Korkusuz
Bayram Aydın

Kasket gitti kolbastı bitti

Trabzonspor’un şampiyonluğu için 38 yıl beklemiştik. Beklediğimize değdi mi, bilemiyorum. Ama ne fırtınaydı. Öyle bir esti ki sanki hiç durmayacak sandık. Ne yazık ki çok kısa sürdü. Daha doğrusu kimse ne anlayabildi, ne de anlam verebildi. Trabzonspor’un şampiyon olduktan sonraki sezonun ikinci yarısındaki puan durumunda küme düşme potasına nasıl geldiğini spor akademilerinde zorunlu ders olarak incelenmesini öneriyorum.

Kasket takanları, kolbastı oynayanları ve horon çekenleri de çok özleyeceğiz. Yahu unuttum. Bir de çıkan o büyük fırtınada dört bir yana savrulup kaybolanlar var. En başta olanlardan birisi eski Başkan Ahmet Ağaoğlu. Hiç ortalıklarda yok ve herhalde bıraktığı eseriyle övünüyordur.  Bir başka kayıp olarak aranan Abdullah Avcı ve ekibi ise şu sıralar A Milli Takım için pusuya yatmış bekliyorlarmış...

Diğer baş sorumlular futbolculara fazla bir şey söyleyemeyiz, çünkü hepsi tatile çıkmışlar. Çok ayıp, neden rahatlıklarını ve tatillerini bölelim. En büyük kayıp ise o vefakar taraftarlar. Onlara bir şey diyemeyiz. Gelip bu rezaleti nasıl izlesinler veya destek versinler. Yani sizin anlayacağınız, “Kasket gitti, kolbastı bitti”. Ne yani Karagümrük’e 4 gol atınca şampiyon mu oldunuz, yoksa büyük bir zafer mi kazandınız? Yalnızca günü kurtardınız. İnanın Bjelica nereye geldiğini ve ne yapacağını bilmiyor. Tembel öğrenci gibi ve dersine hiç çalışmıyor. Takımı deneme tahtası gibi kullanıyor. Ama bildiğim yeni sezonda yine bizlere hüsran düşecek. Görünen köy kılavuz istemez. Kimse kusura bakmasın Bjelica, Trabzonspor’un hocası değil. O eski Fırtına’ya kasketi takacak, kolbastı oynayabilecek veya oynatabilecek bir hoca lazım.