Korkusuz
Can Ataklı

Koca devlet, piyangoya ikramiye olarak başkanın uçağını koydu

YENİ ÖĞRENDİM

Koca devlet, piyangoya ikramiye olarak başkanın uçağını koydu


Şu sıralar Türkiye’de henüz duyulmayan ama dünyanın pek çok ülkesinde konuşulan bir piyango olayını aktarmak istiyorum sizlere.

Çünkü bu piyango olayının “büyük ikramiyesi” Boeing’in çok övündüğü 787 Dreamliner tipi dev bir yolcu uçağı.

[caption id="attachment_205594" align="alignnone" width="674"] Başkanlık uçağının ikramiye olarak konduğu çekiliş için 6 milyon bilet bastırıldı. Pahalı olunca biletlerin tamamı satılamadı.[/caption]

Şimdi 8 yıl geriye gidelim.

2012’de Meksika’nın o zamanki Devlet Başkanı Felipe Calderon, kullandığı Boeing 757 uçağı beğenmeyerek çok daha lüks ve yeni bir jet olan Boeing 787 Dreamliner aldı.

Uçağın içi milyonlarca dolar harcanarak yeniden yapıldı. Ancak Calderon, bu uçağı kullanamadan görevden ayrıldı ve süper uçak halefi Enrique Peña Nieto’ya kısmet oldu.

[caption id="attachment_205595" align="alignnone" width="674"] Boeing 787 Dreamliner tipi yolcu uçağının fiyatı 120-150 milyon dolar arası. Bu uçak şu anda Boeing’in en övündüğü uçak.[/caption]

O dönem muhalefette olan Andrés Manuel López Obrador, “Obama’nın bile bunun gibi bir uçağı yok” diyerek başkan seçilmesi halinde, uçağı satıp parasını da halka iade edeceğini söyledi.

Obrador, 1 Aralık 2018’de göreve geldi ve ilk iş olarak sözünü tutacağını açıklayarak dev uçağı satışa çıkardı.

[caption id="attachment_205596" align="alignnone" width="674"] Eski başkan, makam uçağının içini tamamen değiştirip kral dairesini andıran yatak odası da yaptırmış. Uçakta lüks olarak her şey var.[/caption]

Ancak 218 milyon dolara mal olan uçağı satmak o kadar kolay değildi.

Çünkü bu tür “modifiye edilmiş uçaklara” alıcı hemen çıkmıyor.

Uçağın tekrar yolcu uçağı olarak kullanılır hale getirilmesi de hayli masraflı olunca Meksika Devlet Başkanı’nın aklına müthiş bir fikir geliyor.

[caption id="attachment_205597" align="alignnone" width="834"] Başkan Obrador, iç düzenlemesi ile 218 milyon dolara mal olan uçağı satacağını seçim vaadi olarak söylemişti.[/caption]

Diyor ki, “Piyago çekilişinin büyük ikramiyesi olarak uçağı koyalım.”

Fikir beğeniliyor, hazırlıklar yapılıyor ve bu yılın şubat ayında piyango biletleri satılmaya başlanıyor.

Amaç, en az 200 milyon dolarlık bilet satışı yapmak.

Bunun için 6 milyon bilet basılıyor.

Tabii bunun için bilet fiyatlarının da yüksek olması gerekiyor.

İyi de Meksika halkının alım gücüne bakıldığında bu biletlerin tamamının en az 25 dolar gibi bir fiyata satılması çok zor.

Bunun üzerine büyük iş insanlarına çağrı yapılıyor, toplu bilet alarak bunları çalışanlarına dağıtmaları öneriliyor.

Buna rağmen istenen rakama ulaşılmadığı için çekiliş tarihi de hep erteleniyor. Eylül ayı geldiğinde ise yeni bir formül bulunuyor.

Uçak ikramiyesi sembolik olarak kalıyor, buna karşı kazananlara 1 milyon dolar karşılığı yaklaşık 20 milyon peso verilmesine karar veriliyor.

Peki uçak ne olacak?

Bakımı ve diğer giderleri şimdilik bu ikramiyeden gelen para ile karşılanacak ve olabildiğince yüksek fiyata satılmaya çalışılacak.

Piyangodan elde edilen gelir de ülkede ciddi hasara yol açan koronaya karşı hastanelerin güçlendirilmesi için kullanılacak.

SORDUM ÖĞRENDİM

Meksika’nın bir uçağına karşı, Erdoğan’ın yığınla uçağı var


Rakamlara ulaşmak çok kolay değil ama bilindiği kadarıyla dünyada en çok makam uçağı olan devlet yöneticisi Recep Tayyip Erdoğan.

Resmi olarak yöneltilen sorulara cevap vermiyorlar, bu nedenle sarayın emrindeki uçakların ve diğer hava araçlarının sayısına tam olarak ulaşılamıyor.

