Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 'Trump' göndermesi
Niğde’de Millet Buluşması’nda konuşan Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Trump dedi ki ‘Bak beni kızdırma, senin mal varlığını araştırırım ve dünyaya açıklarım.’ Bir tek cümle dahi kurulmadı. Ama Bay Kemal olsaydı ne derdi, araştırmazsınız namertsiniz" dedi.
Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Niğde'de yurttaşlara seslendi. Kılıçdaroğlu'na, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş eşlik etti.
Niğde'den çiftçilere seslenen Kılıçdaroğlu, "Niğde’nin patatesini de biliyorum. Buranın patatesini de çalışkan insanlarını da çok iyi biliyorum. Ya Allah aşkına, patates için Mısır’a gidiyorlar. Senin ne işin var Mısır’da. Türkiye’de arazi mi yok, var; arsa mı yok, var; güneş mi yok, var; su mu yok, var; insan mı yok, onlar da var. Çalışkan insanlar, hepsi üretiyorlar. Ama sen çiftçiyi toprağa küstürürsen ekmez, zarar ediyorlar. Nasıl etsin, nasıl üretsin. Çözeceğim. Hiçbir çiftçi, hiçbir üretici asla ve asla zarar etmeyecek" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“85 MİLYONUN CUMHURBAŞKANI OLACAĞIM: Beraber, Türkiye’yi zengin bir ülke haline getirecek miyiz? Söz mü? Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirecek miyiz? Bu ülkede alın terine değer verecek miyiz? Bu ülkede herkesin aşı, herkesin işi olsun istiyor muyuz? Ben de size söz veriyorum; 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım, hiçbir ayrım yapmadan. Onların yaptığı gibi yapmayacağım. Herkesin benim başımın üstünde yeri var. Hiçbir ayrım yapmayacağım. Ayrım yaparsanız onlara benzerseniz.
BU MİLLETE BİR SÖZ VAR; KUL HAKKI YEMEYECEĞİM VE KUL HAKKI YEDİRMEYECEĞİM: Türkiye’nin bir sorunlar yumuğa içinde olduğunu biliyorum. Her evde hüzün, sorun olduğunu biliyorum. Pırıl pırıl gençlerimizin geleceğini yurtdışında aradığını biliyorum. Tarlalara, çiftçileri küstürdüler, ektiği ürünün karşılığını alamadığını biliyorum. Borç içinde çırpınan çok sayıda vatandaşımı biliyorum. Esnafımızın, çiftçimizin, üreticimizin sıkıntı içinde olduğunu biliyorum. Ama benim bu millete bir söz var; kul hakkı yemeyeceğim ve kul hakkı yedirmeyeceğim.
MAL VARLIKLARINI DIŞARIYA NASIL GÖTÜRDÜKLERİNİ BİLİYORUM: Ben bunu söylüyorum ya bekliyorum ki onlar da desinler. ‘Biz de kul hakkı yemeyeceğiz ve yedirmeyeceğiz’ diye. Ama bakıyorum tık yok orada. Konuşmuyorlar. Onların neler yaptığını ben gayet iyi biliyorum. Nasıl soyduklarını ben çok iyi biliyorum. 20 yılda 418 milyar doları nasıl hiç ettiklerini biliyorum. Mal varlıklarını dışarıya nasıl götürdüklerini biliyorum. Ama o paraların Türkiye’ye getirilmesini istiyor musunuz? İstiyor musunuz? Kaçırılan milyar dolarların Türkiye’ye getirilmesini istiyor musunuz? Vallahi de billahi de son kuruşuna kadar o paraların tamamını getireceğim. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar arayacağım.
SİZİN HAYALLERİNİZ BAY KEMAL’İN HEDEFLERİ OLACAK: Gençler, size bir sözüm var; 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. Türkiye’nin değişimi sizin elinizde. Türkiye’ye huzuru, demokrasiyi getirmek sizin elinizde. Hakça bölüşmeyi bir siyasal anlayış olarak getirmek sizin elinizde. İşsizliği, yoksulluğu bu topraklarda bitirmek sizin elinizde. Sizden de bir isteğim olacak: Umudunuzu hep dışarıya bağladınız. Acaba dışarıya gitsem daha mı iyi yaşarım diye. Ben sizin hayallerinizi gerçekleştirmek için elimden gelen her çabayı göstereceğim. Bundan emin olmanızı isterim. Sizin hayalleriniz Bay Kemal’in hedefleri olacak. Hiç endişe etmeyin. Bunların tamamını gerçekleştireceğim.
