Korkusuz
Can Ataklı

Kararsızların çoğu AKP’den ama gidecek yer bulamıyor

ANALİZ

Kararsızların çoğu AKP’den ama gidecek yer bulamıyor


İktidara ve ortağına göre ortada seçim yok.

Seçimin 2023’te normal zamanında yapılacağını söylüyorlar.

Tabii öyle olması mümkün değil.

Sarayın, Bahçeli desteği ile normal ömrünü tamamlaması ihtimal dışıdır.

Öyle ya da böyle erken seçime mutlaka gidilecek.

Zaten öyle olmasa “haydi gelin bize yakışan anayasa yazalım” önerisi atar mıydı ortaya Erdoğan?

Hesapta seçim yok ama anket şirketleri neredeyse üçer gün arayla kamuoyu yoklamaları yapıyorlar.

Aşağı yukarı hepsinde benzer sonuçlar çıkıyor.

Genel görünüme göre, Erdoğan ve payandaları yüzde 50’yi bulamıyor.

Ancak muhalefet de ancak HDP ile birlikte yüzde 50’yi geçmiş görünüyor ama bunun hem parlamentoya hem de Cumhurbaşkanlığı seçimine nasıl yansıyacağı anlaşılamıyor.

Eğer hesabı “muhalefet tek parça halinde hareket eder” mantığı ile yaparsanız, Erdoğan kesin kaybediyor.

Buna karşı aday kim olursa olsun HDP’siz bir formül geçerli olamayacağına göre, ilk turda cumhurbaşkanlığını kazanan çıkmayacak.

İkinci tur ise ilk turda oluşan parlamento yapısına ve ikinci tura kalan adayın kimliğine göre belirlenecek.

Erdoğan’ı hâlâ diri tutan faktör bence bu...

Partisindeki erimeyi elbette o da görüyor, ama muhalefet partilerinin hâlâ bir rüzgâr estirememiş olması, “İlk turda sıkıntı olur ama ikinci turu kesin alırım” havasına sokuyor Erdoğan’ı.

Önümde en son yapılan araştırma sonuçları var.

Metropoll yapmış bunu ve rakamlar aşağı yukarı daha öncekilerle aynı.

Metropoll’e göre dağılım şöyle;

AKP: 30.3

CHP: 21.2

İYİ Parti: 10

HDP: 8

MHP: 6.9

SP: 1.8

DEVA: 1.1

Gelecek: 0.1

Kararsız: 5.7

Protesto: 6.9

Cevapsız: 6.6

Görüldüğü gibi hiçbir parti adı vermeyenlerin oranı yüzde 18.8 olarak beliriyor.

Son seçimlere göre en yüksek oyu kaybeden parti AKP olmuş.

2018 seçimlerinde yüzde 42 oy alan AKP, son araştırmada 30.3 görünüyor.

Yani yüzde 12 oy kaybetmiş.

MHP ikinci en çok oy kaybeden parti.

O da yüzde 11.1’den 6.9’a inmiş durumda.

Saray koalisyonunun toplam oy kaybı 16.4.

İşte başta CHP olmak üzere muhalefetin görmesi gereken asıl tablo budur.

AKP çok ciddi biçimde kan kaybediyor ama seçmeni gidecek yer bulamıyor bir türlü.

Mevcut kaçanlar kendilerine bir yer buldukları an, koalisyonun erimesi çok daha hızlanacaktır.

FIKRA GİBİ

Saray medyası çareyi buldu; “Vatandaş, pahalılık diye bir şey yok, sen alışveriş yapmayı bilmiyorsun”


Şu sıralar iktidar medyası olmak da zor iş doğrusu.

Bizzat kendileri bile sorunların tam göbeğinde boğuşurken iktidarı yüceltmek, ekonominin iyi olduğunu söylemek, dış politikada destanlar yazıldığını anlatmak, vatandaşın çok mutlu olduğunu dile getirmek hiç de kolay değil.

Saray medyasını izlerken çoğu kez içim yanıyor gerçekten.

Çünkü iktidara şirin gözükebilmek ve en azından kendi durumlarını koruyabilmek için olmadık işler yapıyorlar, bin takla atıyorlar, akıl ve zekâlarını bile bu uğurda bir çırpıda harcıyorlar.

İktidarın en iri grubunun gazetesi dün aslında pahalılık olmadığını, bunun ülke düşmanları tarafından uydurulduğunu, pahalılık diye gösterilen şeyin marketlerin bir pazarlama oyunu olduğunu yazdı.

Vallahi helal olsun, ne utanmaları ne sıkılmaları kalmış bunların.

Ama komik de bunlar aynı zamanda.

Bakın saray medyası halkı pahalılığın olmadığına inandırmak için bir alışveriş tarifi yapmış.

Eğer bunlara uyarsanız pahalılıktan haberiniz bile olmayacak.

Huzur içinde bütün ihtiyaçlarınızı tamamlayıp mutlu biçimde eve döneceksiniz;

-   Alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın. Çocuklar olmasın.

-   Büyük araba doldurmaya teşvik eder. Sepetten şaşmayın.

-   Sebze, meyve, süt, et alın. Abur-cuburdan kaçının.

-   Cazip kokular yoldan çıkarmasın. Evde hiçbiri kalmaz.

