İmamoğlu: TOKİ'yi asli görevine döndüreceğiz
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da başlattıkları deprem seferberliğini, seçimden sonra tüm Türkiye’de başlatacaklarını belirterek “Ranta dayalı bir süreçten bu süreci kurtaracağız. Depreme hazırlığın önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Sorumluluğu hep başkasına atan, hesap vermekten kaçan yönetim anlayışını kaldırıp çöpe atacağız. Depreme hazırlığını önündeki en büyük engel, zihniyettir. Biz iktidara geldiğimizde bir laf çıkardılar. 'Efendim TOKİ'yi kapatacakmış.' Hayır, öyle bir şey yok. Nereden çıktı? Uyduruyorlar. TOKİ'yi asli görevine döndüreceğiz. KİPTAŞ'ta nasıl çözdük, KİPTAŞ'ta nasıl bir devrim yaptık? Aynısını memleketin diğer kurumlarında yapacağız” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sultanbeyli Halk Buluşması'na katılarak, coşkulu bir kalabalığa hitap etti. İmamoğlu şunları söyledi:
“ENGELLEMEYE ÇALIŞTIKLARI ÇEKMEKÖY-SANCAKTEPE-SULTANBEYLİ METRO HATTININ TEST SÜRÜŞÜNDEN GELİYORUM: Nereden geliyorum? ‘Yapamıyorsunuz’ dedikleri ve kendileri durdurmalarına rağmen, ‘Siz durdurdunuz’ dedikleri, asılsız iddialarla engellemeye çalıştıkları Çekmeköy-Sancaktepe- Sultanbeyli metro hattının test sürüşünden geliyorum. Yapamadılar, biz yaptık. 16 milyon İstanbulluya, siz güzel Sultanbeyli halkına yakın bir zamanda, ‘Hayırlı uğurlu olsun’ diyeceğiz ve sizleri metroyla buluşturacağız. Çekmeköy, Sancaktepe, Sultanbeyli; siyaset var mı içinde? Yok. Her belediye, bizim belediyemiz. Her seçilmiş belediye başkanı bizim belediye başkanımız. Bakın bu kadar net. Ben, Sultanbeyli'ye geldiğim açılış, temel atma, buluşma ne var ise Belediye Başkanı’nı çağırırım. Kendisi orada. En az 10-15 kez burada buluşmuşuzdur. Sağ olsun, o da gelmiştir. Meseleye biz nasıl bakarız biliyor musunuz? Devletin bir kurumu, milletin belediyesi. Şu partinin, bu partinin belediyesi değil. Onun için başarıyoruz.
TEK DERTLERİ VAR; AMAN BUNU EKREM İMAMOĞLU YAPMASIN: Bu devletin Ekonomi Bakanı, Sultanbeyli için yapacağımız bu hizmeti, tam 1 yıl 2 ay geciktirdi. Size hizmet etmek üzere yetkilendirmiş insanların bunu yapmasını aklınız alıyor mu? Tek dertleri var. Ne biliyor musunuz? ‘Aman bunu Ekrem İmamoğlu yapmasın’. Yahu Ekrem İmamoğlu evine metro döşemiyor ki. Sultanbeyli insanına, Sultanbeyli halkına yapıyor. Sen zararı Sultanbeyli'ye veriyorsun. Bir de utanmadan çıkıp, ‘Efendim hattı durdurdular’ diyorlar. Plansız, projesiz, finansmansız başlattığın, iş bilmezliğini ortaya koyduğun, sırf israf düzenin yürürsün diye alelacele ihale yaptığın, yanlış başlattığın işi biz yapıyoruz, biz yerine getiriyoruz. Bari müsaade et, engelleme, Allah'tan kork. Yani yanlış işlerle meşgulken, siz yanlış, işleri engelleyici tavırlarla meşgulken, biz, bu hattın tam yüzde 80’ini tamamladık. Vatandaşa hizmet edilecekse, hizmetin en iyisini biz yaparız, başkası değil. Onun için bitirmek bir kenara dursun, planlayamadığınız projeleri dahi biz planlarız. Bizim için tek konu var: Vatandaşın huzuru, vatandaşın mutluluğu, vatandaşın memnuniyeti. Bunu bizden iyi bilen yok. Bunu bilin. Ve sonuna kadar bunun takipçisi olacağız.”