BENİM SİZE BİR SÖZÜM VAR, EN RAHAT ELEŞTİRECEĞİNİZ CUMHURBAŞKANI BU KARDEŞİNİZ OLACAK: Gençler, sandığa gideceksiniz ve oyunuzu kullanacaksınız. Şunu istiyorum, siz de istiyorsunuz, huzur içinde yaşamak istiyorsunuz. Efendim bir tweet attım, annem babam hemen dedi ki, aman oğlum hemen bu tweeti sil, efendim başımız belaya girer. Benim size bir sözüm var, en rahat eleştireceğiniz Cumhurbaşkanı; bu kardeşiniz olacak. Rahat eleştireceksiniz. Neden biliyor musunuz? Birileri eleştirilmekten korkuyor. Ya eleştiri kadar değerli bir şey yoktur. Çünkü bizim eksiğimizi, hatamızı söylüyor. Bakarsın, eksiğimiz varsa, şurada bir eksiğimiz var dersin, yanlışımız varsa bir yanlışımız var deriz. Ne demiş atalarımız ‘akıl akıldan üstündür.’ Belki o benden daha iyi olayı biliyor. Daha iyi sorunu çözmeyi biliyor. O zaman istişare çok önemlidir. Bir devlet, bir kişinin iki dudağına teslim edilemez. Devlette istişare, devlette adalet ve devlette liyakat şarttır. Çünkü devletin temeli adalettir. Hiç kimsenin bunu unutmasını istemem.
ELİNDEN TUTAN MI VAR, KALDIRSANA KARDEŞİM, KALDIR: Adalet sadece mahkeme salonlarında olmaz. KPSS’ye girip ilk 10’un içinde 2’nci, 3’üncü olup da mülakatta eleniyorsa gencecik pırıl pırıl evladımız onun hakkı yenmiş oluyor demektir. O nedenle mülakatı kaldıracağım. Ben söylüyorum kaldıracağım, 22 yıldır, o da şimdi söylemeye başladı, ben de kaldıracağım diye. Elinden tutan mı var, kaldırsana kardeşim, kaldır. Kaldırmadılar, az kaldı. 14’ünde gidiyoruz, 15’inde yeni bir Türkiye’ye, huzurlu bir Türkiye’ye uyanacağız.
HİÇBİR ÇİFTÇİ, HİÇBİR ÜRETİCİ ASLA VE ASLA ZARAR ETMEYECEK: Niğde’nin patatesini de biliyorum. Buranın patatesini de çalışkan insanlarını da çok iyi biliyorum. Ya Allah aşkına, patates için Mısır’a gidiyorlar. Senin ne işin var Mısır’da. Türkiye’de arazi mi yok, var; arsa mı yok, var; güneş mi yok, var; su mu yok, var; insan mı yok, onlar da var. Çalışkan insanlar, hepsi üretiyorlar. Ama sen çiftçiyi toprağa küstürürsen ekmez, zarar ediyorlar. Nasıl etsin, nasıl üretsin. Çözeceğim. Hiçbir çiftçi, hiçbir üretici asla ve asla zarar etmeyecek. Havza bazlı planlama getireceğiz. Herkes bir yıl önce ne ekeceğini bilecek. Formülü şu; bütün üretici kardeşlerimin bu formülü ezberlemesini istiyorum; maliyet, artı makul kar, eşittir taban fiyat olacak. Hiç kimse zarar etmeyecek. Onun üstünde bir bedelle satıyorsa satsın ama ne zaman ki makul karın altına düşerse tamamını devlet olarak biz satın alacağız. Çiftçiyi zarar ettirmeyeceğiz, tarlaya küstürmeyeceğiz.
