Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Kur’an kursu imamı kadar bile değeri olmayan doktorlarımız...

Doktorlar bizim sağlığımız için çalışan “en kutsal ordu...”

Yani...

Birkaç metre kare toprak parçası için insanların birbirlerini öldürmeleri emrini veren siyasetçilerden de...

Onların emriyle dünyayı ateşe veren generallerden de daha kutsal insanlar...



Gelişmiş ülkelerin halkları doktorlara:

Generallerden çok daha fazla değer verirken...

Bu ülkede doktorların değeri:

Bir Kur’an Kursu İmamı kadar bile yoktur...



Bir cami imamı...

Bir müezzin...

Doktorlarımızdan çok daha fazla gelir elde eder...





Ve canlarım...

O güzel...

O kutsal insanlar:

“Hakkımızı istiyoruz” dediklerinde:

“Çekin gidin, sizin yerinize dışarıdan hekim getiririz” denilerek aşağılanıyorlar...



Oysa...

Dışarıdan getirilecek bir tek doktora verecekleri aylık ücret...

Bugün...

“Çok para istiyorlar” diye dışlanan...

Ve:

“Çekin gidin” diye azarlanan 10 doktorumuza halen verdikleri ücretten daha fazla olacak...



Son sözüm:

“Çekin gidin, sizin onunuz bir tek Alman doktor etmez” diye aşağılanan doktorlarımızın:

“Tıp Bayramları” ve “Tıp Haftaları” kutlu olsun...

ERDOĞAN DEĞİŞTİ AMA O DEĞİŞMEDİ...


Yeni Şafak gazetesi bilindiği gibi iktidarın en hızlı savunucularından biri...

Hatta o kadar ki...

İktidarın dün yaptığına “doğru...” diyen gazete ve yazarları...

Ertesi gün aynı şeyin tam tersini yaptığında yine:

“Doğru, bravo, yaşşaaa” diye manşet atıyor...



Ama...

Yeni Şafak’ta:

Yaşamı yaşamıma...

İnancı inancıma...

Fikri fikrime benzemeyen...

Ancak...

İktidar yalakalığı da yapmayan bir yazar var:

İsmail Kılıçarslan...





Erdoğan’ın desteklediğim az sayıda dış politikasından biri olan İsrail ile barışa taş koyuyor...

Ve bakın ne diyor:

“İsrail’i haritadan silmek, sadece İslam dünyasını değil, bütün dünyayı rahatlatacak bir ‘mutlu olay’ olacaktır...”.



Bir kez daha tekrar edeyim...

Asla İsmail kardeş gibi düşünmüyorum...

Çünkü...

Sadece İsrail’in değil...

Hiçbir ülkenin haritadan silinmesini kabul edemem...

Ama...



İsmail’in İsrail (Tesadüfe bakın ki iki isim arasında sadece tek bir harf farkı var) ile ilgili görüşleri yıllardır böyle...

Zira...

Yakın bir zaman öncesine kadar Erdoğan da:

İsmail gibi düşünüyordu...

ÇOK YAZIK...


SÖZCÜ’de Latif Sansür’ün haberinden öğrendiğim kadarıyla...

Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) eski Rektörlerinden Prof. Dr. Cavit Bircan; dekan ve öğretim üyelerini:

“Aşırı Sol, Alevi, İslam ve AK Parti karşıtı, içki alemlerinin vazgeçilmezi” diye fişlemiş...

Ve...

CİMER’e şikâyet etmiş...



13 ceza davasında “şüpheli” olarak yargılanıyorum...

Bütün dosyalarımın açılmasına sebep olan şikâyetçi: CİMER...

Yani:

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi...

Yani: Fahrettin Altun...



Bu aklı evvel rektör de meslektaşı akademisyenleri fişleyip:

CİMER’e şikâyet etmiş...



Ve canlarım...

Erdoğan bu CİMER’i halen feshetmiyor...

Fahrettin Altun halen görevde...

Ve halen:

İnsanlar özel hayatları nedeniyle:

Akademiden kovuluyor...



Yazık...

Çok yazık...

ERDOĞAN YALAKALIĞI


Erdoğan, geçtiğimiz günlerde cumhurbaşkanını konuk ettiği...

Ve hakkında övgüler düzdüğü İsrail için...

Kısa bir süre önce bakın ne demişti:

“Ben bu görevde bulunduğum sürece İsrail’le olumlu bir şeyi düşünemem...”.





