-Ancak 02.01.2023 günü itibarıyla Danıştay’ın vermiş olduğu karar kadınların bu temel hakkına ölümcül bir darbe indirdi!
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanı’nın tek başına verdiği kararın hukuka aykırı olmadığına hükmeden Danıştay 10. Dairesi’nin kararını onayladı!
-Böylece kadınlar, kabuslarıyla, kendilerini bıçakla, mermiyle delik deşik eden, kocaman elleriyle boğan, kör kuyulara gömen cellatlarıyla yalnız başına bırakıldı...
Haksızlık etmemek için kayda geçmem gerek; ilk kararı veren Danıştay 10. Dairesi’nde görülen dava süreci esnasında Danıştay savcılarının tamamı hem duruşmalar öncesi hem de duruşmalarda yazılı olarak kararın iptal edilmesi yönünde görüş bildirdi, iptalin reddi kararı da 2’ye karşı 3 oyla kılpayı alınabildi...
Kurulda da benzer sonuç yaşandı.
Mahkeme heyeti kararı oybirliği ile değil oy çokluğuyla aldı...
Diğer bir deyişle şöyle de denilebilir:
-Cumhurbaşkanının Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yayımlayarak aldığı, anayasaya aykırı karar onanmış oldu!
Anayasaya tamamen aykırı!
Şimdi biraz geriye, 2004 yılına gidelim.
İktidardaki AKP ile muhalefetteki CHP milletvekillerinin kullandıkları oylarla Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına şöyle bir ekleme yapılmıştı:
-Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.
Ne kadar açık değil mi? Bitmedi; “Meclis’te kabul edilmiş bir uluslararası sözleşme de ancak Meclis kararıyla kaldırılabilir” diyor anayasa kitapçığı!
İşte Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu anayasadaki bu açık hükmü göz göre göre yok saydı, Danıştay Savcılarının “iptali gerekir” görüşlerini de yok saydı ve “tek kişinin” verdiği hükmü hukuka uygun buldu!
-Ve bu onamayla birlikte Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararı hukuken kesinleşti.
Kadın örgütleri, Danıştay’a yapacakları “karar düzeltme başvurusunun” olumsuz sonuçlanması durumunda Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklar. Orada ne olacak diye sorarsanız, yanıtım belli:
-Tanrı bilir!
Kadınlar namlunun ucunda!
Şu geçtiğimiz bir yılda kaç kadının acımasızca öldürüldüğünü anlatmadan önce birilerinin kulağına küpe olması gereken şu “yürek acıtan” bilgiyi paylaşayım izninizle:
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Dönem Sözcüsü avukat Birsen Baş Topaloğlu, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının en dehşet veren sonucunu şöyle açıkladı:
-Sözleşmeden çıkılması, kadın hakları aleyhine söylemler ve cezasızlık algısı kadınların şiddet failleri tarafından “öldürülebilir” olarak görülmesine yol açmıştır!
İşte o “fail” denilen yaratıkların bir yıl içinde öldürdüğü kadın sayısı Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 334 oldu. 245 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu!
-Şüpheli ölümlerle birlikte toplam rakam ise 553! Üstelik bu cinayetlerin neredeyse yüzde 50’si eşler, eski eşler ve yakınlar tarafından işlendi
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı andan itibaren rakamlar büyük artışlar kaydederken İçişleri Bakanı sosyal medya hesabından şu mesajı paylaştı:
- ‘İstanbul Sözleşmesi feshedilirse kadın cinayetleri artar’ diyenler, kadına şiddet 0 olana kadar mücadeleye devam...
Acı acı gülümsedim tabii!