BÜTÜN KÖY OKULLARINI YENİDEN AÇACAĞIZ: Köylerimiz boşalıyor. Ama onlardan tık yok. Bu kardeşiniz söz var. Köylerde çalışan bütün kadınların ve gençlerin; bağda, bahçede, tarlada neredeyse sosyal güvenlik primlerini devlet olarak biz ödeyeceğiz. Primini biz ödeyeceğiz. Böylece tarlada, bağda, bahçede, tütünde, patateste çalışan, üreten, alın teri döken her genç ve her kadın zamanı gelince emekli olacak. Hiç kimseye muhtaç olmayacak. Ayrıca bir şey daha yapacağız. Köy okulları kapatıldı. Bütün köy okullarını yeniden açacağız ve Cumhuriyet’in yüzüncü yılında 100 bin öğretmen ataması yapacağız. Çocuğu okula gönderecek, köyde öğretmen yok; taşımalı eğitim var, dünyanın masrafı var. Bir sürü sıkıntı var. Kardeşim, köy orada duruyor, okul da orada duruyor, öğretmen tayin edeceksin. Anne baba güzellik içinde çocuğunu okula gönderecek.
ONLAR BEŞLİ ÇETELERİ BESLİYORLAR. 3, 5 YERDEN MAAŞ ALIYORLAR: Bir şey daha yapacağım. Bu kardeşiniz fakirin fukaranın garibanın yanındadır. Bu kardeşiniz alın teri dökenin yanındadır. Bir anne düşünün çocuğunu okula gönderecek. İstanbul’da, Ankara’da, Hakkari’de, Diyarbakır’da, İzmir’de, Manisa’da… Nerede olursa. Geliri yetersiz olduğu için çocuğun beslenme çantasına ne koyacağım diye düşünür. Annenin en büyük dramı budur. Eğer üniversiteyi bitiren veya askerden dönen oğlu veya üniversiteyi bitiren kızı işsizde o evde huzur yoktur. Bekler ki oğlum, kızım bir iş bulsun çalışsın, eli ekmek tutsun. En büyük arzusu budur. Bunları yapmıyorlar. Bunların üzerinde bile durmuyorlar. Çünkü onlar beşli çeteleri besliyorlar. 3, 5 yerden maaş alıyorlar. Şunu yapacağız, bütün çocuklar okula gidecek, beslenme çantası dediğimiz bir şey olmayacak. Çocuk okulda arkadaşlarıyla beraber suyunu, sütünü içecek, yemeğini yiyecek, eğlenecek, karnı tok eve gelecek. Bütün çocuklar aynı yemeği yiyecek. Bütün çocuklar güzel beslenecekler.
BU GÜZELLİKLERİ BÜTÜN EVLERE GETİRECEĞİZ: Kendi evlatlarına önem vermeyen bir siyasi anlayışı asla kabul etmiyorum. Benim de çocuklarım, evlatlarım var. Onlar nasıl yetiştiyse, her anne baba için evlatlar çok değerlidir. Özellikle anneler için evlatlar çok değerlidir. İster ki karnı doysun, iyi bir hayatı olsun güzel bir evlilik yapsın, güzel torunları olsun, onları sevsin, evde huzur olsun. Her annenin, babanın istediği güzellik budur. Bu güzellikleri bütün evlere getireceğiz. KHK’lıları biliyorum, çözeceğim. Onun sözünü verdim.
ADALETE SUSADIK YA. KUCAKLAŞMAYA SUSADIK. KAVGA ETTİRİYORLAR: Adalet için 450 kilometre yol yürüdüm. Bu ülkede adalet lazım. Adalet olmayınca olmuyor. İranlı bilge Sadi der ki ‘Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.’ Adalete susadık ya. Kucaklaşmaya susadık. Kavga ettiriyorlar. Ya niye kavga ediyoruz. Efendim siyasi görüşler farklı. Olabilir arkadaşlar. En çok evde eşimizle otururuz konuşuruz. Çocuklarımız da büyüdüyse onlar da gelirler istişare yaparız. Bir yer, bir araba satın alacaksak bir şey yaparız, otururuz, konuşuruz. Şimdi devleti bir kişiye teslim etmişiz. Ne derse o olacak. Ya yanlış yaparsa. Yanlış yaptı. Memleket bu halde. Nasıl oldu da memleket bu hale geldi. Çözeceğiz. Diyor ki ‘Ampul sönecek, acılar dinecek.’ Hiç endişe etmeyin. Ampulü söndürecek olan sizsiniz. Mücadeleyi yapacak olan sizsiniz.