İMAMOĞLU’NDAN GENCE ESPRİLİ YANIT: “İŞ ALACAK BAŞINA”
Israrlı talepleri sonucu İmamoğlu’nun konuşma yaptığı platforma çıkan Ali isimli bir genç, katılımcılara “Her şey çok güzel olacak” tezahüratı yaptırdı. İmamoğlu, gencin, “Recep Tayyip Erdoğan duysun; her şey çok güzel olacak” sözlerine, “Evine geleceğiz, tamam, söz verdik sana. Yakacak burayı şimdi. İş alacak başına” şeklinde esprili bir karşılık verdi.
“BİZDEN ÖNCE BİR TEK BURS VERİLMİYORDU. PARDON YANLIŞ, SÖYLEDİM; BİR KİŞİYE VERİLMİŞTİ: Ekonomik koşullara rağmen bu işleri yapıyoruz. Sizlere hakkıyla hizmet edebilmek için canla, başla çalışıyoruz. Çalışmaya devam edeceğiz. Hiç endişeniz olmasın. Çünkü biz, vatandaşa hizmet etmek üzere gelmiş hizmetkarlarız. Kendini vatandaşa hizmete değil, vatandaştan nemalanmaya gelmiş görenler, başkaları. Onları ayırt edin. Hatırlar mısınız, bizim için ne demişlerdi? ‘Sosyal yardımları iyice azaltacaklar ya da bitirecekler’ demişlerdi. Keşke ihtiyacı olmasaydı insanımızın, keşke ekonomik zorluklar olmasaydı da sosyal yardım vermeseydik. Ama ekonomik zorluklar var. Daha da büyüdü ekonomik sıkıntılardan. Sosyal yardımları tam 5 katına çıkarttık. Göreve geldiğimizden bu yana, parti ayrımı gözetmeksizin her ilçeye eşit ve adil hizmet götürmek için özenli çalıştık. Bu şehrin çocuklarının, gençlerinin eğitimine yardım ettik. Gençlerimize çok özel fırsatlar hazırladık. Özellikle gençlerin eğitimine, üniversiteye hazırlıktan tutun burs vermeye kadar… Bizden önce bir tek burs verilmiyordu. Biz, şu anda 75 bin üniversite öğrencisine burs veriyoruz. Ha yanlış söyledim. Pardon yanlış söyledim. Bir kişiye verilmişti. Ya da birkaç kişiye verilmişti. İşe bugün girmiş bir kişiye -öyle tarifleyeyim size- bir hafta sonra tam 200 bin dolar burs verildi. Hem de bu kişi, Metro şirketinde çalışmak için alınan bu kişi, o burs verilerek Amerika'ya yollandı. Ama ne bursu biliyor musunuz? Amerika'da siyaset bilimi. Metroyla siyaset biliminin alakası var mı? O kişi şimdi İstanbul'dan milletvekili adayı. Öyle burs verildi 4-5 tane.
