Saadet Partisi binasının önü kaynıyordu, soğuk havada binler, on binler saatlerdir bekliyordu. “Çöktü, parçalandı, mahvoldu” diye günlerdir hedefe konulan Altılı Masa’nın liderlerini eksiksiz olarak karşılarında görmeyi bekliyordu. Türkiye’nin 13’üncü Cumhurbaşkanı’nı bağrına basmak için bekliyordu!
Öyle de oldu... Masanın altı üyesi eksiksiz bir şekilde halkın önüne çıktı. İttifakın Cumhurbaşkanı adayı sürprizsiz bir şekilde slogan ve alkışlar eşliğinde açıklandı... Diğer bir anlatımla şöyle de diyebiliriz:
-İslam aleminin en kutsal günlerinden biri olan Berat Kandili gününde, Altılı İttifak’ın Alevi kökenli cumhurbaşkanı adayını, İslamcı bir partinin Sünni başkanı, dev bir Atatürk posteri altında ve büyük alkışlar arasında ilan etti!
Bu ne demek biliyor musunuz? Artık yüzyılların bu can sıkıcı eşiğini aşıyoruz, güneşli günlere, huzur dolu bir yaşama yelken açıyoruz demek!
E, tabi bu durum, birilerini fena halde rahatsız edecek, korkutacak! İktidar ve kuyrukçu takımı doğal olarak bu birlikteliği bozmak için elinden geleni ardına komayacak...
-Ancak iktidara yürüyüş daha büyük bir coşkuyla sürecek!
72 saatlik karabasan!
Halbuki, 72 saat önce durum çok farklıydı...
Altılı İttifak’ın 2 Mart günü yaptığı toplantı dışarıdan göründüğü kadarıyla normal sonuçlanmıştı. Meral Akşener dahil tüm genel başkanların imzasının bulunduğu basın metninde her şey olağan görünüyor, cumhurbaşkanı adayının 6 Mart Pazartesi günü açıklanacağı bildiriliyordu...
Öyle olmadığı çok zaman geçmeden anlaşıldı. O gece sabaha kadar kurmaylarıyla toplantı yapan, öğlen saatlerinde ise Genel İdare Kurulu’nu toplayan Akşener, bu toplantının ardından medyanın önüne çıktı ve son derece sert bir üslup, gülle ağırlığında sözlerle Altılı Masa’yı topa tuttu ve “noter olmayacaklarını”, “kirli pazarlıklara girmeyeceklerini” bir bir anlattı. Kısaca söylemek gerekirse rest çekti!
Ortalık yangın yerine döndü tabii; ellerini ovuşturan kesim “İttifak çöktü”, “masa dağıldı” naraları atarken, Millet İttifakı’nın diğer partilerinde ve tabanlarında tam anlamıyla şok yaşanıyordu...
Duruma el koyan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk açıklaması ise gayet sakin ve toparlayıcıydı:
-Hiç merak etmeyin taşlar yerine oturacaktır!
Bu açıklamadan sonra perde arkasında diplomasi maratonu başladı. Saatler saatleri, günler günleri kovaladı. Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlarının da bu maratona katılması ve Kılıçdaroğlu’nun desteği ile Meral Akşener’le buluşması, diğer parti liderlerinin olumlu tavırları, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun “İki belediye başkanı Cumhurbaşkanı yardımcısı olsun” teklifinin Akşener tarafından “gayet olumlu” bulunması aradaki buzların süratle erimesini ve İttifakın yeniden eksiksiz toplanmasını sağladı. Saatler süren toplantıdan sonra ise hep birlikte halkın önüne çıkıldı ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, ittifakın ortak adayını açıkladı; iddia edilen sürpriz aday filan yoktu, 13’üncü Cumhurbaşkanı adayı öteden beri bilinen ve çoğunluğun istediği isimdi: Kemal Kılıçdaroğlu!
-Altılı Masa, 72 saatlik karabasanın ardından, “iyi saatte olsunlar” iktidarın sahibi olduğu zannıyla ellerini ovuşturup, zil çalıp oynarken, muhteşem bir dönüşe imza atmış, on milyonlar derin bir soluk almıştı!
Türkiye’nin geleceğe dair umutları şimdi eskisinden çok daha fazla, çok daha gerçekçidir!
Sevgili kardeşim Yılmaz Özdil’in daha krizin başında tam isabetle söylediği “ Meral Akşener masayı dağıtmadı kasten masanın dışına atıldı, kasıtlı medya kasıtlı olarak krizi köpürtüyor” sözlerinin doğruluğu ortaya çıkmış, “akçeli gazeteciler” karanlık siyasetçiler yenilmişti!
SÖZCÜ TV yürüdüğü yolda aynı kararlılıkla devam edecek!
Milyonların yıllardır heyecanla beklediği SÖZCÜ Televizyonu, uzun bir mücadelenin sonunda, yalnızca 39 günde kuruldu...
Bu bir rekordu... Özellikle yıkıcı depremin sonrasında başlama tarihimizi öne çekmemiz, tasarladığımız programlardan birçoğunu ertelememiz gerekti. Tabii ki bazı eksiklerimiz de oldu. Ancak, Yılmaz’ın dünkü yazısında gayet güzel anlattığı gibi, daha üçüncü günümüzde 18 saatlik kesintisiz canlı yayın gerçekleştirdik. Sanki 15 yıldır yayındaymışız kadar rahatız ama bugün daha sekizinci günümüz!
SÖZCÜ Televizyonu yayına başladığı için çok mutlu olan bu ülkenin milyonlarca aydınlık, cumhuriyetçi, yurtsever insanları olduğu gibi, karalar bağlayan kesimleri de oldu tabii; Yılmaz ve SÖZCÜ Televizyonu’na akıl almaz bir linç kampanyası uygulandı.
Yılmaz Özdil, bu “ahlaksız algı kampanyasının”, televizyonunuza zarar vereceği endişesiyle çekilmeye karar verdi. Bunu da dün yazdığı “Çok muhabbet tez ayrılık” yazısında okurlarıyla paylaştı...
Sevinenlere, “nasıl da yedik” diye düşünenlere gelince; hiç sevinmesinler, kurdukları hayaller de tıpkı Millet İttifakı’nda olduğu gibi paramparça olacak...
Bayrağı devralan bizler, aynı yolda, bilgimizle, görgümüzle, ahlakımızla, enerjimizle ve de tüm kararlılığımızla yürümeyi sürdüreceğiz...
Günü geldiğinde, bayrağı bizden devralacak olanlar da aynı şekilde yüceltecekler SÖZCÜ Televizyonu’nu...
Yılmaz da hep yanımızda, bir telefon uzaklığında olacak daima... Hiç unutulmasın:
-Sevgi, ahlak, vicdan ve bilgi sonunda hep kazanır, yenemezsiniz...