Korkusuz

Kılıçdaroğlu'ndan Zonguldaklılara '5 bin işçi' sözü

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde, Zonguldak'ta; “Zonguldak bir emekliler kentine dönüştü. Madeni nereden alıyorlar? Madeni Güney Amerika’dan getiriyorlar, kömürü, Güney Afrika’dan getiriyorlar kömürü, dışarıdan getiriyorlar kömürü, 50 milyon, 60 milyon dolar paralar ödüyorlar. Allah aşkına şu dağların altında karaelmas var ve çalışmak isteyen binlerce kişi var. Allah nasip eder, Cumhurbaşkanı olduğumda aşamalı olarak 5 bin işçi alacağım.  Söz verdiler yıllardır, yapmadılar. 5 bin işçi sözü verdim, geldiler dediler ki, ‘2 bin kişi alacağız’ 2 bin kişiyi alacağız diyenin üstünü kömürün karasıyla çizeceksiniz. 5 bin işçi alacağım diyenin yanında bir kömür koyacaksınız. Hiç endişe etmeyin sizin hakkınızı hukukunuzu her ortamda savunacağım” dedi. 

Kılıçdaroğlu'ndan Zonguldaklılara '5 bin işçi' sözü
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde, Zonguldak'ta; “Zonguldak bir emekliler kentine dönüştü. Madeni nereden alıyorlar? Madeni Güney Amerika’dan getiriyorlar, kömürü, Güney Afrika’dan getiriyorlar kömürü, dışarıdan getiriyorlar kömürü, 50 milyon, 60 milyon dolar paralar ödüyorlar. Allah aşkına şu dağların altında karaelmas var ve çalışmak isteyen binlerce kişi var. Allah nasip eder, Cumhurbaşkanı olduğumda aşamalı olarak 5 bin işçi alacağım.  Söz verdiler yıllardır, yapmadılar. 5 bin işçi sözü verdim, geldiler dediler ki, ‘2 bin kişi alacağız’ 2 bin kişiyi alacağız diyenin üstünü kömürün karasıyla çizeceksiniz. 5 bin işçi alacağım diyenin yanında bir kömür koyacaksınız. Hiç endişe etmeyin sizin hakkınızı hukukunuzu her ortamda savunacağım” dedi.

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde, Zonguldak’ta miting düzenledi. Mitinge, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“ZONGULDAK BİR EMEKLİLER KENTİNE DÖNÜŞTÜ”

“Zonguldak’a geldiğimde içimde hep bir burukluk hissederim. Alın teri dökenlerin kenti diye, karaelmasın kenti diye düşünürüm Madenciler için dünya kadar şiirler yazıldı, öyküler yazıldı, romanlar yazıldı. Hayatını kaybedenlerin arkasından hep beraber gözyaşı döktük. Ama emeğin dediğimiz, emekçilerin dediğimiz bir kentin yürüyüşünü de asla unutmadık. Ankara’ya yürüyüşünü de asla unutmadık. Ama bugün Zonguldak bir emekliler kentine dönüştü. Emeklilerin yoğun olduğu bir kente dönüştü. Madeni nereden alıyorlar? Madeni ta Güney Amerika’dan getiriyorlar, kömürü, Güney Afrika’dan getiriyorlar kömürü, dışarıdan getiriyorlar kömürü, dünyanın parasını ödüyorlar. 50 milyon, 60 milyon dolar paralar ödüyorlar. Allah aşkına şu dağların altında karaelmas var ve çalışmak isteyen binlerce kişi var. Söz verdiğim daha önce geldiğimde, aynı sözü Allah nasip eder, Cumhurbaşkanı olduğumda sizlerin oyuyla onu da yerine getireceğim. Aşamalı olarak 5 bin işçi alacağım.

Söz verdiler yıllardır, söz verdiler yapmadılar. 5 bin işçi sözü verdim, geldiler dediler ki, ‘2 bin kişi alacağız’ 2 bin kişiyi alacağız diyenin üstünü kömürün karasıyla çizeceksiniz. 5 bin işçi alacağım diyenin yanında bir kömür koyacaksınız. Hiç endişe etmeyin sizin hakkınızı hukukunuzu her ortamda savunacağım ve görevimi yapacağım, hiç endişe etmeyin siz.



