1990’lara gelindiğinde çöküş ve parçalanma hızlanmıştı. Kruşçev’in devamı olan Gorbaçov-Yeltsin ise ekranlarda demokrasi kahramanı ilan ediliyordu! Glasnost, perestroyka! Açıklık ve yeniden yapılanma!
Açıklık politikaları ile emperyalizm destekli sivil toplum kuruluşları, Sovyetleri oluşturan cumhuriyetlerde, ayrılıkçı faaliyetlere başladı. Ekonomide “yeniden yapılanma” adı altında da demokratik merkeziyetçilikten vazgeçilip âdem-i merkeziyetçiliğe geçilerek devletçilik terk edildi, özelleştirme başladı.
Ardından başkanlık sistemine geçildi! 1989’da Berlin duvarının yıkılışı ile Sovyetler Doğu Avrupa pazarını kaybedince ekonomik çöküş hızlandı. Serbest piyasa ekonomisine geçince de halkın alım gücü düştü.
ABD emperyalizminin müdahaleleri ile içerde ayrılıkçı eylemler artınca reform adı altında yürütülen dağılma süreci hızlandı.
1991’de Gorbaçov ve Yeltsin “yeniden birlik” adı altında bir federatif anayasa hazırlayarak referanduma götürdü. Tüm cumhuriyetlerde halkın %78’i, tasarıya değil SSCB’nin devamı için oy verdi.
Yüksek Sovyet Meclisi, referanduma götürülen tasarının Sovyetler Birliği anayasasına aykırı olduğunu ve parçalanmayı sağlayacağını ifade edip harekete geçince, Yeltsin ve yandaşları parlamento binasını kuşatmaya aldı. Yeltsin tanklara, parlamentoyu bombalattı!
Devamında SSCB dağıldı. Üretim ve ekonomi durdu. Bağımsızlığını ilan eden cumhuriyetler, ABD emperyalizminin sömürüsüne açık hale geldi.(Örnek Azerbaycan petrolünün sadece % 2’si Azerbaycan halkınındır!)
O yıllarda, Sovyetlerin dağılmasının ardından kurulan devletlerden, dünyaya sadece aç ve perişan insanların bedenleri ihraç edildi! Nataşa diye aşağıladık… Rus pazarı adı altında ortaya çıkan pazarlarda insanların; ayakkabılarını, tabaklarını, hatta şeref madalyalarını sattıklarını gördük…
Emperyalizme uşaklık eden küçük bir azınlık dışında: İster dağılma taraftarı ister birlik taraftarı olsun herkes parçalanmadan zarar gördü. Yeltsin öldüğünde, hakkında anketler yapıldı ve Rus halkının % 80’i olumsuz görüş bildirdi ama iş işten geçmişti… Yeltsin ise yerine gözbebeği gibi koruyup kolladığı Putin’i getirdiğini de söylemeden geçmeyelim. Rusya parçalanmaya devam edecek derken boşa demiyoruz!
Sovyetler, ekonomide, yargıda, güvenlikte reform adı altında bir devlet nasıl çökertilir ve nasıl yıkılıra en iyi örnektir. Sizce son yirmi yılda benzer süreç Türkiye’de de yaşanmadı mı?
İster parçalanarak ister parçalanan ülkelerin parçaları ile federasyona giderek oluşacak devletçiklerde anayasal haklar olmaz! Çünkü bu devletçiklerde insanların hakları değil emperyalizmin çıkarları korunur…
1 Eylül 2022’de, 2022-2023 adli yıl açılışı gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan yine yeni anayasa çağrısı yaptı.
Darbe anayasası denilen mevcut anayasanın; değiştirilemez maddeleri, dil birliği, millet tanımı ve Atatürk ile ilgili maddeler hariç tamamı değişmiş durumdadır.
Peki, ne istenmektedir? Üniter yapıyı koruyan değiştirilemez maddelerin kalkması mı?
Sonuçlarının asla telafisi olmaz…
Anayasa, anayasal haklar, kâğıtta yazdığı için yaşamaz!
Sahip çıkarsan, mücadele edersen yaşar.
Vatanımıza, Cumhuriyetimize, anayasal haklarımıza kısacası parlamenter rejime sahip çıkalım!