Ancak bilinen uçak sayısı 12, buna iki de helikopteri dahil etmek gerek.

Çok pahalı ve lüks yaşamayı “itibar” olarak gören bir iktidarımız var ve Erdoğan çok fazla uçağının olmasını, 1000 odalı sarayı ve 250 odalı rezidansı kullanmasını buna bağlayarak, “İtibarda tasarruf olmaz” diyor.

Dünyanın en gelişmiş ve zengin ülkeleri, devlet yöneticilerinin lüks ve ihtişam içinde yaşamasına asla tahammül edemezken, Türkiye’nin bir “makam uçakları ve çok lüks makam arabaları cenneti” olması, aslında ibret verici bir çelişki.

Eldeki sınırlı bilgilere göre sarayın envanterindeki hava araçları sayısını sizlere sunayım;

1 adet Boeing 747

1 adet A340-500

1 adet A330-200

2 adet A319 ACJ

1 adet Challenger 850

3 adet GULFSTREAM G550

1 adet G450

2 adet Cesna Ciatiton

3 adet Sikorsky Helikopter S-92

Bunlardan başka var mı?

Bilemiyoruz, çünkü başta da dediğim gibi sorulunca cevaplamıyorlar.

Aynı şekilde makam araçlarında da durum aynı.

Şu anda sarayın emrinde kaç çok lüks araç var kesin bilinmiyor.

Bu nedenle sizlere üç yıl öncesinin resmi kayıtlara yansımış durumunu sunabiliyorum.

Buna göre Erdoğan’ın emrinde 268 tane araç var. Bu araçlardan ikisi limuzin, 14 tanesi zırhlı araç, 28 tanesi 4x4 jeep, 6 tanesi ambulans, 30 tanesi motosiklet, iki tanesi itfaiye.

Bİ SORALIM BAKALIM

Bunlar hangi terör örgütleri ve bize kim, ne sözü verdi?


Toplu açılışların önceki günkü kısmı olan Reyhanlı Barajı, Afrin Çayı Davutlar Regülatörü ve Derivasyon Kanalı, Tahtaköprü Barajı Yükseltilmesi ve Hatay İçme Suyu Arıtma Tesisi Açılış Töreni’nde konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğan, “terör ve terör örgütleri ile bunları yok etmeyenlerle” ilgili bazı açıklamalarda bulundu.

Önce her zamanki gibi “süper güç” gösterisi yaptı.

 “Suriye’den Libya’ya, Doğu Akdeniz’den Kafkasya’ya kadar mazlumların yanında yer alıyoruz ve kendi geleceğimizi de şekillendiriyoruz” dedi.

Ardından, “Suriye güven içinde olmadan Türkiye’nin de güven içinde olmayacağını” bildiğini kaydederek, “Sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu yıkarken, Suriyeli kardeşlerimizin yalnız olmadığını da gösterdik. Tıpkı Balkanlar’da, tıpkı Akdeniz’de olduğu gibi bu uzun güney sınırımızda da istikrar sağlanana kadar sahada aktif bir şekilde yer almayı sürdüreceğiz.

Suriye’de ya bize söz verildiği gibi terör örgütlerinden temizlenir ya da biz kendimiz gider bunu temizleriz” diye konuştu.

Peki Suriye’deki hangi teröristleri temizlemek için bize kim söz verdi?

Suriye’de teröristten bol bir şey yok ki.

AKP Genel Başkanı’nın kimi kastettiğini anlamak kolay değil.

Yandaş tetikçi medya bu sözleri öylece almış koymuş sayfalarına hiçbir yorum yapmamış.

Sadece Akşam gazetesi, kastedilenin PYD olduğunu ima ediyor.

PYD hem Amerika hem Rusya hem de Suriye’nin meşru devleti tarafından destekleniyor.

Peki hedef PYD ise; bunları temizlemek için bu üçüyle de savaşa mı gireceğiz?

Deli sorular işte.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

29 Ekim de yasak kapsamında olacak galiba


İçişleri Bakanı bir genelge yayınlayarak kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin her türlü toplu faaliyetini yasakladı.

Hesapta bu karar koronaya karşı alındı ama öncelikle barolara karşı uygulanacak.

Saray, hukuktaki son kaleyi ele geçirmek için çoklu baro sistemini getirmişti.

Buna rağmen dinci barolar kurulamayınca böyle bir önlem alındı.

Şimdi Barolar Birliği kongresi erteleniyor, kuruluşunu tamamlayamayan diğer barolar kurulacak ve genel kurula delege gönderecek.

Saray, baroları bu yolla ele geçirmek ve etkisiz hale getirmek istiyor.

Tabii şu anda gözler barolarda ama yasak sürecinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü de var.

Galiba bu sefer de “Ne yapalım genelge böyle” bahanesinin arkasına sığınacaklar.