“TÜRKİYE’NİN AYRIŞMAYA, KAVGAYA DEĞİL BERABER OLMAYA, BİRLİKTE OLMAYA, BİRLİKTE ÇALIŞMAYA İHTİYACI VAR”

Emekliye yeteri kadar para vermiyorlar. Zaten işçi de doğru dürüst kalmadı. Batan kim? Esnaf, esnaf da terk etti Zonguldak’ı, ne yapsın? Çalışan yok, üreten yok, alın teri döken yok, kazanan yok, gidip alışveriş yapacak kişi de olmuyor. Esnaf kardeşim de unutmasın, 5 bin işçi çalıştığında en çok esnaf da kazanmış olacak ve sözüm var, 6 liderin sözü var: Esnafı sahipsiz bırakmayacağız. Onların Bakanlığını da kuracağız. Esnaf Bakanlığı’mız da olacak.

Herkesin kazandığı güzel bir Türkiye’yi inşa etmek için yola çıktık. Kadınların derdini de gayet iyi biliyorum. Onların sorunlarını da gayet iyi biliyorum. Kırsalda yaşayan kadının sorununu da biliyorum. Karadenizli kadının, yürekli kadının nasıl çalıştığını, ürettiğini, nasıl kazanmak istediğini, onu da çok iyi biliyorum. Türkiye’nin bir değişime ihtiyacı var. Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Türkiye’nin ayrışmaya, kavgaya değil beraber olmaya, birlikte olmaya, birlikte çalışmaya ihtiyacı var. Her evde, her mutfakta berekete ihtiyacı var. Birlikte yaşamaya ihtiyacımız var. Bu zor günler geçecek, evet güzel günler mutlaka gelecek, hiç endişe etmeyin bunu da sağlayacağız.

“İNSANCA, HAKÇA BİR DÜZENİ GETİRECEĞİZ. HİÇ KİMSENİN ENDİŞESİ OLMASIN”

Köyler boşaldı. Köylerde kimse kalmıyor, kalmak da istemiyor. Söz verdim, gittiğim her yerde söylüyorum. Hiç endişe etmeyin, bütün köy okullarını yeniden açacağız ve 100 bin öğretmenin atamasını yapacağız. İnsanlar evlatlarını okutmak için şehirlere geliyorlar. Köyde öğretmen olsun ne olacak? Köyün imamı var eyvallah, köyün öğretmeni olacak eyvallah, köyde ziraat mühendisi olsun, ziraat teknisyeni olsun eyvallah, veteriner hekim olsun eyvallah, niye olmuyor bunlar? Neden olmuyor? Gencecik, üniversiteyi bitirmiş işsiz, bunlara iş verin kardeşim, köye gitsinler, köyde çalışsınlar, köyde üretsinler, köylüye yardım etsinler. Çiftçi kazansın, herkes kazanacak burada, bu işin zarar edeni yok zaten. Eti dışarıdan getir, canlı hayvanı dışarıdan getir, buğdayı dışarıdan getir, arpayı dışarıdan getir, yulafı dışarıdan getir. Ne oldu ya, biz dışarıya mı çalışacağız? Milyar dolarları dışarıya öde, olmaz. Bu düzeni ters düz edeceğiz. Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen. Rahmetli Ecevit, buranın da Milletvekiliydi. O diyordu, ‘ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen’ diyordu. İnsanca, hakça bir düzeni getireceğiz. Hiç kimsenin endişesi olmasın.

“SİYASİ İKTİDAR DESE Kİ, ‘EMEKLİYE AZ VERİN’ BÜTÇEDEN PARA AZ AYRILIR. ‘BEŞLİ ÇETELERE ÇOK VERİN’ ORAYA DAHA FAZLA PARA GİDER”