Başka ne demişti?..

O halde buyurun okuyun:

“Bu İsrail terör devletidir terör...”.



Ve tabii ki bir de:

“İsrail bebek katilidir” dediğini tüm dünya...

Hem de bir canlı TV yayınında (Davos) duydu:

Erdoğan’ın ağzından...



İsmail o gün Erdoğan’ı alkışlamıştı...

Bütün yandaş klavyeler ve gazeteler de alkışlamıştı...

Ancak...

İsmail bugün de o günkü Erdoğan’ın söylediklerinin yanında duruyor...



Yani...

“Erdoğan yalakalığı” yapmıyor...

TİKSİNEREK BAKIYORUM...


Yaşamı yaşamıma...

İnancı inancıma...

Fikri fikrime benzemeyen İsmail Kılıçarsalan’ı takdir ediyorum çünkü...



Diğer yandaşlar İsmail gibi sağlam omurgaya sahip olmadıkları için...

O gün:

“Ben bu görevde bulunduğum sürece İsrail’le olumlu bir şeyi düşünemem...” diyen Erdoğan’ın bugün:

İsrail’e düzdüğü övgüleri alkışlıyorlar...



O gün:

“Bu İsrail terör devletidir terör...” diyen Erdoğan’a:

“Yaşşa... Bravo... En büyük başkan bizim başkan...” diye yalakalık yapıyorlardı...

Bugün ise...

“İsrail olmadan olmaz abi” ilkesizliğiyle siyaset yapan Erdoğan yalakalığını sürdürüyorlar...



Aynı şeyleri düşünmesem bile elbette omurgalı İsmail’i alkışlayacak...

Yalakalara ise:

Tiksinerek bakacağım...

UMARIM EVİNİ BASMAZLAR...


SÖZCÜ’de Deniz Ayhan’ın haberinden öğrendim...

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin AKP’li üyelerinden biri olan Bekir Yıldız, Meclis Toplantısında bakın ne demiş:



“Altıyı ters çevirip dokuz, dokuzu ters çevirip altı göstermenin anlamı yoktur. ‘Anlamı vardır’ demek yanıltmadır, algıyla oynamadır. Artık bu millet algıda seçici olmaya başlamıştır...”.



Ben bu cümleleri alkışlarım...

En çok da:

“Artık bu millet algıda seçici olmaya başlamıştır” deyişini alkışlarım...

Bekir Yıldız bu durumu...

Bizlerin de ne kadar haklı olduğumuzu gösteren bir “hüküm cümlesi” ile tespit etmiş...



Bu arada hatırlayın...

İki hafta kadar önce benzer bir eleştiriyi ben yapmıştım Bahçeli’ye...

Ve...

Ülkücü gençler gece yarısı (Saat 23.00) evimizi basmışlardı...



Bekir Yıldız bunları söyleyince...

MHP’li meclis üyeleri sadece salonu terk etmişler...



Umarım...

Ülkücü çocukları, Bekir Yıldız’ın evine göndermezler...

NEDEN BEBEK İSTEMİYORLAR?..


Evleneli 5 hatta 7 hatta hatta 10 yıl olmuş gençlere:

“Neden bebeğinizin olmasını istemiyorsunuz?” diye sordunuz mu?..



Ben sordum...

Ve yüreğim yandı...

Çünkü...



Çocuk sahibi olmak için...

Erdoğan’ın iktidardan gitmesini bekliyorlarmış...



Ortak cevap, kelimelerin yeri değişse de...

3-5 kelimeyle kurulan cümleler bazen...

55 kelimeyle kurulsa da hep aynı:

“Erdoğan zihniyetinin yönettiği bir ülkede kendi hayatımız çalınmışken bizim dünyaya gelecek olan bebeklerimizin geleceğini çalmaya hakkımız yok...”.



Gençleri önce İslâm’dan soğuttular...

“Acaba?” diyorum...

Bu arada...

“Doğum kontrolünü” de kendilerinden nefret ettirerek mi yapmak istiyorlar?..



Yani her şey:

Her beceriksizliğe bahane olarak ileri sürülen Dış güçler bile aslında:

Yapılan plânın ortakları mı?..

DÜNÜN TİVİTİ...




Doç. Dr. Kenan Karataş

@kenankaratas_

Diyanet’in “Fakirlik kaderdir ve isyan edilmemesi gerekir.” hutbesini nasıl değerlendiriyorsunuz?