Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Kıssa benden hisse sizden...

Köyün çevresini saran orman maymun dolu...

Ve...

İşte bu köye...

Günün birinde çok şık giyimli ve altında olağanüstü lüks otomobiliyle bir adam gelir...

Maymun satın almak istediğini...

Maymun başına 100 dolar ödeyeceğini söyler...

Köylülerin 1 dolar bile vermeyeceği maymunları adamın hem de 100 dolara satın almak istemesi ahaliyi hayrete düşürür...

İçlerinden biri:

“Sirklere satıyormuş” deyince herkesin aklı yatar...

Ve...

Aynı günün akşam üzeri:

“Maymunları sirklere satıyormuş” diyen köylü yakaladığı tüm maymunları getirip adamdan maymun sayısı kadar 100 dolar alınca...

Ertesi gün orman “maymun avcılarıyla” dolar...

Ve adam gelen tüm maymunları...

Maymun başına 100 dolar ödeyerek satın alır...



Birkaç gün sonra, sabah erken saatlerde aynı adam aynı köyle gelir...

Maymun başına 200 dolar vereceğini söyler...

Akşamüzeri köy meydanı yanlarında maymunlar olduğu halde köylülerle dolar...

Adam da maymunları teslim alıp paralarını öder...



Adam, birkaç gün sonra yine gelir köye...

“Maymun başına 500 dolar ödeyeceğim” der...

Köyüler adam sözünü tamamlar tamamlamaz ormana koşarlar...

Ne var ki sadece 9-10 maymun kalmıştır ormanda...

O, 9-10 maymun için birbirlerini kırar köylüler...

Güçlü olanlar bakiye maymunu yakalayıp köye dönerler...

Ve...

Maymun başına kazandıkları dolarları ceplerine atıp mesut-bahtiyar olarak evlerine çekilirler...



Birkaç hafta maymun alıcısı ortalıkta görünmez...

Köylüler ise hayatlarından memnundur...

Aynı adam yine gelir aynı köye...

Ve...

Dokunaklı bir konuşma yapar:

“Çok kısa bir süre için şehirde olmalıyım o nedenle yardımcım burada olacak... Biliyorum ki ormanda çok az maymun kaldı, zorlanacaksınız. O nedenle bu sefer yardımcım maymun başına 1.000 dolar ödeyecek...”.



Adam gider...

Ama...

Ormanda maymun yok ki...



Köylüler çözüm bulmak için toplanıp tartışırlar...

Adamın yardımcısına rüşvet verecek, kendi sattıkları maymunları:

Tanesi 700 dolara:

Satın alacaklar...

Ve sonra da:

Maymun alıcı patron gelince ona tanesini 1.000 dolardan satarak...

Maymun başına 300 dolar kazanç elde edeceklerdir...



Evet, tahmin ettiğiniz gibi olur...

Yardımcıyı ikna ederler...

Borç, harç, kredi, mredi bulup yardımcıya maymun başına 700 dolar öderler...

Yardımcı da kafesteki maymunları kendilerine 700 dolardan teslim eder...



Evet evet...

Yine bildiniz...

Maymun alıcı patron bir daha hiç gelmez...

Yardımcısı da zaten maymun başına 700 dolar alıp tüymüştür...



Kıssa benden...

Hisse sizden...



Bir örnek kopya vereyim mi?

Özel bankalar, Hazine’ye (Devlet) %26 faizle para satıyor...

Merkez Bankası’ndan (Devlet) %14 faizle borç alıyorlar...

UMRE’YE GİTTİ Mİ?..


CHP kanadında, genel başkanlarının Umreye gittiği ama...

Açıklamadığı haberlerini görünce...

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’in danışmanlarından biri olduğum süreçte (1999-2002) yazdığım bir raporu ve...

Genel Başkan’a yaptığım bir öneriyi hatırladım...

Sizlerle de paylaşayım...





Bir sabah İzmir Torbalı’ya mitinge gidecektik...

Gece gönderdiğim raporun bir bölümü aynen şöyle idi:

“Umre’ye gidiniz. Bu bir hac olmadığı için laîkçilerin (elbette askerlerin de) tepkisini çekmeyecek ama mütedeyyin Müslüman kitlelerin kalbini kazanmanıza yarayacaktır.

Türkiye’de siyaset askerle yapılamayacağı gibi askere rağmen hiç yapılamaz.

Askerle siyaset yapmayı deneyen CHP sadece, askere karşı gibi görünen Ecevit’in genel başkanlığında iktidara yaklaşabilmiştir.

Askerle sürekli kavga eden AP ise hiçbir zaman sürekli iktidar olamamıştır.

O halde yapılacak en doğru siyaset, askerle karşı karşıya gelmeden ama asla ondan güç de almadan, dindarları küstürmeden fakat yobazların yanında da görünmeden siyaset yapabilmektir...”.



Sabah, aynı uçakla önce İzmir’e ve oradan da kara yolu ile Torbalı’ya geçecektik...

Bu, danışman olarak ilk resmi gezimdi aynı zamanda...