Emeklilerden söz ettim. Eskiden burası çalışanların, üretenlerin başkentiydi. Karaelmasın başkentiydi. Şimdi emeklilerin başkenti olma yolunda hızla ilerliyor. Bu tabloyu inşallah değiştireceğiz. Emekli de geçinemiyor. 2015 yılından bu yana hep ısrar ettim. Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye verin; asgari ücret kadar olsun, en azından torunu gelirken, çocukları gelirken ceplerine 5-10 lira harçlık koyar bu insan ve sokağa çıkar, kahveye gider, kahvede arkadaşlarına bir çay ısmarlar diye… Önce, ‘parayı nereden bulacaksın?’ dediler. Bir sürü laf ettiler. Arkasından biner lira verdiler. Sonra ısrar ettim seçim geliyor ya, biraz daha artırdılar bu rakamı… Sözüm söz, asgari ücret kadar, Ramazan ve Kurban Bayramı’nda emeklilere birer ikramiye vereceğiz. Sözüm söz. Kurban Bayramı’nda bankaya gidecek emekli kardeşim, bankadaki hesabına bakacak emekli kardeşim 15 bin liralık ikramiyesini görecek. Görecek, görecek, görecek. Bay Kemal’in sözü Bay Kemal’in… Bay Kemal sözünden dönmez. ‘Parayı nereden bulacaksın?’ diyorlar.  Değerli kardeşlerim devasa bir bütçemiz var. Bütçede paranın nereye harcanması gerektiğine siyasi iktidar karar verir. Siyasi iktidar dese ki, ‘emekliye az verin’ bütçeden para az ayrılır. ‘Beşli çetelere çok verin’ oraya daha fazla para gider. 27,5 yılımı devlete harcadım. Bütçe nasıl yapılır gayet iyi bilirim. Devletin ne olduğunu da gayet iyi bilirim. Paranın nerelere harcanması gerektiğini de gayet iyi bilirim. Savurganlığı önlemenin nasıl olması gerektiğini de gayet iyi bilirim. Emekliye para verilecek derseniz bütçeye ödemeyi koyarsınız, emekliye Ramazan Bayramı’nda, Kurban Bayramı’nda zaten yılda iki sefer birer ikramiye vermenin hiçbir sakıncası yok. Ödediğini koyarsınız, para da ona göre harcanır. Sözüm söz, 418 milyar doları dışarıya götürenler size de sözüm söz, götürdüğünüz paranın tamamını getireceğim ve bu millete vereceğim.

“PARTİ DEVLETİNE DÖNÜŞTÜRDÜLER, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’Nİ”

Hiç endişe etmeyin onlar sanıyorlar ki, Bay Kemal devleti bilmez, devleti tanımaz. Devlet bakidir. Devlet adalet üzerine inşa edilir. Devlet parti değildir, parti devletine dönüştürdüler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni… Devlet yine liyakatli insanların yöneteceği bir devlet olacak. Bundan hiç kimsenin endişesi olmasın, bunu da sağlayacağız. Fizik tedavi kuyruğu son bulacak diyor, sana söz 10 bin fizyoterapist atanacak diye, meraklanmayın öğretmen kardeşlerim var bakın, ücretli öğretmen var, sözleşmeli öğretmen var, kadrolu öğretmen var, aynı işi yapıyorlar biri 100 lira alıyor, biri 300 lira alıyor, biri 5 bin lira alıyor. Olmaz, öğretmen öğretmendir ve öğretmenlerin hepsinin kadrolu öğretmen ve kendi kıdemlerine göre de aylık almaları gerekir. Bakın her şeyin adaletini düşünüyorum. Her şeyi adalet üzerine inşa etmeye çalışıyorum. Bundan emin olmanızı isterim.

“HİÇ ENDİŞE ETMEYİN, ÇOCUK BESLENME ÇANTASI OLMADAN OKULUNA GİDECEK, SUYUNU İÇECEK, SÜTÜNÜ İÇECEK, ARKADAŞLARIYLA BERABER YEMEĞİNİ YİYECEK VE TOK KARINLA EVİNE DÖNECEK”

Bizim pırıl pırıl evlatlarımız işsiz, gencecik çocuklar işsiz ama 3 milyon 600 bin Suriyelimiz var. Sizlerin oylarıyla Allah nasip ederse, en geç 2 yıl içinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi kendi ülkelerine uğurlayacağız, en geç 2 yıl içinde… Bize diyorlar ya, ‘Bay Kemal milliyetçi değil’ vatanını seven kim? Bay Kemal, yabancıları göndermek isteyen kim? Bay Kemal, yabancılardan medet uman kim? Onlar. Her türlü kötülüğü yapanlar onlar ama suçlu Bay Kemal oluyor. Ben bu milletin vicdanına güveniyorum. Bu milletin ahlakına, bu milletin erdemine güveniyorum. Beraber bu ülkeyi değiştireceğiz. Artık bir değişime ihtiyacımız var, bir değişim olsun artık yeter artık, 20 yıldır, 22 yıldır yeter. Memleketi ne hale getirdiler. Bu memleket Allah aşkına bir kuru soğana muhtaç hale gelir miydi? Bir kuru soğana ya, soğan alamaz hale geldik. Yazıktır, günahtır. Mutfaklarda yangın var arkadaşlar. Ben şunu çok iyi biliyorum. Evladını beslenme çantasına, ekmeğin arasına salça sürüp çocuğuna verip okula gönderen anneler biliyorum. Yazıktır günahtır. Bu evlatlar bizim evlatlarımız, bu evlatların karnı doysun istiyorum. Hiç endişe etmeyin, çocuk beslenme çantası olmadan okuluna gidecek, suyunu içecek, sütünü içecek, arkadaşlarıyla beraber yemeğini yiyecek ve tok karınla evine dönecek. Hiç kimse endişe etmesin. Evet paraları niye getireceğim? Bunlar için getireceğim, hiç endişe etmeyin.