4 YILDA TOPLAM 210 BİN GENCİMİZE ÜNİVERSİTE BURSU VERDİK: Ama biz, Allah'a şükür, 4 yılda toplam 210 bin gencimize üniversite bursu verdik. Herkes adil ve eşit fırsatlar yakalasın istiyoruz. 16 milyon insana eşit davrandık. Bu kentte herkesin ihtiyaçları görülsün istedik. 0-4 yaş arası küçük çocuğu olan annelere, çocuklarıyla birlikte ücretsiz ulaşım kartı verdim. Biliyorsunuz değil mi? Bunu niye verdik? Bunu keyfimizden vermedik? Ben gittiğim hanelerde, özellikle Sultanbeyli'de birçok hanede, ev ziyaretinde bana anneler dediler ki, ‘Biz gidemiyoruz bir yere. Çocuğumu sağlık ocağına bile götüremiyorum. İstanbul'u gezemiyorum.’ İstanbul'da yaşayan bir anne, bebeğini yanına alacak, sağlık ocağına gidecek. Dolaşamıyorsa, cebinde ulaşım parası yoksa, ondan tasarruf edecek. Alacak yanına bebeğini, İstanbul'u gezecek. Hatırlayın seçimde. Unutmayın bunları. Ben bütün hanımefendilere sesleniyorum. Bugün 350 bin anne bu karttan faydalanıyor. Helali hoş olsun. Ne dedi biliyor musunuz meydanlarda Sayın Cumhurbaşkanı? ‘Kimin parasını, kime veriyorsun’ Dedi. Ben de ne dedim? ‘Vallahi sizi ilgilendirmez. Milletin parasını millete veriyorum’ dedim. Dolayısıyla 16 milyon insanımıza eşit hizmet etmeye devam edeceğiz. Üretken bir kent inşa edeceğiz. Ve bunun için çalışacağız.
BEBEKLERİMİZ, ÇOCUKLARIMIZ DÜNYANIN GERİSİNDE KALMAYACAK: Son derece yüksek bir şekilde kreş açıyoruz. Bebeklerimiz, çocuklarımız dünyanın gerisinde kalmayacak. Çocuklarımız kreşe gidecek, anneler de kendine iş bulacak. Gençlerimize Bölgesel İstihdam Ofisleri üzerinden iş buluyoruz. 110 bine gidiyor sayısı. Yurt açtık. Koca Büyükşehir Belediyesi'nin bir öğrenciyi bile yatıracak yatağı yokken, önümüzdeki Eylül'de tam 5000 yatağı olacak. Tüm çocuklar, tüm gençler birbirleriyle eşit fırsatlara kavuşsun istiyoruz. Biz onun için Sultanbeyli'de, Mimar Sinan Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezi'ni açtık. Onun için 220 kişilik Kemal Tahir Kütüphanesi’ni açtık. Bütün İstanbullulara hizmet veren, kaliteli yerler organize ediyoruz. Bütün gençler başta olmak üzere, bölge sakinlerinin spor yapması ve sağlıklı yaşamlarını sürdürebilmeleri için 100. Yıl Spor Tesisleri’ni açtık. Pırlanta gibi hem de. Mülkiyet sorunları vardı. Yanlış ihale süreçleri vardı. Onları Sultanbeyli Belediyesi'yle aynı masada çözdük.
BU BİR ANLAYIŞ DEĞİŞİMİDİR: Sultanbeyli Belediye Başkanı ya da orada çalışanlar, Fizan'dan gelmedi ki. Benim yurttaşım, benim vatandaşım. Benim çalışma arkadaşlarım da biliyor, bütün belediyeler biliyor. Hiçbir gün yapılacak bir hizmetin önüne, bırakın taş koymayı, önünü açmak için elinizden geleni yapacaksınız dedim arkadaşlarıma. Bu bir anlayış değişimidir. Olması gerekendir. Onun için sosyal yardım olsun, çocuklar olsun, gençler olsun; bizim önceliğimiz. Sosyal yardımla ilgili ahlaki bir tarifi, buradaki özellikle hanımefendilerin huzurunda yapmak istiyorum. Lütfen bunu bilin. Devlet, vatandaşının eksiğini gidermek zorundadır. Açta, açıkta ihtiyacı olan bir vatandaş var ise, onun eksiğini tamamlamak, devletin sorumluluğudur. Bu Anayasa da var. Bunu ben demiyorum. Dolayısıyla ister iktidar, hükümet olsun ister belediye olsun ister başka bir kurum, şunu unutmayın; hakkınız olanı alıyorsunuz. Hiç kimse size lütufta bulunmuyor. Vatandaş, hakkını aldığını bilecek. Kimse cebinden para vermiyor size. Devletin, millete ait olan bütçesinin, size dağıtması gereken kısmından bahsediyoruz. Onun için helali hoş olsun.
