Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

İş, aş, demokrasi, Güneydoğu barış istiyor

1994 yılında...

Milliyet Gazetesi’nde...

13-19 Ekim tarihleri arasında:

“Güneydoğu Barış İstiyor” başlığı altında yayımlanan...

Ve...

Yedi gün süren dizi yazılarımın yayımlanmadan önceki başlığı:

“İş mi, aş mı, demokrasi mi?” idi...

Çünkü...

Bölgede kaldığım bir hafta içinde gördüğüm acı gerçek şuydu:

Güneydoğu’daki aydınlar:

“Demokrasi, özgürlük ve adalet” isterken...

Fukara ise bunları değil:

“İş ve aş” istiyordu...





Gazetenin dizi yazılardan sorumlu Yazı İşleri Müdürü sevgili Zeki Sözer:

“Bu isim hoş değil bence bunu değiştirin” dedi...

Kırmadım Zeki Bey’i...

Dizinin adını:

“Güneydoğu Barış İstiyor” olarak değiştirdim...





Bölge aydınlarının demokrasiye ve adalete öncelik verirken...

Fukaranın:

“İş istiyem aş istiyem” deyişinin gerekçesini bir fıkrayla anlattım...

Fıkra şöyleydi:



Bir İngiliz soylusu, yıllarca yaşadığı Afrika ülkesinden, İngiltere’ye dönmeye karar verdi...

Siyahî kölesini çağırdı:

“Ülkeme dönüyorum ve sana bir hediye vermek istedim” dedi...

Kölenin gözleri sevinçle parladı...

Devam etti İngiliz sahip:

“Artık köle eğilsin, özgürsün...”.

Köle’nin gözlerindeki pırıltının yerini, hüzün ve keder aldı...

“Neden sevinmedin?.. Oysa az önce gözlerin parlıyordu” diye sordu İngiliz sahip...

“Çünkü” deyip devam etti Siyahî köle: “Bana köpeğinizi hediye edeceğinizi sanmıştım zira artık kendim için avlanabilecektim ama sonra köpeğinizi değil de hiç işime yaramayan özgürlüğümü vereceğinizi söylediğinizde boşuna sevindiğimi anladım...”.



Bu hayatın acı gerçeğiydi...

Bu acı gerçeği en iyi Türkiye solu görüyordu...

Ama...

Aynı halkın “kaderci” olduğunu...

Cenneti, ekmeğe tercih ettiğini bir türlü:

Kabul edemiyordu...



İşte o:

İşi ve aşı...

Demokrasi ve adalete tercih eden:

Türk-Kürt Müslüman fukarası...

Ekmekle birlikte bir de:

İslâm dinini...

Kendine öğretildiği en ilkel haliyle yaşamak istiyordu...



Türkiye solu ise...

Fukaranın:

Dinini...

İnancını...

Ve...

Din anlayışının yanlışlığını...

Ona yakın durarak anlatmak yerine...

Tepeden bakarak...

Aşağılayarak reddediyordu...



Sözümün özü canlarım...

Metropoll’ün:

Halkın önceliklerine ilişkin anket sonuçlarını görünce...

Değişen bir şey olmadığını fark ettim...



Bugün halen:

Halkın en büyük sorunu %65 ile ekonomi/yoksulluk olurken...

Her yüz kişiden sadece 5’i:

“Adalet” istiyor...



Canlarım...

Türk Müslümanı için adalet...

Bir somun ekmek kadar değerli olmadığı içindir ki:

Az gelişmiş ülke liginde demir atmış bulunuyoruz...

Bir üfleyen var


AKP’den seçilebilecek bir sıradan MV adayı gösterilen Hulki Cevizoğlu dedi ki:

“Benim çizgim hiç değişmedi. Gerçek Atatürkçü parti AKP’dir ve 14 Mayıs, milli olanlarla gayrı milliler arasında olacak...”.





Oysa:

Cumhuriyet tarihimizde hiç kimse, Atatürk’e:

Siyasal İslâmcı AKP genel başkanı ve ekibi kadar ağır hakaret etmedi...



Bu kadar net bir gerçeğe rağmen:

“Gerçek Atatürkçü parti AKP’dir” diyen bu kişiye:

“Deli” demek...

