Mansur Yavaş'tan Erdoğan'a 'Diyanet' yanıtı
ABB Başkanı Mansur Yavaş ‘Diyanet'i kapatacaklar' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a cevap verdi. Yavaş, “Buradan söylüyorum Diyanet'in kapatılacağına dair tek bir liderden tek bir kelime çıktıysa söz veriyorum, Ankara Belediye Başkanlığı'nı bırakır, adaylıktan da çekilirim” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bugün Kayseri'de seçmenlerle buluştu. Yavaş burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bir seçime gidiyoruz. Seçim bitecek, bu millet kimi seçerse seçecek, ondan sonra herkes evine dönecek. Ama maalesef iktidar başkaları siyaset yaparken onları çok hakir görerek, ‘Siz ne anlarsınız’ diyerek adeta siyaset yapmak serbest, seçime girmek serbest ama kazanmak yasak gibi bir davranış içerisinde gidiyor. Bunu niye anlatıyorum. Sayın Akşener’i biliyorsunuz parti kurulduğundan itibaren yapılan saldırılar hakaretler ve bunların karşılığında kimsenin cezalandırılmaması. Şu anda hala korku ve nefret siyaseti hala devam ediyor. Herkese bir karalama herkese bir çamur halbuki ben şöyle bakıyorum olaya, Millet İttifakı’ndan hiçbir Allah’ın kulu Cumhur İttifakı’ndan hiçbir kimseye ‘Siz niye oradasınız’ diye ağzını açıp tek kelime yapmıyor. Ama bizler her televizyon açılışında birilerin konuşmaya başlayınca ‘illet, zillet’ laflarıyla karşılıyoruz. Artık temiz siyaset gelecek. Bu ‘yuh’ da ortadan kaldıracağız. Temizliğe buradan başlayacağız. Koltuğu bırakmak istemiyorlar bütün mesele burada. Şu anda seçim sırasında verdiğiniz vaatleri keşke birkaç ay önce gerçekleştirseydiniz. Bunları yapmış olmanın rahatlığıyla seçmenin karşısına çıkmanız çok daha güzel olurdu.
“DİYANET’İN KAPATILACAĞINA DAİR ALTI LİDERDEN TEK BİR KELİME ÇIKTIYSA SÖZ VERİYORUM, ANKARA BELEDİYESİ’Nİ BIRAKIYORUM”
İftiranın birisi şu; ‘Diyaneti kapatacaklarmış’. Buradan söylüyorum; Diyanet’in kapatılacağına dair altı liderden tek bir kelime çıktıysa söz veriyorum, Ankara Belediyesi’ni de bırakıyorum adaylıktan da çekiliyorum. Bu söz ne zaman söyleniyor? Bu söz cami avlusunda söyleniyor. Benim bildiğim iyi bir Müslümanın ağzından bal damlar. Asla ve asla başka bir Müslümana hakaret etmez nefret söyleminde bulunmaz. 2019’da aday olduğumuzda yine aynı sözlerle karşılaştık. Sayın Arınç eski belediye başkanına ‘Ankara’yı parsel parsel sattın’ demedi mi?in Çocuğunun altında spor kulübü diğer çocuğunun elinde televizyon… Dolayısıyla bu rantları bırakmak istemedikleri için iftira attılar.
“ANKARA HALKINA YAPACAĞIMIZ HİZMETTEN 1.6 MİLYARINI ALDILAR CEPLERİNE KOYDULAR”
‘Bunlar iş başına gelirse üç koyunu güdemezler’ diyorlar ya… İş başına geldik, dört yıl içerisinde eskinin hele son aylarda müteahhitlere para vermek suretiyle faizli paralar çekip bankalardan müteahhitlere verdikleri paralar dahi tam 5 kat trilyon eski dönemin borcunu ödedik. Bizden önceki belediye yönetimi metroyu beceremediği için Ulaştırma Bakanlığı’na devretmiş. Bir sözleşme yapmış. ‘Burasını belediye işletecek bilet gelirinin belli bir yüzdesini ödemek suretiyle borcunu ödeyecek.’ Eyvallah ben 28 Nisan’da oturdum ve bir kararname çıktı… Eğer eski sözleşmeyle ödeseydik, dört yılda 80 milyon ödeyecektik. Şu anda 1,7 milyar lira aldılar bizden. Bu kimin parası? Mansur Yavaş’ı cezalandırmadılar. Ankara halkına yapacağımız hizmetten 1.6 milyarını aldılar ceplerine koydular.
“ÇALMAZSAN ÇIRPMAZSAN YEDİRMEZSEN BU KADAR PARA BULUNUYOR”
Ankara’da o kadar hizmet de yaptık… Dedi ki spiker, ‘Yahu bu kadar parayı sen nereden buluyorsun.’ Çalmazsan çırpmazsan yedirmezsen bu kadar para bulunuyor. İlk günden beri bütün ihalelerimizi canlı yayınlıyoruz. Eskinin 20 liraya 80 liraya yaptığı asfaltı açık ihale yapmak suretiyle hala 25-30 liraya yapıyoruz. Beş yıl öncesinden sekiz yıl öncesinden bahsediyorum. Sosyal yardımları kesecek dediler. Ramazan kolileri gibi koliler hazırlanıyor 158 bin aileye dağıtılıyor. Üzerinde yazıyor belediyenin yardım aracı diye. Müslümanlıkta bir elin verdiğini diğer el görmeyecekti. Hep göstere göstere yaptılar. Biz geldiğimizde Başkent Kart çıkardık. Şu anda Başkent Kart’a parayı yatırıyoruz. İlla makarnaya, bulgura talim ettirmiyoruz. O ailenin neye ihtiyacı var, kim ne biliyor.
