Korkusuz

Mansur Yavaş’tan HÜDA PAR’a yanıt

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “HÜDA PAR, böyle söylediğim için beni şikâyet etmiş, şeref madalyamdır. O sözlerinden vazgeçmedikleri müddetçe bu sözlerime devam edeceğim. Liderleri televizyona çıktı, ‘Milletvekili yemini edecek misiniz’ dendiği zaman ‘edeceğim’ diyemedi, ‘bir bakacağız’ dedi. O yemini etmeden milletvekili olabilecek mi, görevine başlayabilecek mi, ‘bakacağız bakalım’. AK Parti Grup Başkanvekili, ‘O bizle ittifak değil’ diyor. Milletvekillileri aynı şeyi söylüyor. HÜDA PAR’ın başkanına sesleniyorum: Bak senden utanıyorlar da biz ittifak yapıyoruz diyemiyorlar. Beni mahkemeye verinceye kadar onlara biraz söylesene” dedi.

Mansur Yavaş’tan HÜDA PAR’a yanıt
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “HÜDA PAR, böyle söylediğim için beni şikâyet etmiş, şeref madalyamdır. O sözlerinden vazgeçmedikleri müddetçe bu sözlerime devam edeceğim. Liderleri televizyona çıktı, ‘Milletvekili yemini edecek misiniz’ dendiği zaman ‘edeceğim’ diyemedi, ‘bir bakacağız’ dedi. O yemini etmeden milletvekili olabilecek mi, görevine başlayabilecek mi, ‘bakacağız bakalım’. AK Parti Grup Başkanvekili, ‘O bizle ittifak değil’ diyor. Milletvekillileri aynı şeyi söylüyor. HÜDA PAR’ın başkanına sesleniyorum: Bak senden utanıyorlar da biz ittifak yapıyoruz diyemiyorlar. Beni mahkemeye verinceye kadar onlara biraz söylesene” dedi.

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Giresun’da miting düzenledi. Mitinge İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da katıldı. Yavaş, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“SEÇİME Mİ GİDİYORUZ SAVAŞA MI, BELLİ DEĞİL”

“Bir seçime gidiyoruz ama konuşulanlara bakıyoruz; seçime mi gidiyoruz savaşa mı gidiyoruz belli değil. 14 Mayıs’ta 65 milyon seçmen gidecek, oy kullanacak, bir tercih yapacak. Sonuçta seçilen hükümet, yönetime başlayacak. Ertesi gün herkes işine gücüne dönecek. Ama sanki seçim değil de sanki karşıda düşman var gibi davranışlar oluyor, tedirginlikler var. Ankara’da 31 Mart seçimi öncesi şu sözü etmiştik: ‘Seçimi biz kazanacağız ama asla zafer kazanmış olmayacağız çünkü karşımızda düşman yok. Sadece 5 yıllığına görev almış olacağız.’ Seçildik, rozetimizi çıkardık, 6 milyon Ankaralıya eşit bir şekilde ihtiyaçları neyse hizmet ediyoruz. O zaman da böyle, ‘Biz gidersek şu olur, bu olur’ dediler. Niye bırakmak istemediler? Hatırlasınız, kendi bakanları, ‘Ankara’yı parsel parsel sattınız’ demişlerdi.

“ERTESİ GÜN GİTTİK, SÖKTÜKLERİ T.C. TABELALARINI TAKTIK”

Bizim siyasetimiz nefret siyasetini ortadan kaldırmak üzerine. Onun için böyle deli saçması söyleyenleri gülüp geçeceğiz, korkutmak isteyenlere ‘korkmuyoruz’ diyeceğiz, güleceğiz. Dediler ki işçileri atacak, işçileri falan atmadık. Dediler ki Ankara, İstanbul giderse devletin bekası tehlikeye gider. Ertesi gün gittik, söktükleri T.C. tabelalarını taktık. Aradan bir ay geçti, baktılar ki seçilen belediyelerin hiçbirisinde onların korkuttukları şeyler olmuyor. Geldik İstanbul seçimine. Artık devletin bekası demekten vazgeçtiler çünkü örneklerini gördüler. Bu sefer İstanbul’da başladılar: ‘Eğer Ekrem Bey’i seçerseniz Mekke düşer, Kudüs düşer, büyük İsrail kurulur.’ En son, ‘Binali’yi mi seçeceksiniz Sisi’yi mi seçeceksiniz’ dediler. Bu demokrasiyi katledenlere İstanbul halkı, 800 bin fark atarak derslerini verdi. Ama baktık, sonunda, şu anda Sisi ile el sıkışan kendileri oldu.

