Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Meğer ne büyük suç işlemişim?..

Canlarım...

Bugün yayımlanacak yazılarım için klavye başındayken:

Kapı zili çaldı...

Genelde ya jandarma oluyor gelen...

Ya da postacı...



Jandarma ifademi almak için davet ediyor...

Postacı ise:

Savcılıktan, mahkemeden veya vergi dairesinden tebligat getiriyor...



Postacıydı gelen...

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’ndan ve bir de:

Muğla 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nden birer tebligat getirdi...



İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’ndan gelen tebligatta:

Yandaki belgeden de anlaşılacağı gibi:





Davacı: (KH) Kamu hukuku...

Mağdur: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan idi...



Suçum neymiş biliyor musunuz?..

Cumhurbaşkanı’na hakaret etmişim...



Nasıl hakaret etmişim peki?..

“Erdoğan’ın konuşmaları beni eğlendiriyor...” demişim...

“Erdoğan eğlenirken kafayı üşüttü (Videoda havanın gerçekten soğuk olduğunu, şapkasız sokağa çıkmaması gerektiğini de hatırlatmışım...)” demişim...



Başka ne demişim?..

Onu da bir başka yazıda anlatayım izninizle...

“KAŞIKLAYARAK” DEMENİN SUÇ OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?..


Canlarım...

Hatırlayacaksınız...

Geçtiğimiz yıl ağustos ayında Erdoğan, Rusya’ya gitmişti...

Ve...

Ziyaret sürecinde:

Putin’le dondurma yemişlerdi...

Erdoğan kaşık isteyince, Rusya Devlet Başkanı:

“Bizim geleneğimizde dondurma yalayarak yenilir” demişti...





Ben bu haberi takipçilerimle paylaştıktan sonra:

“Erdoğan dondurmayı kaşıklayarak değil yalayarak yedi...” demişim.



“Demişim” diyorum çünkü...

Öyle bir konuşma yaptığımı hatırlamıyorum...



İddianame şöyle...

“Şüphelinin konuşma sırasında “kaşıklayarak” ve “yalıyarak” kelimelerine “kaşıkla-yarak” ve “yala-yarak” şeklinde vurgulama yaptığı, videonun kaldırılmış olması nedeniyle bir örneğinin temin edilemediği...” ...



Delil yok...

Tanık yok...

Ama...

Şikâyetçi Cumhurbaşkanı olduğu için: Savcının kanaatine göre “suçluyum...” ...



Kara mizahtan çok daha kara mizah...

Kapkara...



NOT:

Savcı, şikâyet konusu videoyu kaldırdığımı ileri sürüyor...

Bu iddia doğru değil...

Youtube platformunda 3700’e yakın videom var...

Ve ben...

Hiçbir videomu kaldırmam...

SEVİYORUM, SEVECEĞİM...


Sevgilim, Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğim iddiasıyla hazırlanan iddianameyi okuduktan sonra gülerek şöyle dedi:

“Bunlar seni içeri atmayı kafalarına koymuş ama sakın geri adım atma sevgilim... Bu ülkede hukuk ve hukukçu olduğunu el ele anlatacağız...”.



Canlarım...

53 yıldır beraber olduğum bu kadını sadece:

Çocuklarımın annesi...

Çok güzel...

Çok temiz ahlâklı...

Ve...

Çok iyi olduğu için değil...

Yürekli olduğu için de sevdim...

Seviyorum...

Seveceğim...

DURUN BAKALIM N’OLCAK?..


Soruşturmayı ilk yapan savcı (İstanbul Anadolu Adliyesi) “takipsizlik kararı” vermiş...

Bunun üzerine Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel:

İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’ne “takipsizlik kararının kaldırılması” için başvurmuş...

 



Mahkeme “burada hakaret var efendim, haklısınız” demiş olmalı ki...

Bir başka savcı bulunmuş soruşturma için...



O Savcı ise dinlemediği bir konuşma...

Duymadığı bir vurgu ile...

Hakaret ettiğime “kanaat” getiriyor...

(Nitekim kendisi videoyu izlemediğini itiraf ediyor ve hakaret ettiğime “kanaat” getirdiğini söylüyor...)

Ve...

Kovuşturma talep ediyor...

Mahkeme yargıcı da onun bu talebini kabul ediyor...



Durun bakalım n’olcak?..

VAZGEÇEYİM Mİ?..


Canlarım...

İkinci tebligatı:

Muğla 3. Asliye Ceza Mahkemesi bir başka savcılık iddianamesi göndermiş...





Davacı: Kamu...

Şikâyetçi: CİMER...

Suçlama: Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama...



Suç aleti tabii ki yine:

Youtube videosu...



Büyük olasılıkla bugün Erdoğan için yazdıklarım değil ama...

Halkın bir kesimi için yazdıklarım da yine:

“Dava konusu” olacaktır...



Ama be canlarım?..

Ne yapayım?..

Gerçekleri sizlerle paylaşmaktan:

Vaz mı geçeyim?..

MÜMKÜN DEĞİL AMA...


Cumhuriyet tarihimizin ilk 27 yılı CHP iktidarında geçti...

27 yılın 15 yılında Atatürk cumhurbaşkanıydı...

12 yılında İnönü...





Ondan sonraki (Çok partili demokrasi) 71 yılın 60 yılında:

Sağcı, milliyetçi, muhafazakâr, sol düşmanı partiler...

6 yılında askeri darbe hükümetleri...

5 yılında ise...

İçinde CHP ya da DSP’nin de olduğu...

Ve fakat...

Sağcı, milliyetçi, muhafazakâr, sol düşmanı partilerden oluşan koalisyon hükümetleri yönetti ülkeyi...



Ülkenin tam insani gelişmişliğini sağlayabilmesi için:

En az 10 yıl CHP (Tek başına) iktidarda olmalı...

Mümkün mü?..

Şimdilik değil...