Fenerbahçe her deplasmanda olduğu gibi ilk yarıda savunmaya önem verip, kontrataklarla çıkarak oynamayı hedeflemiş. İlk yarıda koşan, disiplinli oynayan, mücadele eden, oyunu, skoru isteyen Twente’ye karşı Fenerbahçe asla altta kalmadı, aynı şekilde karşılık verdi. Ancak bunlara rağmen iki tarafta da güzel futbol oynama anlayışı yüksek değildi.
Sarı-lacivertlilerde bütün oyuncular mücadele etti, saklanmadan yardımlaşarak oynadı. Ancak 35. dakikadan itibaren Fenerbahçeli oyuncular da rakip alana yerleşmeye başlayınca dengeli oyun oldu sahada. Santrfor En-Nesyri’nin istekli olmasına rağmen kaçırdığı gol, klasını ve aldığı parayı inkar eden türdendi.
Fenerbahçe kaliteli oyunculardan kurulu. Twente karşısında koşup, yüksek mücadele örneği verebildiklerine göre bu futbolculara iyi, güzel futbolu oynatmak da Mourinho’nun boyunun borcu olsa gerek. İkinci devre önce Maximin ve Dzeko sonra da Mert Hakan, İsmail Yüksek oyuna girince Fenerbahçe daha derli toplu oynadı ve ataklar yaptı. Rakibine kendi oyununu kabul ettirmeye yönelik oynadı. Amrabat iyiydi. Tadic de belki de ilk kez bu kadar istekliydi. Amrabat’ın asisti ile Tadic’in golü güzeldi.
Formda Twente karşısında iyi bir sınav veren Fenerbahçe, ‘Keşke her maçta en azından bu mücadele ile oynayabilse’ dedirtti!