“DEMEK Kİ SOSYAL YARDIMLAR KESİLMEMİŞ, DAHA DA ARTMIŞ”

Şimdi de aynı şeyleri duyuyoruz. ‘Yardımları kesecek’ dediler. Eskiden bir paket koli, göstere göstere dağıtılırdı. ‘Bakın biz size yardım ediyoruz’ der gibi. Onu kaldırdık. Bir ‘Başkent Kart’ verdik. Para yüklüyoruz. Üzerine gidiyor, esnaf da kazanıyor, o kadınlar da çoluğunun çocuğunun ihtiyacı neyse onu alıyor. Bir elin verdiğini diğer el görmüyor. Öğrencilere yardım ediyoruz. 60 bin öğrenci ücretsiz gidiyor. Eskiden böyle bir şey yoktu. Destek alan 16 bin ailenin çocuklarının servis ücretini, kırtasiye ücretlerini, sınav ücretlerini yatırıyoruz. Yeter ki onlar da eşit bir şekilde yarışsınlar diye. Kantinden alışveriş yapamayan ailelerin hesaplarına her ay para yatıyoruz. O çocuklar, beslenme güçlüğü çekmesin diye. 200 bin aileye 17 aydır birer kilo et parası yatırıyoruz. 2 yıldır üçer ay müddetle doğal gaz ücretlerini ödüyoruz ki evde çocuklar üşümesin. 200 bin aile suyu, tonu 1 liradan içiyor eskiden tonu 30 liradan içiyordu. 10 ton suyu 10 liraya içiyorlar. Demek ki sosyal yardımlar kesilmemiş, daha da artarmış.

“BİZİM ÇILGIN PROJEMİZ YOK. ANKARA HALKINDAN ALDIĞIMIZI, ANKARA HALKINA HARCIYORUZ”

Sayın Genel Başkanımız’ın aile destekleri sigortası var. İnşallah seçildikten sonra her evde baca tütecek, hiçbir çocuk üşümeyecek, yatağa aç girmeyecek bunun sözünü veriyoruz. Yine başladılar: ‘Kamu dairelerindeki memurları atacaklar’, niye atalım? Kırsal kalkınma desteklerine başladık. Eskiden ziraat odalarına birer traktör vermişler. Şu anda, bugün itibarıyla 17 bin çiftçiye 50 milyon lira mazot yardımı yaptık, bugün yattı paraları. Tohum, fide, sıvı gübre yardımı yapıyoruz. Çiftçiye 4 yıl içerisinde 600 milyon lira destek verdik. Karşılığında 4,5 milyar lira gelir elde ettiler. Bizim çılgın projemiz falan yok. Ankara halkından aldığımızı Ankara halkına harcıyoruz. Türkiye’de de artık çılgın proje adı altında, gerekli gereksiz birçok şeye, sizin tertemiz paralarınızı yatırtmayacağız.

“’İNTERNET VERECEĞİZ’ DİYORLAR. ŞİMDİ VERİN. BİR KARARNAMENİZE BAKAR”

Şu an yaptıkları bir şey var. 21 yıldır mutlaka çok güzel şeyler yaptılar, yapmışlardır ama denizin sonu göründü, deniz bitti. Artık bu saatten sonra vadetmenin hiçbir anlamı yok. Yapsalardı, şimdiye kadar yaparlardı. Pandemi döneminde 918 köye internet bağladık, çocuklar okulunu okusun, devam etsin diye. Destek alan ailelerin çocuklarına 10’ar GB internet sağladık. Şimdi, 15 Mayıs’tan sonra ‘internet vereceğiz’ diyorlar. Şimdi verin. Bir talimatınıza, bir kararnamenize bakar. ‘Doğal gazın parasını almayacağız’ dedi. Biz iki dönemdir yatırıyoruz. Aralık ayında doğal gaz yardımı yapacağız dediler. Yaz geldi doğal gazdan bir ay para almayacaklar.

