Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Millet İttifakı için asıl büyük tehlike kimler?

Hatırlarsanız, Millet İttifakı milletvekili sayısının 340’ı bile bulabileceğini...

Bu sayıyı yakalamanın önündeki en büyük engelin ise:

CHP dışındaki beş parti seçmeninin değil...

Klasik ve kökten laikçi...

Ve hatta...

En az MHP kadar kökten ulusalcı CHP seçmenleri olacağını...

Youtube kanalımda anlatmış...

KORKUSUZ’daki köşemde de...

Sizlerle paylaşmıştım...

[caption id="attachment_415392" align="alignnone" width="600"] Muharrem İnce[/caption]



Endişemde haklı mı çıkacağım ne?..

Zira...

Klasik CHP’li yazarlar...

TV yorumcuları...

Ve hatta...

Eski CHP’li kimi muhteris politikacılar...

Meselâ:

Muharrem İnce...



Meselâ:

Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal...



Meselâ:

Mehmet Sevigen, ilk anda aklıma gelenler...



Bunlar...

Kemal Bey’in cumhurbaşkanlığını engelleyebilmek için...

(Sözde) Çaktırmadan:

Muharrem İnce’yi destekliyorlar...



Aslında...

CB seçimlerini ikinci tura taşıyarak:

Erdoğan’a bir şans daha vermeyi hedefliyor...

Parlamento seçimlerinde ise:

Cumhur İttifakı milletvekili sayısını...

Millet İttifakı milletvekili sayısının...

Üzerine çıkarmaya:

Çabalıyorlar...



Bunlar halen...

Solcuymuş gibi yapan...

Erdoğan’a muhalifmiş gibi yazan, konuşan...

Ama...

7-8 odalı orman içindeki köşklerde...

Veya...

Boğazdaki yalılarda yaşayan:

Sözde solcu...

Özde...

Şeriat devleti tehlikesinin sürmesinden yana olan...

Vahşi bir kapitalizminin destekçisi tuzu kurular...



Bir ellerinde 3 santim çapında hakiki Havana puroları...

Diğer ellerinde 25 yıllık Chivas Regal kadehleri:

Rusya veya Çin tipi despotik devlet kapitalizmini desteklerken...

Kılıçdaroğlu’nun ise nasıl da:

“Beceriksiz...”.

Ve...

“Lümpen” biri olduğunu anlatıyorlar...



Çünkü...

Kemal Bey bunların:

“Çok para kazanma” beklentilerini karşılamayacak...

Yani...

Erdoğan’ın kendi gazetecilerini zengin etmek için seferber ettiği devlet kaynaklarını...

Bunlara peşkeş çekmeyecek...



Sözümün özü canlarım...

Çaktırmadan Muharrem İnce’ye...

Ve haliyle...

Erdoğan’a destek veren bu kripto CHP’liler...

Kişisel çıkarlarını...

Halkın en az %60’ın geleceğine tercih edecek...

Kemal Bey’in en azından ilk turda seçilmesini engellemek için...

Ellerinden gelen gelmeyen her şeyi:

Yapacaklar...



İnşallah yanılırım...

İnşallah:

Şu son 8 günde Kemal Bey’in ilk turda seçilmesini engellemekten vazgeçerler...

İnşallah:

Muharrem İnce isimli kriptoyu desteklemeye devam etmezler...

Herkesin doğrusu kendine...


En iyi hükümet:

Hiç hükmetmeyen...

Ama...

Denetimden asla vazgeçmeyen:

Hükümettir...



Canlarım...

“Liberal/Özgürlükçü düşünce” denildiğinde...

Bunun, Ortodoks kapitalizm olduğunu zannedenler...

Ortodoks kapitalistlerin...

Hiç hükmetmeyen bir hükümetten nefret ettiğini:

Bilmeyenlerdir...



Efendim...

Kişinin liberal (Özgürlükçü) düşünceye karşı olması bir fikirdir...

Fikrin yanlışı olmayacağına (haberin, bilginin yanlışı olur) göre:

Her liberal, özgürlükçü düşünceye yapılan eleştirileri:

Saygıyla dinlemelidir...



Ama...