SİZ BİR DE 14 MAYIS'TAN SONRA YAPACAKLARIMIZI DÜŞÜNÜN: Tüm bu yaptıklarımızı, siz bir de 14 Mayıs'tan sonra ahlaklı, nitelikli bir hükümet-belediye iş birliği ortamında düşünün. Çekmeköy-Sultanbeyli-Sancaktepe metro hattı hiç engellenmeseydi mesela, nasıl tam gaz giderdik? Finansmanı bakan tarafından 1,5 sene bekletilmeseydi, nasıl tam gaz giderdik? Bir de öyle düşünün. Metro çalışmalarının tıkır tıkır işlediği bir İstanbul düşünün. Ne güzel olurdu değil mi? Çok güzel olurdu değil mi? Size bir şey söyleyeyim mi? Zaten çok güzel olacak. 14 Mayıs'ı hep birlikte memleket adına bir demokrasi ve adalet bayramı haline getireceğiz. Unutmayın; bu şehri hep birlikte ayağa kaldıracağız. Bu ülkenin sahibinin millet olduğunu herkese göstereceğiz. Devletin yöneticilerinin milletin karşısında gücünü gösteren değil, sert, böyle kaşı çatık, suratı asık, bağırır, döver gibi, söver gibi -sanki birini tarif ettin değil mi- öyle davranmak olmayacak. Güler yüzlü, vatandaşına tevazuuyla bakan, iyi niyetle bakan, güzel konuşan, vatandaşın haklarını savunan, yöneticilerin haddini bildiği rejimin adıdır Cumhuriyet. Bunu unutmayın. İstanbul'un bütün bu kurumlarıyla ilgili o düzeyli, o sistemli, o nitelikli, o ahlaklı sürecin oluşması için ne yapacağız? 14 Mayıs'ta oylarımızı kullanacağız. Ve 15 Mayıs sabahı, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nı Kemal Kılıçdaroğlu'nu yapacağız.
BİR ŞEY ANLATIYORUZ, ‘BANA SÖYLEME’ ORAYA SÖYLE’ DİYOR: İstanbul’un en önemli konularından biri deprem. Bu büyük iş için devletiyle, belediyesiyle, büyükşehriyle, ilçesiyle, özel sektörüyle, bilim dünyasıyla, meslek örgütleriyle, vatandaşlarıyla birlikte tam bir seferberlik yapacağız. Bunlarla yapamadık masalarına gittik, anlattık, konuştuk. Ben söyleyeyim mi bürokratları? Hepsi yukarıya doğru bakıyor, bir yerden haber gelecek, talimat gelecek, öyle hareket edecekler. Aynen böyle; abartmıyorum. Bir şey anlatıyoruz, ‘Bana söyleme’ oraya söyle’ diyor. Bu düzen değişecek. Biz, bu memleketin liyakatli insanlarına işinin ehline süreci bıraktığımız zaman, bu memleketin insanları, bu milleti yukarıya doğru tırmandırır. Onun için Sultanbeyli’yi, İstanbul'u, bütün Türkiye'yi depreme hazır hale getirmek için, bir kentsel dönüşüm seferberliği başlatacağız. Memnuniyetle görüyorum ki, Millet İttifakı bütün unsurlarıyla bu görevi üstlenmeye hazır. Millet İttifakı; kimlikli, nitelikli bir kadroya sahip. Altı siyasi partinin üst düzey, çok kimlikli, bu milletine hizmet etmek için kadrolarıyla hazır.