“PKK’NIN LİDERİ ÇIKACAKMIŞ, KİM ÇIKARIYOR? HİÇBİR ALLAH’IN KULUNUN GÜCÜ YETMEZ”

Hatırlar mısınız Ankara’da biz kazanırsak PKK’lılar sayaç okuyacak, DHKP’liler de fatura taşıyacaktı. Hiçbirisi olmadı. Yine aynısını yapıyorlar. ‘Bunlar gelirse PKK ile işbirliği yapacak’ diyorlar. Şimdiye kadar üç defa terörle mücadele yasası getirdiler, üçünü de geri çekmek zorunda kaldılar. Çünkü terörist başına bir seferlik itirafçılık etme şansı tanıyorlardı. CHP milletvekillerinin muhalefet etmesi üzerine geri çekmek zorunda kaldılar. PKK’nın lideri çıkacakmış, kim çıkarıyor? Hiçbir Allah’ın kulunun gücü yetmez. Yolda geldim, üst geçitler şehit isimleriyle dolu, Türkiye’nin her yeri böyle. Kandil silahı bırakmadıkça, o İHA’lar SİHA’lar üstüne yağmaya devam eder. Eli kanlı teröristler cezasını çekmeden hiçbir şekilde çıkamaz, hiçbir Allah’ın kulu da çıkaramaz. Boşa laf söylemesinler.

“HÜDA PAR, BÖYLE SÖYLEDİĞİM İÇİN BENİ ŞİKÂYET ETMİŞ, ŞEREF MADALYAMDIR”

HÜDA PAR’ın da istedikleri aynı. Onları listenize alıyorsunuz. HÜDA PAR, böyle söylediğim için beni şikâyet etmiş, şeref madalyamdır. O sözlerinden vazgeçmedikleri müddetçe bu sözlerime devam edeceğim. Liderleri televizyona çıktı, milletvekili yemini edecek misiniz dendiği zaman edeceğim diyemedi, bir bakacağız dedi. O yemini etmeden milletvekili olabilecek mi, görevine başlayabilecek mi, ‘bakacağız bakalım’. AK Parti Grup Başkanvekili (Bülent Turan), ‘O bizle ittifak değil’ diyor. Milletvekillileri aynı şeyi söylüyor. HÜDA PAR’ın başkanına sesleniyorum: Bak senden utanıyorlar da biz ittifak yapıyoruz diyemiyorlar. Beni mahkemeye verinceye kadar onlara biraz söylesene.

“BİZ SEÇİLDİK, ERTESİ SABAH HACI BAYRAM CAMİİ’NDE SABAH NAMAZINI KILDIK”

En son yine bir bakan, ‘Seçimi kazanınca kadeh kaldıranların mı alnı secdeye değenlerin mi’ dedi. Kimin ne kadar inancı olduğunu, Cenab-ı Allah’tan başka hiç kimse bilemez. Tövbe haşa kendilerini Allah’ın yerine koyup hüküm vermeye başladılar. Ankaralı, o rant işgalinden kafasını kaldırdı, bizi seçti. Ertesi sabah gittik, Hacı Bayram Camii’nde sabah namazını kıldık, ‘Bismillahirrahmanirrahim’ dedik, görevimize başladık. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?

“ALDIKLARI S-400’LERİ HANGARA KOYANLAR, BİZE, BUNLAR İHA’LARI, SİHA’LARI HANGARA KALDIRIR DİYORLAR”

Bir diğeri diyor ki, ‘Bunlar İHA’ları SİHA’ları hangara kaldırır.’ İlk tersane 1970’li yıllarda yapıldı. İlk insansız hava araçları 1990’larda çalışıldı, geliştirilmeye başlandı. ROKETSAN, HAVELSAN çok keski yıllarda kuruldu. Ve ondan sonra gelen hükümetler daha iyisini yaptı, bize düşen de şimdikinin daha iyisini yapmak. Niye hangara kaldıralım? Suriye’de, Rusya ve Amerika PKK’ya devlet kuracağım diye uğraştıkça, dış düşmanlar aynı gayelere devam ettikçe savunma sanayiimiz aynen devam eder. Hiçbir zaman geri kalmaz. Milli politikalarımız aynen devam eder. Siz milliyetçisiniz de biz mi değiliz? Siz vatanseversiniz de biz mi değiliz? Aldıkları S-400’leri hangara koyanlar bize bunu söylüyorlar.

