İsrail ile Hamas arasında 7 Ekim 2023’ten bu yana süren savaş dün resmen sona erdi.
ABD Başkanı Trump, İsrail Meclisi’nin özel oturumuna katıldı ve 2,5 dakika boyunca ayakta alkışlandı:
“Şak, şak, şak...”
Sonra İsrailliler birbirini alkışladı:
“Şak, şak, şak...”
Katiller zaferlerini kutladı.
“Şak, şak, şak...”
Kimin eli daha fazla kanlıysa o daha fazla alkışlandı.
“Şak, şak, şak...”
★★★
Peki; İsrail’in iki yıl süren bu soykırımının faturası ne oldu?
Çoğu, bebek, çocuk, yaşlı ve kadın olmak üzere 67 bin 806 kişi öldü.
170 bin 066 kişi yaralandı.
200 binden fazla konut tamamen yıkıldı.
100 binden fazlası oturulamaz hale geldi.
300 bine yakını kısmi hasar aldı.
300’e yakın kamu binası, 60’dan fazla spor tesisi, 200 civarında okul ve üniversite tamamen, 500’e yakını kısmen yıkıldı.
1.000’e yakın cami bombalı saldırılarda yerle bir oldu, 200’den fazlası ağır hasar gördü.
250 tarihi eser, harabeye döndü.
İsrail sadece yaşayanları değil, ölüleri bile bombaladı: 20’den fazla mezarlık zarar gördü.
3 bin kilometre yol tahrip edildi.
40’dan fazla hastane vuruldu, birçoğu hizmet dışı kaldı.
Bütün elektrik santralleri bombalandı, güneş panelleri bile devre dışı bırakıldı. Yaklaşık 5 bin kilometrelik elektrik ağı yok edildi.
330 bin metre su şebekesi ile 655 bin metre kanalizasyon hattı saldırılarda kullanılamaz hale geldi.
Su kaynaklarının yüzde 80’i kurutuldu. Binlerce kuyu kullanım dışı bırakıldı.
Saldırılarda ölenler dışında susuzluk, açlık ve kirlilik nedeniyle çoğu çocuk binlerce kişi öldü.
Yüz binden fazla Filistinli hepatite yakalandı.
★★★
Peki; kim, ne kazandı, ne kaybetti?
Filistinliler’in hiçbir şey kazanmadığı ortada...
Kaybettikleri ise... Dünyalar kadar!
İsrail’e gelince...
Birkaç bin kilometre toprak kazanırken...
Bütün dünyanın nefretini topladı. Büyük bir itibar kaybı yaşadı.
★★★
Kısacası bu savaşın asıl ve belki de tek kazananı, bütün savaşlarda olduğu gibi silah ve mühimmat üreticileri oldu. Milyarlarca dolar kazandılar!
Bir de iki yıl süren bu insanlık suçuna bugüne kadar göz yuman Araplar var...
Onlar da hiçbir şey yapmadıkları halde dün sözde “barış masası”na oturarak itibar kazandılar.
★★★
Peki; soykırım nasıl bitti?
Bu büyük felakete yol açan iki adam dün çıktı ve “Savaş bitti” dedi...
Hepsi bu!
İsrailli vekiller de onları alkışladı:
“Şak, şak, şak...”
★★★
Şimdi sorma zamanı:
“N’oldu be yav? Bunca bebek, çocuk, kadın, yaşlı, genç masum insan niye katledildi?
İnsanlık tarihinin canlı yayınlarda izlediği bu ‘insanlık suçu’ neden işlendi?
Bu kadar büyük bir trajedi neden yaşandı?”
Eğer bu soruların hepsi, “Silah üreticileri daha fazla para kazansın diye” yanıt buluyorsa...
Her şeyin yasaklandığı bu dünyada neden silah üretimi yasaklanmıyor?
★★★
Çocukça bir soru değil mi?
Ve en az komünizm kadar ütopik...
O yüzden katilleri alkışlamaya devam...
Ne de olsa o katiller, öldürmekten yoruldu ve “Savaş bitti” dedi...
“Şak, şak, şak...”
GÜNÜN SORUSU
A Milli Futbol Takımımızın Teknik Direktörü Vincenzo Montella 60 milyon 814 bin 988 lira ile Adana’nın vergi rekortmeni olmuş...
Sorum Maliye Bakanı’na:
Adana’nın o kadar zengini varken, “maaşlı bir yabancı”nın vergi rekortmeni olması, sizce de vergi sistemindeki çarpıklığı göstermiyor mu?
Asıl suçlu kim?
Akademisyen ve yazar Emrah Gülsunar, sosyal medya hesabında bir anket yapmış...
Takipçilerine,
“Diktatöryal bir yönetimi devirebilmek için dışarıdan yardım istemek meşru mudur, değil midir?” diye sormuş...
Tam 1.853 kişinin katıldığı oylamada, “Meşrudur” diyenlerin oranı yüzde 66, “Değildir” diyenlerin oranı ise yüzde 34 olmuş...
Emrah Gülsunar, “Ben bu anketi Nobel Ödülü tartışmaları bağlamında Venezuela ile ilgili olarak yaptım, Türkiye ile ilgili olarak değil” dediği halde, bazı troll hesaplarca hedef haline getirilince gözaltına alınıp dün tutuklandı...
★★★
Bana göre bu soruyu soran ya da ankete katılanlar değil, soruyu durduk yere Türkiye ile ilişkilendirip Emrah Gülsunar’ı savcılara ihbar edenler suç işliyor.
Türkiye’de diktatöryal bir yönetim olduğu düşüncesine kapıldıkları için...
Savcılık asıl onlar hakkında yasal işlem yapmalı!
Arınç’ın İmralı aşkı
Benim kafa iznine çıktığım günlerde beklenen bir gelişme oldu ve DEM’li arkadaşlar Meclis’te oluşturulan komisyon üyelerinin İmralı’yı “ziyaret” etmesi için bir heyet oluşturmasını istedi...
Diğer siyasi partiler bu konuda açık bir tavır koymazken en cesur çıkış, AKP kurucularından ve eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’tan geldi.
Arınç, “Eğer kimse bu konuda gönüllü olmazsa, gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan’la görüşürüm” dedi.
Gerekçesini de şöyle açıkladı:
“Kaçınmak, görmezden gelmek, ‘Duymadım’ demek çözüm getirmez.”
Yetmemiş olmalı ki; “umut hakkı”nı da gündeme getirerek, üzeri örtülü bir şekilde de olsa “Apo’ya özgürlük” diyenlerin yanında yer aldı.
★★★
Adam, Erdoğan tarafından yıllar önce siyaset sahnesinin dışına itildiğini bir türlü kabullenemiyor.
Kendinden söz ettirmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor...
Bir sus be amca...
Düş artık bu ülkenin yakasından!