CHP Genel Başkanı Özgür Özel hafta başında çok önemli bir karar açıkladı:
“CHP’nin cumhurbaşkanı adayını parti üyeleri belirleyecek...”
Resmi bir “ön seçim” mi yapılacak, yoksa bütün partililerin oy kullanacağı “eğilim yoklaması” mı tercih edilecek bu henüz belli değil.
Önemli olan, CHP’nin tarihinde ilk kez, böylesine önemli bir aday belirleme sürecinde üyelerine söz hakkı tanıması...
★★★
İsimleri öne çıkan cumhurbaşkanı aday adaylarından Ekrem İmamoğlu, siyaset hayatına ANAP’tan atıldı. Yıllar sonra CHP’ye katıldı. Partisinin aldığı son kararı “büyük bir devrim” olarak niteledi ve desteklediğini açıkladı.
Diğer aday adayı Mansur Yavaş ise herhangi bir değerlendirme yapmadı. Ama yakın çevresinin medyaya sızdırdığı haberlere göre kendisi sadece üyelerin katıldığı bir “ön seçim”i istemiyor. Daha çok, CHP’li olsun olmasın herkese açık bir yöntemden yana... “50 bin kişinin katılacağı büyük bir anket” de bunlardan biri.
★★★
Kusura bakmasın ama bu konuda kendisi gibi düşünmüyorum.
Hepimiz biliyoruz ki Mansur Bey de eski bir MHP’li...
Ancak bu partiden ayrılalı ve CHP’ye geçeli 12 yıl oldu.
Bu süreçte CHP kendisini tam üç kez Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterdi.
İlk seçimi kaybetti, son iki seçimi kazandı.
CHP’liler tüm bu seçimlerde kendisini desteklemekte hiçbir sakınca görmedi.
O da CHP çatısı altında görev yapmaktan mutlu olmalı ki; bugüne kadar ufak tefek dedikodular dışında hiçbir ciddi rahatsızlığı kamuoyuna yansımadı.
★★★
Şimdi sıra onda...
CHP yönetimleri, CHP üyeleri ve CHP seçmeni bugüne kadar kendisine nasıl güvenip desteklediyse, şimdi o da CHP üyelerinin tercihine güvenmeli ve sandıktan çıkacak sonuca saygı duymalı.
“Aday gösterilmeme durumunda başka bir partiden ya da bağımsız olarak cumhurbaşkanı adayı olmayı” ise aklına bile getirmemeli...
CHP üyelerinin yapacağı eğilim yoklamasında ya da ön seçimde en çok oyu alan cumhurbaşkanı adayı, ikinci olan da yardımcısı olmayı kabul etmeli.
★★★
Mansur Yavaş’a yakışan, CHP yönetiminin tarihinde ilk kez üyelerine vermeyi düşündüğü bu büyük görevi desteklemektir.
Unutmasın; onu “diğer partiler” ve “diğer partilerin üyeleri ya da seçmenleri” değil, CHP ve CHP’liler “Mansur Başkan” yaptı.
Onun da kendisine yakışanı yapacağına inanıyorum.
Ya olursa...
Aklıma bile getirmek istemiyorum ama...
Hani Cumhurbaşkanı “Turbun büyüğü heybede” demişti ya... O günden beri de korkuyorum!
Neden mi?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bugün Çağlayan’daki adliyede vereceği ifadeden sonra mahkemeye sevkedilir mi?
Sevkedilirse hakkında tutuklama kararı verilir mi?
Böyle bir kararın siyasi ve toplumsal sonuçları ne olur?
★★★
“Canım o kadar olmaz” demeyin...
Çünkü son günlerde “Olmaz” dediğimiz o kadar çok şey oldu ki... İnsan düşünmeden edemiyor.
Hoş; bizim düşünmemizin, korkmamızın kimseye bir faydası yok; o da ayrı bir konu...
Umarım CHP böyle bir olasılığın hayata geçmesi durumunda uygulamaya sokacağı “eylem planı” için de hazırlıklıdır.
Bilirkişi unutuldu!
Gerçek suçlunun göz ardı edilip masum olanın kusurlu çıkarılmaya çalışıldığı durumlarda kullandığımız bir söz var:
“Hırsızın hiç mi suçu yok?..”
Herkes gazetecilere açılan soruşturmaya kilitlendi; Ekrem İmamoğlu’nun basın toplantısı yaparak ifşaa ettiği bilirkişiye yönelttiği suçlamalar neredeyse unutuldu.
Savcılık, o bilirkişiyi korumak için adeta alarma geçti ama “Acaba Ekrem İmamoğlu doğru söylüyor olabilir mi? Bu bilirkişinin görevlendirilmelerinde ve kararlarında bir tuhaflık olabilir mi?” diye bir soruşturma başlatmadı.
★★★
Basın toplantısının kaydını tekrar izledim.
İmamoğlu dersine iyi çalışmış. Bilirkişinin görevlendirildiği soruşturmaları ve davaları tek tek biliyor.
Ama Halk TV soruşturması, “asıl konu”yu arka plana itti.
Sahi; bir Allah’ın kulu çıkıp da bu adam hakkındaki iddiaları araştırmayacak mı?
Bu da mı sümen altı edilecek?
GÜNÜN SORUSU
Sayıştay, dönemin Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından 2019 yılında başlatılan ve yerine gelen Bakan Vahit Kirişçi tarafından rafa kaldırılan “elektrikli traktör projesi”ne 246 milyon lira harcandığını tespit etmiş... Sorum Cumhurbaşkanı’na:
Bu parayı, sorumlularına ödetmeniz ya da iktidarın başı olarak bizzat ödemeniz gerekmiyor mu?