“ANKARA’DA BİR ELİN VERDİĞİNİ DİĞER EL GÖRMEDEN YARDIMLAR YAPILIYOR”
16 bin öğrencinin servis ücretini ödüyoruz. 15 bin öğrenciye kantin parası yatırıyoruz. Pandemi döneminde 70 bin öğrenciye 10 GB internet verdik. Şimdi hükümetimizde 15 Mayıs’tan sonra internet verecek ya. Ben de diyorum ki niye şimdi vermiyorsunuz o zaman da niye vermediniz. Okulları kapattılar pandemi döneminde ta 918 köyün tamamına internet bağladık. Bunun yanında öğrencilere kırtasiye yardımı hepsini yapıyoruz. Dolayısıyla şu anda Ankara’da bir elin verdiğini diğer el görmeden yardımlar yapılıyor. Şimdi aynısı ülkede de olacak. Aile Destekleri Sigortası gelecek, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Şu anda Ankara’da 200 bin aileye 2 yıldır doğalgaz yardımı yapıyoruz. 17 aydır her ailenin kartına birer kilo et parası yatırıyoruz ki o çocuklar proteinsiz kalmasın diye. 35 bin çiftçiye tohum yardımı yapıyoruz. Mazot yardımı yapıyoruz. Gübre yardımı yapıyoruz. 600 milyon verdiğimiz destek karşılığında geçen yıl itibariyle Ankara’nın 35 bin çiftçisi 4,5 milyar lira gelir elde etti. Bizim çılgın projemiz yok. Bizim çılgın projemiz Ankara’dan aldığımızı Ankaralılara vermek ve Ankara halkını zengin etmek demiştik. Şimdi kendi belediyemizde ürettiğimiz sıvı gübreleri ve fideleri Kahramanmaraş’a gönderiyoruz. Oradaki çiftçilerin ayağa kalkmasına da yardımcı oluyoruz.
"BUNA GÜLÜNÜR. GÜLÜN, GÜLMEK SERBEST"
Asıl konuya geliyorum, son günlerde ağızlarına sakız yaptıkları konu. Biz Ankara’da seçilirsek televizyonlarda da gösterdiler. Uyduruk listeleri kaydırıyorlar, isim olmayacak şekilde. 30 bin kişi işten atılacak… Bu yalanları söylediler. Ben de namus ve şeref sözü verdim. Siyasi nedenle bir Allah’ın kulunu atarsam namussuzum ve şerefsizim dedim. Daha bir tane adam bulup gelecekler, 'siyasi nedenle attın' diye. Niye atalım? Şu anda aynı yalanı Adıyaman’da anlattılar. Kamuda çalışan personele 'bunlar gelecek hepinizi işten atacak' diyormuş. O yetmedi. Ankara’daki sayaçları PKK’lılar okuyacak faturaları da DHKP’liler evlere götürecekmiş. Evet ancak buna gülünür. Gülün, gülmek serbest. Yuh çekmekten daha güzel... ‘Devletin bekası bekası’ dediler durdular. Baktılar ki seçilen belediyelerde böyle bir şey olmuyor. Bu yalan tutmadı. İstanbul seçiminin ikincisine geldik, aldık. Artık beka konuşulmuyor. Şu konuşuluyor, İstanbul düşerse Kudüs düşer Mekke düşer. İstanbul düşerse büyük İsrail kurulur. Siz Binali’yi mi seçeceksiniz Sisi’yi mi seçeneksiniz? Ekrem 805 bin oy farkı atarak bu demokrasi katiline cezasını verdi.
“ELİ KANLILARIN OYUNU DA İSTEMİYORUZ”
‘Yok bunlar, PKK’lılarla görüştü, bilmem ne yaptı.’ PKK’lılarla en fazla görüşen kim? En fazla görüşen kendileri şimdiye kadar. Dün de ‘Öcalan serbest bırakılacak’ diye sahte broşürler dağıtmışlar. 6 siyasi parti orada olduğu müddetçe bebek katilinin cezasını çekmeden hiçbir Allah’ın kulu çıkaramaz. Eli kanlı teröristleri hiç kimse de çıkaramaz. Af kanunu böyle. Ama ben iddialı bir şekilde diyorum, çıkarırsa yine bunlar çıkarır. HÜDA-PAR’ın Genel Başkanı’na Meclis’te ‘yemin edecek misiniz’ dediklerinde ‘bir bakacağız’ dedi. Şimdi PKK’nın bu konudaki görüşleriyle HÜDA-PAR’ın bu konudaki görüşleriyle bir fark var mı? Dün Tuğrul Türkeş ‘Ben onun sözlerini kabul etmiyorum’ dedi. Bugün de Bülent Turan dedi ki, ‘O ittifaka dahil değil’ dedi. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Demek ki, daha imkan varsa kim varsa gelecek. İstanbul seçimlerde baktılar güç yetmiyor. Yedek kuvvetleri sahaya sürdüler. TRT’ye Osman Öcalan’ı çıkardılar. Bebek katilinden mektup getirip televizyondan okuttular. Aynı senaryo oynanıyor. Kandil’dekiler Millet İttifakı’nı zora sokacak konuşmalar başlatıldı. Ben de diyorum ki, eli kanlıların oyunu da istemiyoruz. Tertemiz 6 siyasi parti yan yana geldi. 2400 maddelik Mutabakat Metni kurdular. Bu metin haricinde kim ne söylüyorsa yalan söylüyor. Biz artık bu nefret siyasetinden bıktık. Biz hiç kimseye hakaret etmiyoruz. Eleştiri, en doğal hakkımız. Vaatleri sunmak en doğal hakkımız. ‘Yapamaz’ dediklerine inanmayın çok daha güzel yapılacağına emin olmak için geldik.”
(ANKA)