Delilere hakarettir...

Çünkü...

Deliler bundan çok daha akıllıdır...



Bu arada unutmadan...

Demirel merhum demişti ki:

“Eğer bir fırıldak, rüzgârsız havada dönüyorsa, arkasında üfleyen biri vardır...”.



Demek ki...

Havada rüzgâr olmamasına rağmen...

Hulki’nin de arkasında...

Bir üfleyen varmış...

Bahçeli taktiği




Nagehan Alçı dedi ki:

“Muharrem İnce şu an muhalefete değil iktidara zarar verir duruma geldiği için Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce’ye yönelik mayıs ayı içinde beklenmedik bir hamle yapabilir...”.



Bu taktik Bahçeli taktiğidir...

Çünkü...

Ve bilinir ki:

Bahçeli birisine saldırıyorsa...

Yıldızı parlayacaktır...

Yani...

Bir kişi için asıl tehlike:

Bahçeli tarafından desteklenmektir...



Erdoğan, Bahçeli’nin bir zamanlar kendisini parlatmak için kullandığı taktiği...

Şimdi İnce lehine kullanacak...

Yani:

İnce’yi fırçalayarak cilâlayacak...

Nasıl bir jeton




Adı: Esra Akpınar...

İYİ Parti’den milletvekili adayıymış...

Partisinden istifa edip:

MHP’ye “transfer” olmuş...

Transfer sonrası şöyle demiş: “Evli ve üç çocuk annesiyim. İYİ Partide Kadın Politikaları Başkanı olarak görev yaptım. Erzurum İYİ Parti listesinden altıncı sıradan milletvekili adayı oldum. Ancak hep gönlümde MHP vardı. Başkanımın daveti üzerine bugün burada olduğum için çok mutluyum...”.



Nasıl jetonsa...

Seçilmesi imkânsız bir sıradan MV adayı olduğunu anlayınca düşmüş:

Buyurun


Süleyman Soylu dedi ki:

“Biz, bu seçimde erkeğin erkekle, kadının kadınla evlenip evlenmemesinin kararını vereceğiz...”.



65 milyon kişinin yoksulluk sınırında yaşadığı bir ülkeyi yönetmeye talip mevcut İçişleri Bakanı...

Belki, ancak bin çiftin cinsel tercihinin önüne geçmek için:

65 milyon insanın geleceğini çalmaya hazır...



Buyurun ey halkım...

Bu efendi sizin...

Akıl dışı lâflar




Bakın ne dedi:

“Siz olsanız bir yere giderken ailenizi Kılıçdaroğlu’na mı emanet edersiniz Tayyip Bey’e mi emanet edersiniz?..”.



Bu lâf da ona ait:

14 Mayıs akşamı Türkiye’de ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamd edenler olacak...”.



İnanılmaz ama gerçek şu: Bu akıldışı lâfları eden zat... Ülkenin Adalet Bakanı...

Acı gerçek




Zekeriya Yapıcıoğlu bildiğiniz gibi, terör örgütü Hizbullah’ın siyasi ayağı olduğu kabul edilen HÜDAPAR’ın Genel Başkanı...

Aynı zamanda da:

AKP’nin İstanbul 4. sıra milletvekili adayı...



Daha önce, AKP-MHP aile fotoğrafında...

Bahçeli ile omuz omza gördüğümüz Yazıcıoğlu...

Akkuyu Nükleer Santrali’nin açılış törenine davet edilmedi...

Çünkü...



HÜDAPAR’la aynı ittifakta İttifak olmayı içine sindiren Bahçeli...

Örgüt liderlerinden Yazıcıoğlu ile yeni bir fotoğraf vermek istemedi...



Şaka gibi... Ama...

Şaka değil... Acı gerçek...

Dünün tweeti


Aydın Sezer

@AydinSezer06

Tarihe tanıklık ediyoruz.

4 kez temeli atılan nükleer santralin ilk nükleer yakıt teslim törenini yapıyoruz.

Bunu 3 kez daha yapılacağız.

Her ünite işletmeye alındığında 4 kez de işletmeye alma töreni yapacağız.