BU MİLLET SİZİ 14 MAYIS'TA EVİNİZE YOLLUYOR: Gerçekten bu seçim, parti seçimi değil. Bu seçim, bu kötü gidişe ‘dur’ deme seçimi. Allah aşkına, 21 yıl bu ülkeyi yöneteceksiniz. Bugün gelip hala, ‘Sizi yoksulluktan kurtaracağız. Sizi şunu yapacağız, bunu yapacağız’ diyeceksiniz. Allah aşkına, geçin bunları. Bu millet, sizi 14 Mayıs'ta evinize yolluyor. Gidin evinizde eşinize, çocuklarınıza hizmet edin bizi ilgilendirmiyor. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaletli, vicdanlı yönetimi altında çalışacak çok güçlü bir kadromuz olacak. Bakın, sizin evlatlarınızla çalışacak bu kadro. Bir avuç insanın evlatlarıyla değil, sizin evlatlarınızla çalışacak devlet kademelerinde. Ortak aklın sesini yansıtan, önemli bir plan koyacağız. Hızla kolları sıvayacağız. Ceketi çıkaracağız. Gömleğin kollarını sıvayacağız. Kravatı çıkarıp, yola koyulacağız. Bugün çıkarmayacağım, yanlış anlamayın. Buradan Denizli'ye gideceğim, oradan Çorlu'ya geleceğim. Onun için çıkarmayacağım. Ama ben, kollarını sıvamaya hazır bir kardeşinizim.
BOŞA HARCAYACAK TEK BİR KURUŞUMUZ VE ZAMANIMIZ YOK: Depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm, zamana karşı yürütülen bir can kurtarma operasyonudur. Boşa harcayacak tek bir kuruşumuz ve zamanımız yok. Bu seferberliği İstanbul'da başlattık. Göreve gelir gelmez bütün Türkiye'de başlatacağız. Ranta dayalı bir süreçten bu süreci kurtaracağız. Depreme hazırlığın önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Sorumluluğu hep başkasına atan, hesap vermekten kaçan yönetim anlayışını kaldırıp çöpe atacağız. Depreme hazırlığını önündeki en büyük engel, zihniyettir. Biz iktidara geldiğimizde, bir laf çıkardılar. ‘Efendim TOKİ'yi kapatacakmış.’ Hayır, öyle bir şey yok. Nereden çıktı? Uyduruyorlar. Öyle bir laf yok. TOKİ'yi asli görevine döndüreceğiz. TOKİ sözlerimizi çarptırmasınlar. TOKİ'nin görevi nedir biliyor musunuz? Dar ve orta gelirlerin umutlarını yükselten, onlara sosyal konut üreten bir kuruluştur. Bunlar, o işi unuttular. Sosyal konuta ağırlık vermeyi unuttular. Kentsel dönüşümde öncü olmalıdır TOKİ. Onu da unuttular.”
TOKİ'Yİ ASLİ GÖREVİNE DÖNDÜRECEĞİZ: Biz, devletin kurumlarıyla hiçbir sorunu olmayan bir ekibiz. Bizim kişisel hırsları kamu yararının önüne koyan, asla ve asla tek bir arkadaşımız bile olmayacak. Biz TOKİ'yi asli görevine döndüreceğiz. Liyakatli, işini dert edinen, kamu faydasını ön planda tutan, dar gelirliye konut üreten bir kurum haline getireceğiz. Başındaki yöneticilerin becerikli olmayanları evine gidecek. Becerikli olanlar, bizimle çalışmaya devam edecek. Yolun yolun sonunda biz düzeyli bir süreci ortaya koyacağız. Bakın KİPTAŞ başardı. Bu zor ekonomik koşullarda, sabit taksitle, faiz almadan sosyal konut üretilebileceğini ispatladı. Temel attık, bitirdik 1,5-2 senede ve millet o evlerde oturuyor. Ve her ay sabit taksit ödüyor. Ama TOKİ, faizle sosyal konut sahibi yapıyor. Hem de birleşik faiz üzerinden. Her yıl artan taksitlerle süreci yönetiyor. Evin altından kalkamıyor insanlar.
