Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Kimlere ihtiyacımız var?

1990’lı doksanlı yılların başı...

Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak, boğazdaki muhteşem yalısında...

Her pazar:

En az 100 kişinin katıldığı:

Partilerinden birini verecek...



Siyaset tarihimizin unutulmaz devlet insanı politikacılarından biri olan Ali Naili Erdem’i telefonla arıyor:

“Bu pazar sizin de aramızda olmanızı istiyoruz” dedikten sonra devam ediyor: “Bu arada, konuklarımızdan biri sizinle mutlaka tanışmak istiyor...”.

“Elbette gelirim” diyor Ali Naili Bey...





Yalının kapısında kendisini Kemal Bey’in eşi gazeteci Nazlı Ilıcak karşılıyor...

“Hoş geldiniz, şeref verdiniz, o şeref bize ait” faslından sonra...

Nazlı Hanım:

“Ali Naili Bey” diyor... “Bir hanımefendi sizinle çok tanışmak istedi, kabul buyurursanız davet edebilir miyim?..”.

“Tabii ki lütfen...”.



Birkaç dakika içinde...

Karşıdan...

İki elini yanlara açmış...

Gülerek ve serçe gibi sekerek ...

“Güzel ve zarif” bir Hanımefendi geliyor...





Elini uzatıyor...

“Ben Prof. Dr. Tansu Çiller...”. Sonra, arkasından kendisini takip eden beyefendiyi gösteriyor: “Eşim Özer Çiller.... Hacı bekler gibi sizi bekliyordum Beyefendi... Bir konuda size danışmak istiyorum...”.

Ali Naili Bey her zamanki nezaketiyle:

“Aman efendim şeref duyarım buyurunuz” deyince Tansu Hanım soruyor:

“Siyaset yapmak istiyorum, hangi partide siyaset yapmamı tavsiye dersiniz?..”.



Ali Naili Bey gülümsüyor:

“Hanımefendi” diye başlıyor, “Daha girişte yanlış yaptınız... Ben size ‘şu partide ya da bu partide siyaset yapın’ diyemem... Siyaset bir akıl ve gönül işidir... Buna siz kendiniz önce aklınız sonra kalbinizle karar vereceksiniz... Aklınızın ve kalbinizin istemediği bir partide sakın siyaset yapmayın...”.



Canlarım...

Ali Naili Bey’den bizzat dinlediğim bu anekdotu neden anlattım?..

Söyleyeyim...



İki tip insan vardır...

Birincisi:

Bir şeyler yapmak isteyenler...

İkincisi:

Bir şey olmak isteyenler...



Demek ki Tansu Hanım...

“Bir şey olmak” isteyenlerdenmiş...

Başarısızlığının...

Sebebi de: Oymuş...



Türkiye’nin Tansu Hanım veya Recep Bey gibi:

Bir şeyler olmak isteyen değil...

“Bir şeyler yapmak” için siyaset yapacak devlet insanı politikacılara ihtiyacı var...

Umarım bu seçimlerde:

Bir şeyler yapmak isteyenleri tercih ederiz...

Günün sözü


Kasım Gümüş diyor ki:

“Müslümanın merhametine, kâfirin adaletini tercih ederim!..”.

Heybenin ön gözü


İktidar politikacısı, omzunda asılı heybenin ön gözüne:

Muhaliflerin günahlarını...

Arka gözüne ise:

Kendi günahlarını koyarmış...



Halkın arasında dolaşırken:

Elini heybenin ön gözüne daldırıp...

Oradan çıkardığı günahları:

Atarmış...



Bizdeki iktidarın yaptığı da:

İşte oymuş...

Durum tespiti


Erdoğan’ın bütün bakanları milletvekili adayı yapması:

“O kadar başarısızdınız ki, sizi bir daha bakanlık kapısı önünden bile geçirmem” mesajıdır...



Ve ne yazık ki...

Bu başarısız insanlardan ikisi hariç (Ki benim başarılı bulduğum sadece bu ikisidir: Koca ve Ersoy):

Bu aşağılamadan hiç gocunmamış:

Aday olmuşlardır.

Zerrece fark yok




Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görev alan (Muvazzaf) subay ve astsubayların:

Bir kısmı: Kadrolu...

Bir kısmı ise: Sözleşmeli...



Kadrolu olan astsubaylar:

Devlet garantisi altında...

Sözleşmeli olanların ise:

Hiçbir garantileri yok...



Üstlerinden biri:

“Performansı iyi değil...”

Veya:

“Disiplinsiz...”.

Ya da:

“Askerlik onuruna leke sürecek davranışlarda bulunuyor” şeklinde bir rapor vermişse...

O astsubayın sözleşmesi:

İptal edilebiliyor...



Millet İttifakı sözcülerine hatırlatıyorum...

Yeni hükümet döneminde bu adaletsizliğin:

Mutlaka giderileceğini...

Jandarma ve Sahil Güvenlikte çalışan muvazzaf tüm astsubaylara kadro verileceğini duyurun...

Zira...



Emniyet görevlileriyle bu yurttaşların aldıkları risk arasında:

Zerrece fark yok...

Doğrusu ne?




Haber doğruysa...

MB; demir sandıklarla geldiği Kapalıçarşı’dan her gün:

260 milyon dolar topluyormuş...



Bunu...

Doları baskılamak için yapmış olamaz...

Çünkü:

Talep eden MB...

Haliyle döviz kurlarını arttırır...

Ama:

Öyle bir artış görülmedi...



“Döviz satıyor” deseler...

O zaman da kurların düşmesi gerekirdi...

(Şimdilik) Öyle bir etki de görülmedi...



Acaba: İşin doğrusu ne?..

Merkez Bankası açıklama yapar mı?..

Yazılarımı gönderdikten sonra, MB değil ama Saray, haberi yalanladı.

“Kimleerr kimlerle”




Millet İttifakı...

Seçime 33 gün kala...

Eline geçirdiği bu fotoğraf fırsatını...

Üzerine...

Ya da altına...

Erdoğan’ın o ünlü:

“Kimleer kimlerle” sözünü de yazıp...

Değerlendirir mi?..

Görmezden mi gelir?..

Kassandra gibi




Haber:

Uzmanlar ABD Merkez Bankası’nın şahinliğinin tepe noktasına çok yakın olduğunu ve bankanın sonraki hamlesinin faiz indirimi olacağını belirterek:

“FED bu kadar sıkılaşmaya gittiği ortamda ABD’de ve dünyada enflasyon riskleri aşağı yönlü. Dünyanın büyük bölgelerinde zaten baskılanmış olan ekonomik aktivite, ironik bir şekilde, muhtemelen küresel talebin çökmesini önleyecek. Bu senaryo dolarda da önemli bir zayıflamaya işaret ediyor” değerlendirmesini yaptı...



Eeee...

Sakalsız...

Ve...

Ünsüz olmak:

Böyle bir şey...



Bilirsiniz...

Görürsünüz...

Sezersiniz...

Ama:

Kassandra gibi lânetlenmiş olmalısınız ki:

Hiç kimseyi inandıramazsınız...