Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

İyi ki o ligdeyiz

Kim demiş bilmiyorum...

Ama şöyle bir özlü sözdü:

“Ders alınsaydı hiç...

Tarih tekerrür eder miydi?..”.



İnsanların yarısından pek çoğu...

Yakın geleceğimizin...

Yakın ve uzak geçmişimize benzeyeceğinden emin...

Aksini düşünenlerin sayısı ise...

Birkaç yüz milyonla tanımlanabilir...



Oysa...

Seçmen yaşına gelmiş halklar...

Ve...

Ülkeleri yöneten politikacılar...

Tarihten ders alsaydılar...

Tarihteki hataları asla tekrarlamazlardı...



Peki...

Seçmenler ve politikacılar tarih okumazlar mı?..



Seçmenlerin çoğu tarihle ilgilenmediği için okumaz...

Okumadığı için bilmez...

Okuyanlar da genelde:

Tarihi, yapanların yazdığı kitaplardaki; bilmeleri istenen bilgileri alırlar...



Bilgiyi:

“Bilmemizi istedikleri şey” olarak anlayan politika ve sermaye egemenleri ise:

Az gelişmiş ülkelerin, insanî gelişmişlikten nasibini almamış...

İmanı, bilgisinden önce gelen seçmenlerinin...

Kolayca değiştirildiğini:

Bilirler...

Ve...



Bunun için:

Ekonomik kriz...

Ve...

Sosyal felâket ortamı üretirler...



Bu iki ortamı ancak:

Merkezî otoritelerle...

Ve...

Baskıyla sağlayacaklarından da emindirler...



Fark ettiniz mi?..

Bu anlattıklarım daha ziyade...

Az gelişmiş...

Ya da:

“Gelişmekte olan ülke” bataklığında patinaj çeken ülkeleri hatırlatıyor...



Biz iyi ki:

 “Gelişmiş Ülkeler” liginde yer alıyoruz...

Yasaktır...


Özgür irade nedir?..

Var mıdır?..



Özgür irade...

Kişinin, kendi eylemlerini kendisinin belirleyebilme özgürlüğüdür...



Vardır tabii...

Ama...

Halklarının yarısından çoğunun insanî gelişmişliğini sağlayamadığı...

Az gelişmiş ülkelerde:

Kullanılması yasaktır...

Yalanı sevmek


Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu isimli eserinin bir yerinde kahramanına şöyle dedirtiyordu:



“... ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşarım...”.



Demek ki...

O zamanlar öyleymiş ...

Bugünlerde...



Her 100 kişiden 52’si o yalanlara tahammül etmekle kalmıyor...

Aynı zamanda...

O yalanları:

Seviyor da...



Kılıçdaroğlu ne yapsın?..


Doğru ve yanlış (Suç) bilime ve modern hukuka inanan insanlar için...

Sevap ve günah ise:

Hangi dinden olursa olsun:

Samimi dindarlar içindir...



Peki...

“Dindar” olduklarını zanneden...

Ya da...

“Dindar” görünümlü yobazlar için:

Sevapla günah...

Doğruyla yanlış nedir?..



Onlar için:

Tek doğru...

Tek sevap vardır:

Çıkarlarına hizmet eden şey...



Ya günah?..

Ya yanlış?..



Onlar için günah ve yanlış yoktur...

Çünkü...

Bütün her şey...

Her yaptıkları...

Daha onlar doğmadan önce alınlarına:

“Kader” olarak...

Ve...

Allah tarafından yazılmıştır...



Sözümün özü şu:

Bir ülkede...

Her 100 kişiden 52’si...

İşlerine gelen her şeyi sevap (Doğru)...

Başkalarına verdikleri her zararı ise:

“Kader” olarak görüyorsa...

Kılıçdaroğlu ne yapsın?..


Bu defa kesin


İki arkadaş ava gitti...

Biri yanlışlıkla diğerini vurdu...

Panikledi...

Doktoru aradı:

“Doktor Bey az önce yanlışlıkla arkadaşımı vurdum, galiba öldü...”.

“Sakin olun” dedi Doktor ve devam etti, “Önce, ölüp ölmediğinden emin olun...”.

Ardından bir el silah sesi duyuldu...

Az önceki ses bu kez daha sakindi:

“Doktor Bey, bu sefer kesin öldü, şimdi ne yapmalıyım?..”.



Kazara ekonomist olan biri:

“Faiz sebep enflasyon netice” diyerek telefon ettiğinde...

Ekonomi henüz ölmemişti...

Bu defa kesin ölür...


Çok ilginç


SÖZCÜ’den Habib Atam’ın haberi:

İstanbul’da birçok kişinin çoklu daire satışlarıyla mağdur edildiği Fly Butik Sitesi’yle ilgili 4’üncü dalga operasyon düzenlendi.

Aralarında Adaletin Aydınlığı Partisi liderinin de bulunduğu 24 kişinin yakalanması hedeflenen operasyonda 22 şüpheli gözaltına alındı.



Haber olağan...

Yani:

Vaka-i âdiyeden...

Ama...



İçlerinde birinin bir siyasi parti genel başkanı olması...

Partisinin adının da:

İktidar partisinden “mülhem” olması:

Çok ilginç değil mi?..

Dünün tweeti


abdullah naci

@abdullahnaci

Antalya’da Avrupalılar lüks otellerde kalıyor, Türkler pansiyon arıyor. Kapadokya’da Avrupalılar balona biniyor, Türkler seyrediyor. Fethiye’de Avrupalılar yamaç paraşütü ile eğleniyor, Türkler ucuz otel arıyor. Türk milliyetçileri de dizilerde dünyayı fethediyor.

Ne fena!..


Dün sabah, sevgilimle kahvaltımızı yapıyorduk...

Bir anda küçük bir fotoğraf makinesi dronuyla karşılaştık...

2 dakika kadar görüntümüzü aldı...

Bu arada el ve dudak hareketleriyle durumun farkında olduğumuzu anlattık...

Ve hızla uzaklaştı...



Yapabilecek bir şeyimizin olmaması ne fena!..

Kimi insanlar ne kadar kötü...

Dünden itibaren...

Kahvaltı masasına cep telefonuyla oturma yasağını kaldırdık...

Dronu gönderenlerin haberi olsun...