YA BUNLAR İNSAN KARDEŞİM, BUNLAR ROBOT DEĞİL: ‘Niğde’nin turizm potansiyelini hayata geçiriyoruz. 10 bin kişilik istihdam.’ Şöyle söyleyeyim, öğretmen atamaları yapacağız. Bizim bu güvenliğimizi sağlayan polis kardeşlerimiz var. Onların da büyük sıkıntıları var. Polis intiharlarının hangi boyutlara ulaştığını ben çok iyi biliyorum. Onlar günde 12, 13, 14 saat çalıştırılıyorlar. 24 saat çalışanı var. Ya bunlar insan kardeşim, bunlar robot değil. Bunları alıyorsun, bir yerde nöbet tut. Ya bunlar ne yiyecek ne içecek onu bile sormuyorlar. Ama onlar günün 24 saati bizi koruyorlar. O nedenle 100 bin güvenlik görevlisi de alacağız. Onlar normal mesailerini yapacaklar, normal görevlerini yapacaklar. Onları yük altından çıkaracağız.
AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI İLE HER AİLENİN EN AZ ASGARİ ÜCRET KADAR BİR GELİRİ OLACAK: Ayrıca Aile Destekleri Sigortası getireceğiz. Söz verdim. Bu topraklarda bu cennet gibi vatanda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir fakir ailenin elektriği, doğalgazı ve suyu asla kesilmeyecek. Parası yok, elektrik parasını ödeyemedi diye bir aileyi ziyarete gittim. Doğal gaz kışın ortasında kesilmiş, iki çocuk perişan vaziyette, aileyi ziyarete gittim. Elektriği, suyu kesilen aileler var, elektrik su kullanamıyor. Aile Destekleri Sigortası ile her ailenin en az asgari ücret kadar bir geliri olacak. Bu parayı kadının banka hesabına yatıracağız. Kadın gidecek bankadan her ay düzenli parasını çekecek. Onun fakirliğini, sosyal devletten başka kimse bilmeyecek. Bizim inancımız ne diyor, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bütün bunların hepsini ahlaklı bir şekilde, yeni bir devlet anlayışıyla, adaletli bir devlet anlayışıyla yeniden sağlayacağız. Hiç endişe etmeyin.
KİM ONLARIN AYAĞINA HÂKİMİ, SAVCIYI GÖNDERİRSE ALLAH BELASINI VERSİN: Az önce Mansur Başkan, size pek çok konudan söz etti, terör örgütlerinden şundan bundan söz etti. Açık ve net söyleyeyim, kim terör örgütlerinin yanında durursa, kim onlarla beraber olursa kim onların ayağına hâkimi, savcıyı gönderirse Allah belasını versin. Ya arkadaşlar, terör örgütünün saldırısına uğrayan benim. Bir asker Allah rahmet eylesin, şehit olsun. Bu beyler, çocuklarına paralı askerlik yaptırırken, ben fakir fukara çocuğunu nasıl askere gönderiyorsa evladını düzenli askere gönderen birisiyim. Nasıl olur da siz bu kadar iftirayı ya insan biraz Allah’tan korkar ya. Yalan niye söylüyorsunuz ya. Allah’tan korkar insan ya.
O FABRİKAYI KATARLILARDAN ALACAĞIM, ŞEREFLİ ORDUMUZA VERECEĞİM: Söyledi, Mansur Başkan… Bir devleti yöneten egemen güçlerin karşısında alnı dik olmalı. Niçin diyorsunuz. Trump dedi ki ‘Bak beni kızdırma, senin mal varlığını araştırırım ve dünyaya açıklarım.’ Bir tek cümle dahi kurulmadı. Ama Bay Kemal olsaydı ne derdi, araştırmazsınız namertsiniz. Öyle gideceksin, Manhattan’da 35 katlı gökdelen dikeceksin, Muhammed Ali Clay’in çiftliğini alacaksın, Londra’da villalar alacaksın, Bay Kemal bunları yiyecek. Yemem efendim yemem. Onların tamamını getireceğim Türkiye’ye. Eğer egemen gücün tehdidi altındaysanız ve ses çıkarmıyorsanız bu işte Türkiye Cumhuriyeti devleti için bir beka sorunudur. Aynı şekilde ya kardeşim tank palet fabrikası, 20 milyar dolar Avrupa’nın en geniş en büyük fabrikalarından birisi. Katar ordusuna sattılar ya. Ya arkadaş, sen tank palet fabrikasını Katar ordusuna nasıl satarsın. Dedim söz verdim, Niğdelilere de söz veriyorum, o fabrikayı Katarlılardan alacağım, şerefli ordumuza vereceğim.
