ‘bunun içine niye az helva koyuyorsunuz’ serzenişini duyunca nasıl saçma bir rekabetin içinde olduklarını anlamış.

‘Biz böyle giderse batarız’ demiş...

★★★

Şimdi siyasilerin 5 fazla verme zamanı...

Ve onların batıracak bir sermayeleri yok...

Cumhurbaşkanı Erdoğan...Meral Hanım...Kemal Bey...Babacan...Hatta Erbakan...

İktidarı muhalefeti...

Vaatler koptu gidiyor...

“KYK faizlerini sileceğim...”

“Silindi bile...”

“O zaman ben geldiğimde ana parayı da sileceğim...”

“EYT’liler sizin için çalışıyoruz.”

“Hocam vergi affı var mı vergi affı?”

“Olmaz mı?”

“Peki ya imar affı? “

“Yolda...”

“Maaşlara bir zam daha? Hazırlıklar yapıldı...”

“ÖTV kaldırılsın...”

★★★

Tabi kimse hangi kaynakla bunları yapacaksın diye sormuyor...

Eskiden bir nebze bütçeye bakılır hesap kitap yapılırdı.

Siyasilerimizde o eşik çoktan geçildi...

Sadece EYT’nin yıllık maliyeti 113 milyar TL...

20 yıla yakın maaş alınacağı varsayılırsa...

754 milyar TL...

Devlet bunu hangi kaynakla, hangi bütçeyle, nasıl ödeyecek...?

Cevabını kimse düşünmüyor bile...

★★★

Peki ya seçmenler....?

Reklamcı Seguela’in topları yere düşmez artık...

İstediği kadar atsın...

Seçmenimiz... İkisini elleriyle...

Birini boynuyla... Üçünü de bacak arasına sıkıştırarak...

Hepsini yakalar...

Evelallah...