KİPTAŞ'TA NASIL BİR DEVRİM YAPTIK? AYNISINI MEMLEKETİN DİĞER KURUMLARINDA YAPACAĞIZ: Başka sorunlar da var. 50 bin, 100 bin konut kampanyaları açıkladılar. Kuraları çekip, hak sahiplerini belirlediler. Ne oldu? Yıllar geçti. Bırakın bitirilmesini, temeli atılmayan proje var, biliyor musunuz? Bakın, örnek vereyim size. Hemen yanı başınızda, Mart 2019’da TOKİ, ‘50 bin konut kampanyasında Tuzla'da, 508 konut üreteceğim’ dedi. Kuraları çekti. Vatandaşları belirledi. Ne zaman temel attı biliyor musunuz? Tam 2,5 sene sonra, 2021’de. O da niye biliyor musunuz? Yanı başında biz, KİPTAŞ olarak konut yapacağız diye, alelacele temelini attılar. Bakın aradan 4,5 sene geçti. Onların binaları hala temel aşamasında. Biz, KİPTAŞ olarak binaları yaptık, bitirdik, insanlar içinde oturuyor. Hem de sabit taksitle ödüyorlar. Yine Tuzla'da, ‘21 bine yakın konut yapacağım’ dediler. Nasıl yapacak, ne zaman yapacak? Hiç belli değil. Geçenlerde açıklama yaptılar. Yok efendim orada imar sorunu varmış. Orada mülkiyet sorunu varmış. Yahu devletsin; kamulaştırma yetkisi sende, para sende, bütçe sende. Neyi çözeceksin? Onun için; KİPTAŞ'ta nasıl çözdük, KİPTAŞ'ta nasıl bir devrim yaptık? Aynısını memleketin diğer kurumlarında yapacağız.
VATANDAŞLARIMIZA ASLA MAHCUP OLMAYACAĞIZ: Bizim amacımız, milletimize hizmet. Bizim, çözümdür yolumuz. Vatandaşın sorununu çözeceğiz kardeşim. Derdimiz bu. Derdimiz milleti kandırmak değil. Seçimden önce milletin oyunun avcısı olmak hiç değil. Milletin gönlüne gir, işini yap. Hesap verebilir, şeffaf bir yönetim geliyor sevgili hemşerilerim. Türkiye'nin tamamında, devleti tekrar kurumlar ve kurallar devleti haline getireceğiz. Sözlerimizi mutlaka tutacağız. Vatandaşlarımıza asla mahcup olmayacağız. Sultanbeyli'ye hizmetlerimiz devam edecek. İstanbul'a hizmetlerimiz devam edecek. İnşallah 14 Mayıs'tan sonra Türkiye'ye, Türkiye'nin bütün kurumlarına başka bir dönemi hep birlikte başlatacağız. 14 Mayıs, milletin seçimi. Bir avuç insanın gittiği, milletin iktidar olacağı bir seçim. Buna hep birlikte çalışmalıyız. Evlatlarınız için, çocuklarınız için, ‘Her şeyi ben bilirim anlayışı’ gidecek. Mülakatlarda insanların elendiği, haksızlığın yapıldığı dönem bitecek. Adalet kişiye göre, tanıdığına göre, dayısına göre değil; adalet herkese gelecek.
BÖYLE BİR DÖNEMİ VAR ETMEK, MİLLETÇE ELİMİZDE: Böyle bir dönemi var etmek, milletçe elimizde. 14 Mayıs'a kadar gece gündüz çalışmaya, güler yüzünüzü herkese göstermeye var mısınız? Özellikle sevgili gençler; arkadaşlarınızla konuşacaksınız. Ve birleşe birleşe kazanacağız. Ve birbirimizi ikna edeceğiz. Koşa koşa, coşa coşa sandığa gideceğiz. Sandıklara sahip çıkacağız. Türk bayraklarımızla o gün bütün İstanbul'u, bütün Türkiye'yi seçim günü şölen yerine çevirmeye, demokrasi bayramına dönüştürmeye hazır mıyız? Milletin iktidarını kurmaya hazır mıyız? O zaman teşekkürler Sultanbeyli. Unutmayın; evinize gittiğinizde şunu kalbinize koyun: Kazanıyoruz. Millet kazanıyor, millet. Bunu unutmayın. İnşallah oylarımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na, oylarımız Millet İttifakı’na.” (ANKA)