-   Ürünlere dokunmayın. Sahiplik duygusu almaya zorlar.

-   İkramları geri çevirin. Dilinize değdiği an tuzağa düşersiniz.

-   Islak yeşillik taze görünür. Kolay satılır, çabuk çürür.

-   Pahalı ürün göz hizasındadır. Yukarıya, aşağıya bakın.

-   Gurme reyonunda zemin titrer. Yavaşlar daha çok alırsınız.

-   Kasiyer, indirimli ürün teklif eder. Rafta da aynı fiyattır.

Bu kadar basit...

Pahalılık da neyin nesiymiş.

Hepsi dış güçlerin, teröristlerin, hainlerin, PKK’cıların, FETÖ’cülerin, Ezan, Kuran, bayrak düşmanlarının uydurması.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Aydınlık bunu da yaptı




Çok açık biçimde iktidarın yanında konuşlanan ve bütün iktidar medyasından bile daha fazla fedailik yapan Aydınlık gazetesi, dünkü manşetiyle Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini PKK’lı ve FETÖ’cü yaptı.

İktidarın tamamen kontrolündeki medyayı bile sollayan Aydınlık gazetesinin, son aylarda Türkiye’deki tüm aydınlara, ilericilere, vatanseverlere, Atatürkçülere sürekli saldırmasını ve hedef göstermesini ben anlayamıyorum.

Anlayabilen var mı?

BUNU YAZMAK GEREK

Bir kadro atar diye bekliyordum, iki fakülte birden kurdu


Geçen hafta Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu’nun görevine resmen başlayamadığını anlatmıştım Tele1 ekranlarından.

Çünkü bu kişinin rektör olarak atanmasına yalnızca öğrenciler değil, tüm öğretim görevlileri de karşı çıkmıştı.

Durum böyle olunca yeni rektör üniversite senatosunu toplayamadığı gibi, bölüm başkanlarıyla bile bir araya gelememişti.

Kimse yönetimde görev almayı kabul etmediği için Melih Bulu, rektör yardımcısını da atayamıyor ve görevine resmen başlayamıyordu.

Ben de yayında “Kimsenin görev almaması saray için bir sorun olmaz, birkaç gün içinde bir kadro icat ederler, birini buraya atarlar, o kişi de rektör yardımcısı olmayı seve seve kabul eder” demiştim.

Saray bu tahminimin çok üzerine çıkarak Boğaziçi Üniversitesi’nde iki fakülte birden kurdu.

Artık Boğaziçi Üniversitesi’nin hukuk ve iletişim fakülteleri de var.

İki yeni fakülte demek ciddi sayıda kadro demek...

Tahminim, kadroda sınırlar zorlanacaktır.

Öncelikle bu fakültelere atanacak kadrolar, saraya bağlılıklarını kanıtlamış olanlar arasından titizlikle seçilecek ve Melih Bulu’nun arkası güçlendirilecektir.

Bulu, artık yönetim ekibini belirlemek için hiçbir sıkıntı çekmeyecektir.

Ama işin asıl korkunç yanı, “zaten sorunun 6 ay süreceğini biliyorum” diyen saray güdümündeki bu rektörün, bu süreçte mevcut akademik kadroyu tamamen tasfiye etmek isteyeceğidir.

Ondan sonra misyonunu tamamlayan Melih Bulu’ya ihtiyaç kalmayacak ve bir kenara atıldıktan sonra üniversitenin başına asıl getirilmek istenen kişi gelecektir.

KOMİK

Ne kadar kolay “Erdoğanyanındayız” demek


Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olaylara çok kızan Erdoğan, “Yürekleri yetse ‘cumhurbaşkanı istifa bile’ diyecekler” dedi.

Böyle bir sözü muhtemelen dünyada söyleyen ilk seçilmiş kişidir AKP Genel Başkanı.

Çünkü demokrasilerde “istifa” istemek yürek işi değil, en doğal haktır.

Eğer bir ülkede bir yöneticinin istifasını istemek cesaret işi bir şeyse, o ülkenin demokratik bir ülke olduğundan kuşku duyulabilir.

Hep yazıyor ve anlatıyorum, “Erdoğan en hatalı sözlerini promterdan konuşmadığı zaman söylüyor” diye.

Tabii Erdoğan böyle söyleyince sosyal medya bir anda karıştı.

Yüz binlerce kişi “Erdoğanistifa” etiketli mesaj attı Twitter’da.

Ardından “Erdoğanyanındayız” etiketi boy gösterdi bu kez.

Saray yazarları büyük bir heyecanla “bak kaç kişi katıldı bu kampanyaya” diye sevinç naraları attı.

Çok komikler.

Şu sıralar Türkiye’de yapılabilecek en kolay iş, Erdoğan’ına destek vermek, onun yanında olmak, onu övmek.

Zor olan; “yüreği yeten” sözüne rağmen, “Erdoğan istifa etmeli” diyebilmektir.

AKP Genel Merkezi’nden talimatla yönlendirilen partililerin “Erdoğanistifa” mesajına karşı, 2.5 milyon “Erdoğanyanındayız” mesajı atmasının hiçbir değeri yoktur.

Ama komiklik olsun diye yapılıyorsa ki öyle görünüyor, mesele yok.