Uçaktaki koltuğum, onun koltuğunun tam arkasındaydı...

Tansu Hanım girer girmez göz göze geldik...

Selâmlaştık...

Geldi yerine oturdu...

Ve hemen arkasını hafifçe dönüp:

“Hayırlı olsun, Umre’ye gidiyormuşsunuz” dedi...



“Eyvah!” dedim kendi kendime...

Ya anlatamamıştım...

Ya anlamamıştı...

Ya da:

Benimle kafa bulmuştu...



Hiç üstelemedim...

Sadece gülümsedim...



(Çillerli Yıllarım. Sayfa: 337. Marka yayınları. 2006).

İSLAMCI VAKIFLAR ÖKSÜZ KALDI...


Adı Ekrem, soyadı İmamoğlu olan bir CHP’li...

İBB başkanlığına aday oldu...

Medyada her “Ekrem” adı geçtiğinde...

AKP’li seçmen:

Resul-u Ekrem’i...

Yani...

Hz. Muhammed Mustafa’yı hatırladı...





Her “İmamoğlu” denildiğinde...

AKP’li seçmen:

Ekrem’in, mübarek bir İmam’ın soyundan geldiğine inandı...

Ve...



İşte bu...

Adıyla da soyadıyla da:

“Muazzam bir Müslüman” olan CHP adayı...

İBB seçimlerinde:

Reis’i perişan etti...



“Aşkım” dediği İstanbul’u:

Elinden aldı...

Siyasal İslamcı vakıflar öksüz kaldı...



AKP yönetimi...

Teşkilâtları...

Ve de...

Eklemlenmiş gazetecileri, yazarları...

Kılıçdaroğlu’nun:

Hem Hz. Muhammed’in soyundan geldiği...

Ve hem de...

Umreye gittiği haberlerinden paniklemesinler de:

Ne yapsınlar?..

KURALSIZLIĞIYLA ÖVÜNEN HALK...


Fıkra bu ya...

Ünlü pehlivan Koca Yusuf, Amerika’ya götürülür (Aslında Amerika’da profesyonel güreş yaptığı doğrudur) ve güreştirilir...

Önüne geleni yenince seyircinin ilgisi azalır...

Bu defa ringe çıkarıp dövüştürmeye karar verirler...



Kuralları öğretirler...

Ve ilk maçta karşısına kendi gibi uzun boylu, iri yarı bir Amerikalı boksör çıkarırlar...

Amerikalı, Yusuf’un etrafında dans ederken...

Diğer yandan da yumruk savurmakta ve...

Yusuf’un canını yakmaktadır...



Yusuf, ringin kenarında maçı izleyen hocasına gider:

“Te be bu kızan çok fena vuru bana” der...

“Sen de vur...” diye uyarır hocası...

“Kıyamam be ya” diye itiraz eder Yusuf...

Ama...

Rakibi ha bire vurur durur...



Yusuf bir defa daha gider ring kenarına...

Bir kez daha uyarır hocasını:

“Te be bu kızan aalaa çok fena vuru bana...”.

Hocası bir kez daha:

“Sen de vur” deyince...

Yusuf boks eldiveninin içine tükürür...

Ve...

Bir Osmanlı şamarı nakşeder Amerikalının kulak tozuna...



Amerikalı bir ağaç gibi devrilir sağ yanına...

Hakem yerde yatan boksörün başında başlar saymaya:

“1,2,3,4.......”



Yusuf ringin kenarına gider...

Hakemi işaret eder hocasına ve sorar:

“Te be n’aabar bu kızancık büle?..”.

“Sayıyor... Ona kadar kalkmazsa seni galip ilân edecek...”.

Yusuf, hakemin yanına gider bu defa:

A be ne sayarsın... Üldü o...” der...

Nabzına bakarlar Amerikalının:

Ölmüştür...



NOT:

Boksta tokat yasaktır, kural dışıdır...

Ancak...

Bu yaşanmamış olay...

Fıkra olarak...

Ama...

Kural dışı dövüşerek rakibini öldüren Yusuf’u:

Övmek için anlatılır...

TAKMAYIN KAFANIZA...


Dünyada en çok kamu ihalesi alması...

Ve...

Kazandığı kamu ihalesinin acayip ballı olduğunu:

“Milletin anasının ırzına geçtiğini” söyleyerek itiraf emesiyle ünlü Müteahhidin:

Şeyini kopartmayı akıl etmeyen birilerinin:



Uluslararası saygınlığı olan sanatçı Sezen Aksu’nun dilini koparmaya niyetlenmelerini...

Lütfen:

Ciddiye almayın...



Bir lafa bakın laf mı diye...

Bir de söyleyene bakın:

Ve...

Kafanıza takmayın...

DÜNÜN TİVİTİ...


murathan mungan

@mungan_murathan

Bu ülkeye bir ruh iklimi armağan eden Sezen’in dilinin de sözünün de sesinin de hepimizde hakkı var. Hafızanın adaleti herkesi, hak ettiği biçimde hatırlar.

Gerisi güncelin argosu, çaresizlerin gürültüsü...