MİGROS direnişinin gösterdiği gerçek...

SADECE MİGROS DEĞİL...
Farplas işçileri, Pas Souht emekçileri ve Banabi çalışanları da aynı feryadı sokaklarda, sosyal medyada ve diğer platformlarda dile getiriyor. İzmir Aliağa Tersanesi işçileri ağır çalışma koşullarını, Ataşehir Finans Merkezi inşaatı emekçileri ise açlık sınırının altında kalan ücretlerini protesto etmek için sokağa çıkıyor.
İŞÇİLERE KULAK VERİN...
Bu direnişlerin neredeyse sembolü haline gelen eylem ise MİGROS emekçilerininki oldu. Migros’un depolarında çalışan emekçiler, kendilerine reva görülen 4250 TL’nin üzerine konulan yüzde 8’lik sefalet ücretini kabul etmiyor. Anadolu Grubu bünyesindeki MİGROS’un sahibi Tuncay Özilhan ise bu feryada kulak vermek yerine, eylem yapan işçileri polis zoruyla depodan attırıyor. Yetmiyor; 257 işçiyi de eylem yapıp haklarını istedikleri için aynı gece kovduruyor. Oysa ki; işçiler çok şey değil; sadece insanca yaşayabilmek istiyor!
NE KAYBEDERDİN MİGROS!
İşçilerin bağlı bulunduğu DGD-SEN, “Ücretlerimize her saat için 4 TL daha zam yapılırsa, bunu kabul edeceğiz’’ dese de sonuç değişmiyor. 2021 yılında 400 MİLYON TL kar eden Migros, kendisini var eden emekçilere saat başına 4 TL zammı çok görüyor!
Dün oturdum, işçilerin istediği zam uygulandığı takdirde, MİGROS’un ne kadar para ödeyeceğini hesapladım. Elde ettiğim sonuca göre, MİGROS bu talepleri kabul ederse, bütçesinden ek olarak YILDA 16 MİLYON TL çıkacak. Bu para, Migros’un yıllık karının neredeyse yüzde beşine denk düşüyor. Ancak Migros yönetimi, karının yüzde beşini işçi ve emekçilerle paylaşmak yerine, onlara şiddeti ve gözyaşını reva görüyor.
İÇİMİZİ YAKAN GÖZYAŞLARI!
Fotoğrafta da gördüğümüz işçiyi artık tanıyorsunuz... Adı Gülabi Aksu... Erzurumlu bir emekçi kardeşimiz. MİGROS’un deposunda temizlikten sorumlu olarak çalışıyordu. Maaşına zam istediği için kovuldu. İki çocuğuna süt alabilmek için hakkını ararken, kendisini bir an’da polis otosunun içinde elleri kelepçelenmiş halde buldu. Yaşadıkları karşısında öyle üzülmüştü ki; gözyaşlarını tutamadı ve hüngür hüngür ağladı. Cuma gecesi internete düşen bu görüntüler, Türkiye’nin vicdanını kanattı.
NE İSTİYORLAR?
Dün polis otosunda kelepçelenen Gülabi Aksu ile konuştum. Yaşadıklarına anlam veremeyen 50 yaşındaki Gülabi Aksu, “Biz Tuncay Bey’in evinin önüne sesimizi duyurmak için gittik. Çünkü sesimizi duymuyor. Biz asgari ücret alıyoruz. Saat başına 4 TL daha verin diyoruz. Başka da bir şey istemiyoruz. Çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamak istiyoruz” dedi. Aksu, “Benim çocuklarım yerde döşekte yatıyor. Tuncay Bey bunu biliyor mu?” sözlerini de dile getirdi.
Türkiye’nin her yerinden yüzlerce kişinin kendisini aradığı ve destek verdiğini ifade eden Gülabi Aksu’nun gözyaşları, bize yok sayılmak ve unutturulmak istenen bir gerçeği daha en yakıcı biçimde hatırlattı. O da “sınıf ve sömürü’’ gerçeğinin değişmediği ve kapitalizmin vahşi niteliğinin herhangi bir değişime uğramadığıdır.
Gelin bu gerçeğe biraz daha yakından bakalım...

Demek ki; sağ-sol bitmemiş!
Kimileri zaman zaman “Sağ-sol bitti, bunlar demode kavramlar’’ dese de başta Migros olmak üzere, Yemek Sepeti, Digitürk, Yurtiçi Kargo, Banabi, Aliağa tersane işçileri ve Ataşehir Finans Merkezi çalışanlarının direnişi, bu sözlerin hiçbir gerçekliğinin olmadığını ortaya koydu.
MİGROS direnişinin tarafları, kapitalizm ve işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz çelişkileri net bir biçimde gösterdi. MİGROS’un sahibi Tuncay Özilhan’ın aynı zamanda TÜSİAD YİK Başkanı olduğu gerçeğini de unutmamak gerekiyor. Zira; mevcut siyasi partilerin YÜZDE 95’inin MİGROS direnişine adeta sırt çevirmesi de bundan bağımsız değil.
İŞÇİLER YALNIZ BIRAKILDI
Şu süreçte gördük ki; iktidar da muhalefet de MİGROS işçilerini yalnız bıraktı. Çünkü; iktidar adayı hiçbir parti, TÜSİAD’çıları karşısına almak istemiyor. Migros işçilerinin direnişi adeta sessizliğe kurban edilmek isteniyor. AKP iktidarının MİGROS işçilerine yönelik sert tutumu ve protestoya katılan işçilere KELEPÇE TAKTIRMASI da bu tavrın bir göstergesidir. AKP de hangi sınıfın temsilcisi olduğunu açık ve net bir biçimde göstermiştir.
KENDİSİNİ UNUTTURMAYAN GERÇEK
Son bir ayda yaşananlar bile “Sağ-sol bitti, sınıflar hikayesi tarihe karıştı” diyenleri mahkum ediyor. Sınıflar, kapitalizm ve sömürü gerçeği bir güneş gibi tenimizi yakıyor! Migros direnişi, hepimize çok şey hatırlatıyor ve çok şey öğretiyor.
Selam olsun çocuğuna süt alabilmek için onuruyla direnen MİGROS emekçisi kardeşlerimize!