Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Meğer arka arkaya iki duruşmam varmış...

Perşembe günü sadece bir duruşmam var sanıyordum ama...

Oysa...

Aynı mahkeme salonunda iki duruşmam varmış...





Birisi, Ebubekir Sofuoğlu isimli profesörün, üniversiteli kızlara fahişe deyişini eleştirdiğim videom nedeniyle...

Ki...

Saati 9.50 olarak tebliğ edilmişti...



İkinci bir duruşmamın saat. 9.40’ta olduğunu ise...

Tebliğ edilen duruşmaya alınmayınca anladım...



Sözün özü canlarım...

Bazı yargıçlarımız:

Tarihçi Emin Oktay merhum gibi...





Oktay merhumun tarih kitabında da...

Birinci Dünya Savaşı’nda yenilmediğimiz...

Ama...

Müttefikimiz Almanya yenilince...

Osmanlı’nın da “yenik sayıldığı” yazıyordu...



Ben de birinci duruşmaya (Ki haberim bile yoktu) yetişemeyince...

İkinci duruşmaya da “yetişememiş” sayılmıştım...

YARGIÇ VE YARGILAMA FARKI


Saat 9.50’de başlayacak olan duruşmam için saat 9.45’te duruşma salonundaydım...

Meğer, mahkeme Yargıcı’nın çok ilginç bir özelliği varmış:

Her duruşmayı tam saatinde başlatmak...



Yani...

10 dakikada kendinizi savundunuz, savundunuz...

Savunamadıysanız:

Karar, savunabildiğiniz kısım kadarki açıklamalarınıza göre veriliyor...



Oysa...

Sadece iki gün önce katıldığım bir başka duruşmaya:

Tebliğ edilen saatten (Yaklaşık) 50 dakika kadar sonra alınmıştım...

Ve...

Söylemem gerektiğine inandığım her şeyi söyleme fırsatı bulmuştum...



Bu da “yargıç” ve “yargılama” farkı olsa gerek...

MEĞER HZ. EBUBEKİR’E HAKARET ETMİŞİM...


Ebubekir Sofuoğlu değildi benden şikayetçi olan...

Yurttaşın biri, CİMER’e başvurmuş:

“Memduh Bayraktaroğlu isimli şahıs, Hz. Ebubekir efendimize (Vallahi şaka yapmıyorum) hakaret etti, İslam dinini aşağıladı” diye yazmış...



İnanmayacaksınız ama...

İletişim Başkanlığı, bu iddiayı savcılığa göndermiş:

“Bakın bakalım bu Bayraktaroğlu, Hz. Ebubekir efendimize hakaret etmiş mi?” diye talimat vermiş...





Yine inanmayacaksınız ama...

Savcı da...

Hz. Ebubekir Efendimize hakaret ettiğime inanmış...

Kovuşturma talebinde bulunmuş...



Bir daha inanmayacaksınız ama...

Kovuşturulmam istenen Yargıç da:

“Hz. Ebubekir Efendimize hakaret edip etmediğim için beni yargılamayı kabul etmiş...”.



Doğru söz yemin gerektirmez gerçi ama...

Valla aynen böyle...

NE GÜNLERE GELDİK YA RABBİM!..


Cumhurbaşkanı’na yalan söyleten kafalar...

Devletimizin kurucusu Büyük Atatürk’e ağız dolusu küfürler edildiğinde kılını kıpırdatmazken...



Üniversite öğrencisi kızlarımıza “fahişe” diyen adamla aynı ismi taşıyan...

Ve yaklaşık 1400 yıl önce ölmüş İslam halifesine hakaret ettiğim iddiasıyla (Hakaret ettiğim için değil haaa...):

Beni yargılıyorlar...



Ne günlere geldik Ya Rabbim!..

BU FAHİŞ YALANI KİM SÖYLETTİ?..


Canlarım, hepiniz biliyorsunuz ki:

“Anayasa’nın ilk dört maddesi değiştirilsin, laiklik kaldırılsın, dindar bir anayasa yapılsın” diyen kişi:

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkan Vekili, Meclis eski Başkanı (AKP) İsmail Kahraman...





Ne var ki...

Cumhurbaşkanı, akıl tutulması sonucu ancak söylenebilecek bu cümleyi kuranın:

“CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu” olduğunu söyledi, iyi mi?..



Bu “fahiş” yalanı kim söyletti acaba?..

İNANIN SAYISINI UNUTTUM...


Kimileriniz:

“Sen ne iş yaparsın ki bu kadar çok yargılanıyorsun?” diye sorabilirsiniz...



Bu gidişle:

“Duruşmam olmadığı günler:

YouTube kanalım için video çekiyor...

KORKUSUZ’da köşe yazıyorum...” diyeceğim günler de gelecek gibi...

[caption id="attachment_294789" align="alignnone" width="600"] Fahrettin Altun[/caption]



Şu anda...

Fahrettin Altun’un başkanlığındaki CİMER’in “en çok şikayet ettiği; düşünür, yazar, konuşur” olarak şikayet edip “yargılattığı” kişiyim...



Yine kimileriniz...

“Sen de yazıp söylemesen haberimiz bile olmayacak” diyebilirsiniz...



Eeeee...

Ne demiş atalarımız:

“Şimdi rağbet, güzel ile zengine...”.



Oysa ben...

Ne güzelim...

Ne de zengin...



Hem unutmayın...

Bizim medyamız için kara kış veya bir başka felaket ancak:

İstanbul’a kar yağınca gelir...

HER GÜNE BİR DURUŞMA


Diyeceksiniz ki:

“Birinci müştekiyi anladık da... İkinci müşteki kimdi?..”.



Bilmiyorum...

O konuda hiçbir şey söylenmedi...

Sadece duruşmalarımın ertelendiği tarihi söyledi katip Hanımefendi...



Birisi 23, diğeri ise 25 Kasım’a verilmişti?..

Neden aynı güne verilmediğini sordum sormasına da...

Dışarı çıkarıldığım için gerekçesini öğrenemedim...



Dedim ya...

Yakında:

Her güne bir duruşma koyacağa benziyorlar...