Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Kimilerinin bana çok öfkelendiğini biliyorum

Atatürk’e duyulan küresel saygı:

Sevgi ve nefretten bağımsızdır...

Benim Karl Marx’a duyduğum saygı da öyledir...





Marksist değilim...

Haliyle:

Komünist de değilim...

Ve...

Marx’ın pek çok ekonomik önermesine karşıyım...

Ama...

Benim için Marx:

Ekonominin peygamberlerinden biriydi...





Günümüzden yaklaşık 150 yıl önce:

Kapitalizmin, kapitalist kafalar yüzünden çökeceğini gördü...

Ama...

Friedrich Engels’le birlikte manifestosunu yazdığı Komünizm:

Kapitalizmden önce çöktü...



30 yıldır savunduğum:

Liberal (Liberalizm değil) Demokrat Sosyalist (Sosyalizm değil) felsefenin hâkim olduğu süreç başlıyor...

Tam olarak uygulandığında...

En az kapitalizm kadar uzun sürecek...





Adından anlaşılacağı gibi aynı anda:

Hem liberal...

Hem demokrat...

Ve hem de sosyalist olmak:

Bir felsefe...



Nasıl ki bilhassa Türk hukukçular (Son 40 yıldır) hukuk felsefesinden bîhaberse...

Türk siyasetçileri...

Türk ekonomistleri...

Türk sosyologları...

Ve...

Türkiye medyası da:

Liberal Demokrat Sosyalist felsefeden bîhaber...



Ve...

Ne yazık ki...

Ve...

Halen...

Komünizmin...

Sosyalizmin...

Liberalizmin...

Her “...izm” gibi...

Birer din olduğu gerçeğini kabul etmiyorlar...



Nasıl ki din, Tanrıyla birey arasında bir değişmez...

Bir değiştirilemezse...

Her türlü “...izm” de...

Kurucusuyla müritleri arasında bir:

Değişmez...

Bir değiştirilemez...



Oysa...

Liberal Sosyalist Demokratlar...

Dünyadaki olumlu gelişmeler karşısında direnmez...

O gelişmeleri kullanarak:

Kendini yeniler...



Kimilerinizin bana çok öfkelendiğini biliyorum...

Ancak...

Ve unutamayın ki:

Kilise de Galileo’ya çok öfkelenmişti...



O, korkusundan, doğru bildiği halde...

Dünyanın kendi etrafında dönerek, güneşin etrafında dolandığı fikrinden vazgeçmişti...

Ben ise:

İnsanlığın geleceğinin Liberal Sosyalist Demokraside olduğu görüşümden:

Vazgeçmeyeceğim...

Ta ki:

Yeni buluşlar...

Yeni ve olması gereken uzlaşmalar oluncaya kadar...

Günün sözü


“Umutsuz durumlar yoktur umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim...”.

Mustafa Kemal Atatürk

Bacım bizimle egleniy




Fatih Altaylı:

“Aday çıkarırsanız CHP Ankara’yı kaybedebilir. Bunu göze alıyor musunuz?”

Meral Akşener:

“Her şeyi göze alıyoruz. Belki bizim adayımız kazanacak...”.



“Kazanabilecek aday seçeceğiz” diye diye önce masayı yıktı...

Sonra da...

Aylarca:

“O zaten kazanamaz” diye yıprattığı “Kemal Bey seçilemesin” diye...

Elinden gelen gelmeyen her şeyi yaptı...

Ve:

Başardı...



Şimdi de...

Kendi belediye başkanı adayı için:

“Belki bizim adayımız kazanacak” diyor...



Belki...

Belki...

Belki...



Bu üç “belki...”.

Meral kardeşimi kırmamak için öylesine yazıldı...

Aksi halde...

Çok kötü şeyler yazabilirdim...

Kaydı hayat şartıyla


CHP’ye...

Ve...

Merkezde:

(Seküler-Modern-Muhafazakâr) Liberal demokratlar tarafından kurulacak bir partide:





Erdoğan’ı muhatap almayacak...