Unutulmamalı ki:

Liberal (özgürlükçü) olmayan her düşünce:

Faşizmdir...

Despotizmdir...

Otokrasidir...

Totaliterdir...



Liberal demokrat kapitalist model:

Her türlü:

Düşünce...

İnanç...

Ve...

Girişimin:

Özgür olduğu bir iktisadî siyasî sistemdir...



Bu sistemde kimi iktidarlar için öncelik:

“Gelir dağılımında adalet” değil:

Özel sektörün sermaye birikimini arttırarak daha çok yatırım yapabilmek...

Daha çok istihdam imkânı sağlamaktır...



Kimi iktidarlar için ise öncelik:

Gelir dağılımında adaleti önceleyen, ez az eşitsizlikçi liberal kapitalizmdir...



Yani...

Neoliberal düşüncenin:

Güncellenmiş halidir...



Kimileriniz:

“Ne yani, toplumculuk; üretim araçlarının ve her türlü maddi servetin devlete ait olduğu Devlet kapitalizmi çöktü mü?..” diye sorabilirsiniz...

Evet: Çöktü...

O İktisadî ve siyasî modelde özgürlük ve adalet olmadığı için çöktü...



Amman ha...

Lütfen yanlış anlaşılmasın:

“En iyi sistem liberal demokrat sosyalist/en az eşitsizlikçi sistemdir” diyerek beyinleri baskıladığımı zannetmeyin...

Bu benim düşüncem...

Yani:

Benim doğrum...

Özür dileyin




Bahçeli:

“Kemal Kılıçdaroğlu’na verilecek her oy Kandil’e gidecek...”.



Devlet Bey’e soruyorum:

Bu bir tahmin mi?..

Yoksa:

Bilgi mi?..



Tahmin ise...

İktidar sizsiniz...

Tahmin etmek iktidara yakışmaz...

Çünkü iktidar:

Bilgiyle konuşur...



Bu bir bilgiyse...

Kanıtlarını kamuoyuyla paylaşın...

Ve hemen:

Gereğini yerine getirin...



Aksi halde...

İftira attığınız Kemal Bey’den...

Daha bugünden:

Özür dileyin...

Allah söyletiyor




Erdoğan dedi ki:

“Ben biliyorum; sizler ne soğana ne patatese, liderinizi kurban etmezsiniz...”.



Canlarım...

Türkçe Dil Bilgisi Kurallarına göre...

Erdoğan’a kurdurulan bu cümlenin gerçek manası şudur:

“Ben biliyorum; sizler liderinizi soğana ve patatese kurban edersiniz...”.



Yani...

Erdoğan’a kendi sonunun ne olacağını:

Allah söyletiyor...

Dünün tweeti


Dogu Ergil

@DoguErgildogu

Entelektüeline (aydınına) ‘entel’; özgürlükçüsüne (liberallerine) ‘liboş’ diyen diplomalı bir takım var. Belli ki okul bitirmişler, ama hayatın gerçeklerini öğrenememişler.

Önyargılarının batağından çıkamamışlar.

Onlara ne demeli?

“Faşist hödük” çok mu ağır?

Çubukla itmiş




Mehmet Akif Ersoy, Binali Yıldırım’a sordu:

“HÜDAPAR’ı ittifaka alarak doğru yaptığınızdan emin misiniz?..”.



Yıldırım biraz bocalayıp cevap verdi:

“Cumhur İttifakı içinde HÜDAPAR yok...”.

“İttifak içinde değil ama sizin içinizde var” diye üsteledi Ersoy...

Yıldırım da yalanda ısrar etti:

“Hayır bizim içimizde değil; Genel Başkanları ve birkaç arkadaşı, milletvekili adayı gösterdik...”.



Bu absürt...

Ve...

Güneşi balçıkla sıvamaya hevesli cevap üzerine Ersoy:

Dudak ucuyla gülümsedi...



Belki de aklına...

Çetin Altan’ın ünlü “Deli Dılaca” öyküsü gelmişti...

Deli Dılaca da:

“Kuyunun içine ettin mi?” diye sorulduğunda:

“İçine değil kenarına ettim içine ise çubukla ittim” demişti...