EVET AYNI ŞEYİ SÖYLÜYORUZ NE EZEN NE EZİLEN, İNSANCA, HAKÇA BİR DÜZEN İSTİYORUZ: Milliyetçilikmiş. Ya bunlarınki mevsimlik milliyetçilik. Seçimden seçime milliyetçilik. Ondan sonra ne gerekirse malı yurtdışına götür. Türk lirası, bizim şerefimiz, onurumuzdur. Ya yerlerde sürünüyor Türk lirası. Ne diyordu ‘Bu can bu bedende kaldıkça papazı asla benden alamazsın.’ Tıpış tıpış götürdü papazı teslim etti. Olur mu bu. Ben AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum, sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyun. Kavgadan yana mısınız, huzurdan yana mısınız? Alın terinden yana mısınız, beşli çetelerden yana mısınız? 3, 5 maaş alan sırtı kalınlardan mısınız, işsizliklerden, üniversiteyi bitirmiş pırıl pırıl evlatlarımızdan yana mısınız? Kadına şiddet uyguluyorlar. Şiddetin hangi boyutlara ulaştığını biliyoruz, her gün bir kadın cinayeti var. Onlardan yana mısınız, kadına yönelik şiddet konusunda en ağır yaptırımların uygulanmasından yana mısınız? Milleti açlığa, yoksulluğa mahkûm ettiniz. Ekmek alamıyor insanlar evine. Onlardan yana mısınız? Yoksa huzurdan, gelirden, büyümeden, kalkınmadan yana mısınız? Rahmetli Ecevit ne diyordu ‘Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen’ diyordu. Evet aynı şeyi söylüyoruz ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen istiyoruz. Biz bunu yapacağız. En büyük arzum bu.
HATA YAPILABİLİR, AMA HATAYI TEKRAR OLMAZ: Mal varlığımı araştıracaklarmış. Araştırmazsınız namertsiniz. Rahmetli babam derdi ki ‘evladım sen doğru dur, eğri belasını bulur.’ Bulacak. Kul hakkı yemeyeceğiz ve kul hakkı yedirmeyeceğiz. Herkesin kimliğine, herkesin inancına, herkesin yaşam tarzına saygı göstereceğiz. Eksikliklerimiz olabilir. Efendim bizim hiçbir hatamız yok. Yok efendim. Hepimiz insanız, eksiğimiz, hatamız olabilir. Ama hoşgörülü olmak zorundasınız. Birisi size hata yaptın dediği zaman dinlemek zorundasınız. Hata yapılabilir, ama hatayı tekrar olmaz. O zaman o inatlaşmaya girer. İnsanoğlu inatlaşmaz. Aklımızı kullanacağız. Akıl en değerli şeydir.
SİZİNLE BERABERİZ: ‘İlk oyum sana’ diyor. Söz, ilk oyunuzu verin, söz Türkiye’yi huzura kavuşturacağız. Söz. Bay Kemal sözü. Mutlaka Türkiye’yi huzura kavuşturacağız. ’20 yıldır kaldırmadığı mülakatı Bor’un pazarı geçtikten sonra uygulamaya koyacakmış’ diyor CHP Gençlik. Ben, KPSS’de 3’üncü, 5’inci, 7’nci olan gençlerle buluştum. Onlarla özel bir basın toplantısı yaptım. KPSS’de matematikte Türkiye 2’ncisi olanı sözlüde elediler ya. Bu adaletsizlik değil mi ya. Birisinin hakkını yemek değil mi? Ben mülakatı kaldıracağım deyince onlarda… Hiç endişe etmeyin. Sizinle beraberiz. Sizin hayalleriniz bu kardeşinizin hedefi olacak.
