Ve...
“Adam (Erdoğan) kazandı...”.
★
Geçmişi tartışmak anlamsız...
“Keşke” diye başlayacak her söz abes...
Çünkü...
Yaşandı ve bitti...
★
Anı yaşarsak:
Kazanan taraf mutlu ve keyifli...
Kaybeden taraf:
Üzgün...
★
O halde biz (Seçmenler) geleceğe bakalım...
Erdoğan kendisine berbat bir miras bıraktı...
Altından kalkabilir mi?..
★
Fani ömrü yetse bile çok zor...
Çünkü...
2003-2010 yılları arasındaki o:
“Güvenilir” Erdoğan yok...
Keza...
★
O yılların ekonomisindeki gibi bol döviz de yok...
Merkez Bankası kasası bomboş...
İşin kötüsü:
SWAP (Takas) borçları dolayısıyla rezervler eksi 70 milyar dolar...
★
Piyasa faizleriyle MB politika faizi arasında yaklaşık:
35-45 puan fark var...
★
Bu konuları önümüzdeki günlerde daha çok tartışacağız...
Seçim bitti...
Bunu iki takımın futbol maçı olarak alırsak...
Maçın heyecanıyla...
Futbolcular...
Yöneticiler...
Ve seyirciler:
Gerilimli anlar yaşadı...
Artık normale dönmeliyiz...
Kazanan taraf da normale dönmeli...
Kaybeden taraf da...
★
Canlarım...
Bu arada bahaneyle biraz liberal felsefeden söz edeyim...
★
Liberal birey:
Varlığının farkındadır...
Varlığının değerini bilir...
Ancak...
★
Liberal birey varoluşunu bencillik düzeyine çıkarıp...
Egosunun tatmini için değerlendirmek istediğinde...
Başka bireyleri...
Toplumları...
Eleştiri sınırını da aşarak aşağılayabiliyor...
★
Bu tavır ise:
Bireyi gergin yapıyor...
Kontrolden çıkarıyor...
Öfkelendiriyor...
Varlığını kanıtlamaya...
Her yaptığının haklı...
Her söylediğinin doğru olduğuna inandırmaya yöneltiyor...
★
Martin Luther King’in “Sevginin Gücü” isimli eserinin önsözünü, eşi Coretta Scott King yazdı...
Ve önsözün bir yerinde şöyle dedi:
“Siz olmanız gerektiği gibi olmazsanız, ben de olmam gerektiği gibi olmam...
Ben olmam gerektiği gibi olmazsam, siz de olmanız gerektiği gibi olmazsınız...”.
★
Birey kendi varoluşunu ilahlaştırınca:
Diğer birey ya da bireyler de öyle yapıyor...
Ve...
Hayat bir, güç mücadelesine dönüşüyor...
İletişim kopuyor...
Uyumsuzluk ilişkileri öldürüyor...
Bireyleri birbirine:
Düşmanlaştırıyor...
★
Canlarım...
İki yıl sonra...
21. yüzyılın ilk çeyreği bitiyor...
Yani:
Şimdi artık değişim zamanı...
★
Sadece kendi ülkemizde yaşayanlarla değil...
Tüm insanlarla:
İletişim kuralım...
Yardımlaşalım...
Uzlaşalım...
Ve...
Dünya nimetlerini “en az eşitsizlik” çerçevesinde paylaşalım...
★
Yakın vadede bireyleri...
Ve bireylerden oluşan toplumları maddi ihtiyaçlar tatmin etmeyecek...
İnsanlık daha uyumlu...
Barış ve haliyle huzur içinde...
Sevginin gücünü hissettiği...
Daha iyi bir yaşamı arzulayacak...
★
Halâ:
21. yüzyıl yaşam kurallarına uymayan insanlar var...
Bu insanların sayısı çoğunlukta olunca...
Çağı yakalayan...
Çağın kurallarına uyan azınlığın da geleceklerini çalıyorlar...
★
Bu seçim sonuçları sizleri endişelendirmesin...
Bize düşen görev:
Ülkenin çok kötü yönetilmiş olmasına rağmen...
Kazanan tarafa oy veren seçmenlere:
İyi örnek olmak...
★
Onların:
Gururlarını kırmadan...
İncitmeden...
İnsanî gelişmişlik yolunda ilerlemelerini sağlamak olmalı...
★
Onlar da bilmeliler ki...
Çağdaş oyunun kurallarına uyarlarsa ödüllendirilecek...
Uymazlarsa:
Kısa zamanda belki kendileri değil ama...
Orta vadede çocukları...
Uzun vadede torunları çok zarar görecek...
Daha doğrusu...
Cezalandırılacaklar...
★
Enseyi karartmayın canlarım...
Sakin olun...
Çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceği için:
Sabredin...
Demokratik, laik, sosyal hukuk devletini koruyabilmek için:
Sabredin...
★
Son sözüm:
Ne olursa olsun hep iyi düşün...
Şartlar sizi zorlasa da...
Kendiniz olma çabanızdan vazgeçmeyin...
Asla...
Ve kimseye:
Kin beslemeyin...
Düşman olmayın...
Nefret etmeyin...