Onun:

Alışıldık hakaretlerine cevap vermeyecek...

Atatürk’e saygıda kusur etmeyecek...



Dindar ama “dinci” olmayan...

İyi bir Müslüman...

Ama...

İslam’ı istismar etmeyen...

Neden enseyi karartmamamız gerektiği konusunda halka ümit verip...

O konuda halkı ikna edecek...

Bir:

Genel Başkan ile...

Ekibine ihtiyacı var...



Kısaca tanımını yapmaya çalıştığım genel başkanlar ancak:

Erdoğan’ın etkinliğini bitirir...

Aksi halde...

Erdoğan gibi:

Nobran...

Kavgacı...

Rakiplerine hakaret etmekten zevk alan...

Hiçbir şey bilmediği halde...

“Çok şey bilirmiş gibi” yapan muhalif genel başkanlar sayesinde...

Ve Allah da ömür verirse...

Erdoğan:

“Kaydı hayat” şartıyla cumhurbaşkanlığı yapar...

Ne satın alındı?..


Son 15 günde Merkez Bankası’ndan:

10 milyar dolar çıktı...

Ve...

Bu 15 milyar dolarla yine:

Döviz baskılandı...



Ama...

Mehmet Şimşek...

MB rezervlerinden 10 milyar dolar çıkma gerekçesinin:

“Dövizi baskılamak olmadığını” savundu...





Peki...

Ne oldu...

Ne satın alındı?..



Ya da:

MB nereye ödeme yaptı da:

Döviz rezervleri 10 milyar dolar eksildi?..

Bir şey olmak, bir şey yapmak


Para...

Mal...

Mülk...

Ve...

Daha çok servet...

Daha çok güç sahibi olma ihtirası:

Toplumun sorunlarını unutturdu...



Bilhassa bizim gibi az gelişmiş...

Ya da:
Gelişmekte olan ülkeler patikasında patinaj çeken ülkelerde kişiler:

“Bir şey yapmak” için değil...

“Bir şey olmak” için savaş veriyor...



Yani:

Bu son orta kuşak dinci ve ırkçı (Dindar ve Milliyetçi değil) neslin amacı:

Tüm toplumun sorunlarını çözmek...

Bir şeyler üretmek değil...



Bunların amacı:

Müdür olmak...

Milletvekili olmak...

Ünlü olmak...

Bakan olmak...

Devlet Başkanı olmak...

Ve böylece:

Zengin olmak falan...



Ancak...

Ve ne yazık ki...

O “bir şey olmak” ihtirasının içinde:

“İnsan olmak” yüce duygusu yok...

Olmayınca...

Hak verme duygusunun yüceliği demek olan:

“Vicdan...”.

Yani:

“Adalet duygusu” da yok...



Canlarım...

Soru şu:

“Bir toplumu adaletsiz...

Vicdansız yapan nedir?..”.

Cevap veriyorum:



“O ülkeyi yöneten siyasi iradedir...”.

Yani:

Seçilmiş sultandır...

İtibar


Softanın biri kesti Bektaşi’nin yolunu:

“Baba Erenler” dedi; “ilim irfan sahibisin kabul, bir de oruç tutup, namaz kılsan var ya; bizim nazarımızda da itibar sahibi olacaksın...”.

Bektaşi gülümsedi:

“Sizin nazarınızda itibar kazanacağım diye tanrı katındaki itibarımı zedeleyemem...”.

Dünün tweeti


Prof. Dr. Bengi BAŞER

@bengibaser

İstanbul yıllardır süregelen liyakatsizliğin, sorumsuzluğun, iş bilmezliğin, dürüst olmayışın kurbanı oldu bir kez daha... Göğüslerini gere gere açtıkları hastanesinden, metrosuna kadar her yer seller altında...

Yazık değil mi bu vatana...

Yaman çelişki


.......

Bir öyle şaşılası dünya ki burası,

balıklar kahve içerken

çocuklar süt bulamıyor.

İnsanları sözle besliyorlar,

domuzları patatesle...

Nazım Hikmet (Taranta Babu’dan alıntı)