27 BUÇUK YILLIK DEVLET GÖREVİMİ ARAŞTIRDILAR, ALLAH’A ÇOK ŞÜKÜR HİÇBİR ŞEY BULAMADILAR: İki grup benimle hep uğraşır. Bunlardan birisi beşli çeteler. Beşli çetelerin paralarını getireceğim ya memleketi soydular ya soğana çevirdiler ya… Efendim acaba Bay Kemal’i nasıl Cumhurbaşkanı adayı yapmayız. Bununla ilgili uğraştılar, didindiler, dosyalarımız araştırdılar, 27 buçuk yıllık devlet görevimi araştırdılar, Allah’a çok şükür hiçbir şey bulamadılar. Şimdi nasıl ayağını kaydırırız. Ne sizin gücünüz yeter ne de başkalarının gücü yeter. Allah nasip ederse milletin oylarıyla olacağız.
UYUŞTURUCU BARONLARI DA UĞRAŞIYORLAR: İkincisi… Uyuşturucu baronları… Uyuşturucu baronları da uğraşıyorlar. Uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım kökünü. Gencecik evlatlarımızı hiç kimsenin zehirlemesine izin vermeyeceğim. Kökünü kazıyacağım.
SURİYELİ KARDEŞLERİMİZİ, SURİYE’YE GÖNDERECEĞİZ DİYEN BENİM: Bir şey daha… Son olarak onu da söyleyeyim. Suriyeli kardeşlerimizi en geç iki yıl içinde kendi ülkelerine yollayacağım. Diyemiyorlar değil mi? Bir şey söyleyemiyorlar. Şimdi ben AK Partili kardeşlerime sesleniyorum, Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Suriyeli kardeşlerimizi, Suriye’ye göndereceğiz diyen benim. Evet onları göndereceğiz. Evet onlar kendi ülkelerine gidecekler. Benim evladım işsiz. Onlar asgari ücretin yarısıyla iş buluyorlar ve çalışıyorlar. Milyonlarca evladımız işsiz. Benim görevim önce bu ülkenin insanının karnını doyurmak. Onu iş, güç sahibi yapmak. Tamam Suriye’ye gittiği zaman onun güvenliğini sağlayacağız. Onun sözünü verdim. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği… Onlarla konuşacağız. Onların yolunu, köprüsünü, okulunu, kreşini Avrupa Birliği fonlarıyla bizim müteahhitlerimiz yapacak. Onun için iki yıl diyorum. İki yıl içinde göndereceğiz ve bu ülkeye huzuru getireceğiz. Bu ülkeye bereketi getireceğiz.
KÂBUSU BİTİRECEĞİZ VE YENİ BİR TÜRKİYE’Yİ, KUCAKLAŞAN BİR TÜRKİYE’Yİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ: Emekliler… Emekli kardeşlerim… Ta 2015 yılından bu yana her seferinde söyledim. Ya Ramazan ve Kurban Bayramlarında birer asgari ücret kadar ikramiye verin. Maaşları çok düşük. Özellikle dul ve yetimlerin maaşları çok düşük. Dolayısıyla bunların bayramda torunu gelir, oğlu gelir. Ya bir cebinden çıkarıp harçlık versin onlara diye. Önce parayı nereden bulacaksın? Bir sürü laf ettiler. Sonra baktılar ki Bay Kemal susmuyor. Tuttular biner lira verdiler. Arkasından uzun süre enflasyon yaşandı. Bin lira hiç artmadı. Şimdi seçime gidiyoruz, bir miktar artırdılar. Önümüzde Kurban Bayramı var. Kurban Bayramı’nda gideceksiniz aylığınızı çekmeye başladığınızda orada 15 bin lira ikramiyeyi göreceksiniz. Yine koro halinde bağırdılar. Vay efendim parayı nereden bulacaksın? Ya sen beşli çeteye dolarları, avroları, milyarları buluyorsun da ben vatandaşa mı bulamayacağım? Oradan alacağım, buraya vereceğim. Çünkü, bir paranın nerelere harcanması gerektiğine siyasi otorite karar verir. Yürürlükteki siyasi otorite, ben beşli çeteye vereceğim diyor, yandaşıma vereceğim diyor. Bay Kemal de diyor ki ben yandaş için değil vatandaş için çalışıyorum. Vatandaşa vereceğim. Ya millet perişan vaziyette. Düzelmesi lazım bunun. Düzelteceğiz ve ayın 14’ünde hep beraber sandığa gideceğiz değil mi? Nasıl kazanacağız? Birleşe birleşe… Kâbusu bitireceğiz ve yeni bir Türkiye’yi, kucaklaşan bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz.” (ANKA)