Korkusuz

MHP, AKP listelerinden seçime girer mi?..

MHP, AKP listelerinden seçime girer mi?..
Cumhur İttifakı’nın Meclis’e getirdiği seçim kanunu değişiklik teklifi...

Çocukluk yıllarımızda oynadığımız mahalle maçlarını hatırladım. O zamanlar halı sahalar yoktu!.. Boş bulduğumuz sokak aralarını, tarlaları kafamıza göre, kendi belirlediğimiz ölçülere göre futbol sahası ilan eder...  Göz kararı şurası orta saha, buralar da ceza sahaları der... Bir sağa bir de sola koyduğumuz iki büyük taştan karşılıklı kaleleri de belirledik mi iş tamam olurdu.

Ya, maçın kuralları?..

Değişmez ve değiştirilmesi asla teklif edilemez tek kural vardı; topun sahibi mutlaka takımlardan birinde oynardı. Hem de maçın sonuna kadar. Yorulsa da, sakatlansa da kenarda bekleyen bebelerden biri asla ve kata yerine giremezdi. Saha içinde dolanır durur yine de maçın içinde olurdu. Oynadığı takımda gol pozisyonlarında hep “ topu bana atın“ diye bağırdığı için paslarda sürekli ona atılırdı ki bir dahaki maçta oynanacak top garanti olsun diye.

Kafamıza göre kurallar koyardık;

Bir kere ofsayt asla olmazdı. O yüzden her takımın beleşçileri olurdu.  Gider karşı takımın ceza sahası içinde yatar, gol attı mı da havasından yanından geçilmezdi. Bir de 3 korner 1 penaltı kuralı vardı. O da maç yaptığımız karşı takımın gücüne göre değişirdi. Eğer kolay yenebileceğimiz bir takım ise 3 korner 1 penaltı kuralı olmadan maç başlar ve biterdi. Baktık ki, bir maç yenildik adamlara bir sonraki maç ne yapar eder gerekirse zorbalık eder 3 korner 1 penaltı kuralını mutlaka maçta uygulardık. Adamların ceza sahasına giremesek de topu uzaktan şutlara oralarına buralarına çarptırıp her 3 kornerde  1 penaltı atışlarını gole çevirip karşı takımı yenmeye çalışırdık. Bazen yamuk ayaklı arkadaşlarımızın kaçırdığı penaltılar yüzünden bunların da para etmediği olurdu. O zaman ne yapardık?.. Kaleler küçük oldu gerekçesiyle karşı takımın kale taşları arasındaki mesafeyi kafamıza göre arttırırdık. E, doğal olarak onlar da salak değil ya bizim kalenin taşlarının arasındaki mesafeyi de kendi kale ölçülerine göre olması için itiraz ederlerdi. Öyle oldu böyle oldu derken, kaleler büyür, 3 korner 1 penaltı ile sonuca gidemiyorsak karşı takımı büyüyen kalesinde gol yememesi için defansa çekilmeye zorlardık. Direksiz kalelerle maç yaptığımız için bir de üstten giden şutların nasıl gol sayılacağı konusu vardı. Genelde, göz kararı bir mesafe belirlerdik. Eğer karşı takımın kalecisi iyi bir bebeyse, maç içinde, göz kararı belirlediğimiz havadan gol mesafeleri konusunda arıza çıkarır, bundan sonra kalecinin dikine kol uzunluğu mesafesinin kat kat üzerine çıkararak o ölçüyü kural yapar ve gol atmaya çalışırdık.

Yani!.. Mahalle maçlarımızın kendisine göre bir neşesi vardı. Ancak, çocukluk yıllarımızda yaptığımız o maçlarda da acı acı tecrübe edindik ki; ne yaparsan yap, maçın kurallarını ne kadar değiştirirsen değiştir, kalenin taşlarını ne kadar o yana buya koyarsan koy; adamlar iyi top oynuyorsa mutlaka kazanıyorlar ve sen eve ağlaya ağlaya gidiyorsun...

★★★

Şimdii... Bazı çevrelerde deniyor ki; yeni seçim kanunu teklifi MHP’nin istediği gibi oldu, seçim barajı yüzde 7’ye MHP için düşürüldü. Son zamanlardaki anketlerde gösterilen MHP’nin oy oranlarına bakılırsa bu değerlendirmelerdeki haklılık payı büyük. Ancak gel gör ki yeni seçim kanunu teklifi ile getirilen - dünkü yazıda da ısrarla üzerinde durdum- esas bomba düzenleme; artık oyların hesaplanmasının kaldırılması. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, önceki gün yapılan basın toplantısında “İttifaka giren partiler Türkiye geneli barajını ittifakla geçebilecek. Ancak milletvekili çıkarmaları kendi oylarına bağlı olacak. Artık oylardan yararlanamayacak” diye konuya açıklık getirmeye çalıştı. Hal böyle olunca da tüm gözler doğal olarak Millet İttifakı’nın üzerine odaklandı. 2018 seçimlerinde Saadet Partisi, CHP listelerinden girerek 3 milletvekili, DP’de İYİ Parti listelerinden girerek 1 milletvekili çıkarmıştı. Bu durumda, eğer milletvekili olmak istiyorlarsa ve partilerinden en azami seviyede ismi parlamentoya sokmak istiyorlarsa altılı masanın paydaşlarından Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu da CHP ile kıran kırana pazarlık edecek. Eğer, altılı masadan üçüncü bir ittifak modeli doğmaz ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok sıkıntılı günler bekliyor.

Peki ya MHP’nin durumu?.. Kimsenin aklına bu soru gelmiyor... MHP’nin birinci olduğu seçim bölgesi yok. Ne yapacak peki?.. En azından bugünkü sandalye sayısını nasıl koruyacak? Veya korumak ve de 20 olan grup kurma sayısına  en azından ulaşabilmek için ne yapacak?.. O zaman tek bir formül kalıyor geriye; MHP’nin AKP listelerinden seçime girmesi. Bugünden söyleyeyim, MHP, AKP listelerinden seçime girerse benim için hiç şaşırtıcı olmaz, Üstelik, MHP’nin dünkü Meclis grup toplantısını dikkatle takip ettim. Genel Başkan Devlet Bahçeli, yeni seçim kanunu teklifi için çok kısa konuştu, kapsamlı bir değerlendirme yapmadı. Bahçeli, “AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin değerli temsilcileri tarafından hazırlanan ve uzun bir çalışmanın mahsulü olan; Milletvekili Seçimi Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu, Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifimiz dün TBMM’ne sunulmuştur. Bu kanun teklifimizin kısa süre içinde görüşülerek kabul edileceğine inanıyor, sizlerden Genel Kurul çalışmalarına aktif olarak katılmanızı rica ediyorum “diyerek konuşmasını bitirdi. Sarayın her yaptığını devasa boyutlarda şişirip öven Bahçeli’nin bu konuya çok kısa değinmesi manidardı!..

Ne diyelim?.. Hayırlara vesile olur İnşallah!..

★★★

Ulu Tanrı,  tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.