“EKONOMİ KONUŞULMASIN DİYE ‘BÜTÜN TUŞLARA BASIYORLAR’”

Yıllar önce temeli atılan ve ortaya çıkarılan eserleri şehir şehir gezdiriyorlar. Anadolu gemisi yapıldı, Allah razı olsun. Liman liman gezdiriyorlar ve siyasete alet ettiriyorlar. 5 bin yıllık Metehan’ın ordusunu siyasete alet ediyorlar. Bütün tuşlara basıyorlar. Peki bu iftiraları atıp bunları niye yapıyorlar? Ekonomi, yoksulluk, liyakatsizlik, çift maaş, enflasyon konuşulmasın diye. Sanki her şey çok düzgün de onları konuşulmaması için bu şekilde iftiralar atılıyor. Soğan pahalı diyorsunuz, soğan kafalılar diyor. Açlık, pahalılık var diyorsunuz, bunu diyenin ağzına kürekle vururuz diyorlar. Hepsi artık üst kademelere çıkmışlar, vatandaştan kopmuşlar, vatandaşın derdini unutmuşlar.

“BUNDAN SONRA ‘YAPACAĞIZ’ DEMELERİNİN HİÇBİR HÜKMÜ YOK”

Anadolu gemisi 15 Mayıs’tan sonra yerine geçecek, hiçbir vatandaş ona binemeyecek. Vatandaşı 15 Mayıs’tan sonra şu karşılayacak: kredi kartını nasıl ödeyeceğiz diye düşünecekler, markete gidecekler et pahalı, ev sahibi-kiracı kavgası devam edecek. Eğer 5 yıl önce alabildiklerinizi şimdi yine aynı maaşla alabiliyorsanız bir diyeceğim yok. Çocuğunuza her gün bir kâse yumurta yedirip süt içerebiliyorsanız bir diyeceğim yok. Ama öyle değilse artık bu boş laflara karnımız tok. İnşallah 15 Mayıs’tan sonra değişim gerçekleşecek çünkü 21 yıl sonra vardığımız nokta bu. Bundan sonra ‘yapacağız’ demelerinin hiçbir hükmü yok.

“KİMSE KENDİ VATANDAŞINA ‘İLLET, ZİLLET’ DİYEMEZ”

Yeni gelenlerin öncekinin üzerine daha çıkmak için en azından durumu düzeltmek için ortada bir ümit vardır. İnşallah bu ümidi hep birlikte değerlendireceğiz. Altı siyasi partinin genel başkanları yan yana geldiler, 2 bin 400 madde üzerinde uzlaştılar. Yapacağımızın hepsi orada yazılı, onun harici ne derlese yalan. Şu anda Türkçemizin en güzel kelimesi olan uzlaşmayı altı siyasi görüş yan yana geldi, yaptı. Bundan daha güzeli olabilir mi? Kavga etmemizi istiyorlar, etmeyeceğiz. Cumhur İttifakı’na oy vereceklere de saygı duyuyoruz ancak Millet İttifakı’na oy verenlere de saygı duyulmasını istiyoruz. Kimse kendi vatandaşına ‘illet, zillet’ diyemez. Bütün vatandaşlar vergisini veriyor, çocukları askerliğini yapıyor. Farklı düşünme hakkımız var. İnşallah 15 Mayıs’ta altı siyasi parti genel başkanının bir araya getirip ortaya koyduğu 2 bin 400 maddelik Mutabakat Metni’ni uygulamak üzere birleşe birleşe kazanacağız. 14 Mayıs’ta Sayın Genel Başkanımızı Kızılay’da karşılayıp Çankaya Köşkü’ne kadar hep birlikte götüreceğiz.” (ANKA)