“BEŞLİ ÇETELER NE YAPIYOR? ‘ŞU KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN AYAĞINI NASIL KALDIRABİLİRİZ, NASIL BUNU CUMHURBAŞKANI YAPMAKTAN VAZGEÇİREBİLİRİZ?”

Ayrıca yatırım yapacağız. Efendim, ‘Filyos Limanı’nı CHP gelirse, Kılıçdaroğlu gelirse yapmayacakmış’ hayır niye yapmayayım? Sizin babanızın malı mı? Orası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait ve yapacağız. Daha güzelini yapacağız, daha iyisini yapacağız. Karadeniz’de tersaneler var. Tersaneler büyümesi lazım, evet büyümesi lazım. İstihdam yaratması lazım. Yapmıyorlar, para nereye gidiyor? Beşli çetelere gidiyor. Beşli çeteler ne yapıyor? ‘Şu Kemal Kılıçdaroğlu’nun ayağını nasıl kaldırabiliriz, nasıl bunu Cumhurbaşkanı yapmaktan vazgeçirebiliriz?’ Sen saraylara güvenirsin ben halka güvenirim. Sen beşli çeteler için çalışırsın ben halk için çalışırım. Sizin için çalışırım.

“MİLLİ KURTULUŞ SAVAŞI’NI VEREN VE O GELENEKTEN GELEN BİR ANLAYIŞIN SİYASETÇİSİ OLARAK KENDİ ÜLKEMDE HİÇBİR ZAMAN BİR YABANCI ASKER POSTALI İSTEMİYORUM”

Bize milliyetçilik dersi verenlerin, gerçek anlamda milliyetçi olması lazım. Kuzey Irak’ta askerin kafasına çuval geçirilirken bunlar ne yaptılar Allah aşkına? Seslerini bile çıkaramadılar. Sinan Ateş, cinayetini gayet iyi takip ediyor bu kardeşiniz, hiç endişe etmeyin, dosyayı kapatmaya çalışıyorlar, kapattırmayacağım o dosyayı, katilleri yakalayacağım ve adalete teslim edeceğim. Aynı şekilde Gaffar Okkan için de aynı düşüncem, hiç endişe etmeyin. Bir Suriye tezkeresi var. Diyorlar ki, ‘Kılıçdaroğlu, Suriye tezkeresine niye hayır dedi’ Suriye tezkeresinde ne vardı? Terör örgütleriyle mücadele için yabancı askerleri Türkiye’ye davet etme hakkı vardı ve Milli Kurtuluş Savaşı’nı veren ve o gelenekten gelen bir anlayışın siyasetçisi olarak kendi ülkemde hiçbir zaman bir yabancı asker postalı istemiyorum. Bahçeli’ye sordum, ‘bu yabancı askerler kim, kimi davet edeceksiniz? Amerikalıları mı, Rusları mı, Yunanlıları mı, Almanları mı, kimleri davet edeceksiniz?’ Erdoğan’a sordum, ‘hangi yabancı askerleri davet edeceksiniz?’ terörle mücadelede bizim güvenlik güçlerimiz tarih yazmışlardır ve terörle mücadelede büyük başarılar elde etmişlerdir. Onların hepsinin eli öpülür. Sen kalkıyorsun ‘terörle mücadelede yabancı askerleri davet edeceğim’ diyorsun. Bay Kemal buna evet desin, Bay Kemal evet der mi ya? Bay Kemal, Milli Kurtuluş Savaşı’nın ne olduğunu biliyor, her şeyi biliyor.

“AYRIŞMADAN BIKTIK, YETMEZ Mİ ARTIK?”

Son söz, Ekrem Başkan’ın güzel bir şeyi vardı, ne diyordu? Her şey çok güzel olacak. Vallahi de billahi de her şey çok güzel olacak. Bu ülkeye baharları getireceğim. 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım, hiçbir ayrımcılık yapmayacağım. Hangi partiden olursa olsun, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun 85 milyonu barıştıracağım. Kavgadan bittik, ayrışmadan bıktık ya, yetmez mi artık? niye kavga ediyoruz. İşimiz olsun, güzellikler olsun, dünyanın en güzel ülkesinde huzur içinde yaşayacağız ve barış içinde yaşayacağız. Gönlüm, yüreğim sizlerle beraberdir unutmayın gönlüm, yüreğim sizlerle beraberdir. Sizi saygıyla selamlıyorum.”

(ANKA)