Türkiye’nin, 1984’teki kanlı Eruh baskınından bu yana 41 yıldır ağır bedel ödediği terörü yaratan PKK’nın kendini fesih kararı alması tabii ki çok önem­li bir gelişme...

Fakat birçok soru işareti de var? Bunların açıklığa kavuş­ması zaman alacak.

Geçen yıl bu vakitler birisi kalkıp “MHP lideri Devlet Bahçeli, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı ‘kurucu önder’ ilan edip, daha sonra da teşekkür ederek şükranlarını sunaca­ğını” söyleseydi, “Bu adam delirmiş” diye akıl hastanesine kapatılırdı!

PKK’yı destekliyor diye DEM Partisi’nin kapatılması için yır­tınan ve kapatıl­mayınca kızarak onu kapatmayan Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını isteyen Devlet Bahçeli, bu defa 180 derecelik bir dönüşle bunların tam tersini yapıp söyleyerek Öcalan’a teşekkür ve şükranlarını iletti.

Bizde siyaset böyle bir şey işte!

Kürt varlığını kabul ettirerek amacına ulaştığını belirten PKK, açıklamasında “Biz Lozan Antlaşması’nı kabul etmiyo­ruz!” diyor.

İşte bu çok tehlikeli, kabul edilemez bir ifade! Çünkü Lozan Antlaşması Türkiye Cumhu­riyeti’nin “Tapu Senedi”dir... Lozan yoksa Türkiye de yoktur. Lozan asla tartışmaya açılamaz! Herkes haddini bilsin!