Korkusuz

İki yüzlü

İki yüzlü
Geçen çarşamba günü Kanada ve Ukrayna’nın başını çektiği 40 ülke BM’e bağlı İnsan Hakları Konseyi Çin’e çağırıda bulunarak Müslüman Uygurlular’ın durumunu incelemek için bağımsız gözlemcilerinin bölgeye gitmesine izin vermesi çağrısında bulundu.

Konumuz değil ama aynı Konsey ve Batı’nın tümü binlerce Uygurlu Müslüman’ın Suriye’ye giderek IŞİD ve NUSRA’ya katılmasına ve insanlık dışı katliamlar yapmasına ses çıkarmadı.

Konsey’in çağrısına kızan Pekin siparişi verilen 500 bin aşıyı Ukrayna’ya göndermeyeceğini söyledi. Koronanın yaygın olduğu Ukrayna attığı imzayı geri çekerek aşıların gönderilmesini sağladı.

İyi de ülkenin yarısını Rusya’ya kaptıran ve Batı’nın gazıyla Moskova ile savaşın eşiğine gelen Kiev neden aşıları Batılı ülkelerden almıyor?

Üstelik Batılı ülkeler Çin aşısıyla aşılananları “adam yerine” koymuyor ve girişlerine izin vermiyor.

Rus aşısıyla aşılananlar da.

Emperyalist ülkelerin tipik davranışı.

Aşı aşıdır ve insanların korona belasından kurtulması için üretilmiştir. Üstelik Batılı ülkelerde üretilen aşılardan farklı olarak Çin ve Rus aşılarının hiçbir yan etkisinin olmadığı kanıtlanmışken.

Bu da normal çünkü insanların sağlığı ya da genel olarak insan haklarıyla ilgili hiçbir şey Batı’nın umurunda değil.

Batı’ya göre özellikle bizim coğrafya ölen, yaralanan ve sakat kalanlar birer sayının ötesinde hiçbir şey ifade etmiyor.

Son yirmi yılda Irak ve Afganistan işgali ve son on yılda hep birlikte sonuçlarını yaşamakta olduğumuz Arap Baharı’nda milyonlarca insanımız öldü, yaralandı ve sakat kaldı.

En az iki katı da evinden yurdundan oldu ve başka yerlere kaçtı.

Batı’nın umurunda değil ve olmayacak.

Batı; satacağı silaha ve bizim coğrafyada egemen iktidar ve çevrelerle çevireceği dolaplara bakar.

Batı için önemli olan inanılması güç yolsuzluklarla ülkeleri talan etmektir.

Hep de başarır.

Irak, Suriye, Yemen, Libya ve şimdi Afganistan.

20 yıl önce Afganistan’ı işgal eden Amerikalılar şimdi “işimiz bitti biz gidiyoruz” diyorlar.

Giderken de 50 bin kadar işbirlikçi Afgan vatandaşını beraberinde götürüyorlar.

Adamlar her yerde, her alanda ve her düzeyde işbirlikçi buluyor ve tepe tepe kullanıyorlar.

Meğer bizim coğrafyada kendini satmaya ne kadar da meraklı insan varmış!

Politikacılar, gazeteciler, iş insanları ve her sektörden tipler.

Fiyatlar on bin dolar-10 milyon Avro aralığında.

Milyar dolarları hatırlatmak bizi aşar!

Tek kalemde 128 milyar dolar.

Ben muhalefet partisi olsam son yirmi yılın kayıp toplam dolar, avro ve Türk Lirası’nı bulur, toplar ve tek bir rakamla vatandaşlara açıklarım.

Allah bilir kaç yüz milyarlar!

Yolsuzluk parayla da sınırlı değil.

Toplumsal, kültürel, ahlaksal ve elbette dinsel yozlaşmanın sınırı yok.

Her şey çöküyor.

ÇÖKÜYOR.

Yalnızca Türkiye’de değil bu coğrafyanın diğer ülkelerinde de.

Batı bundan çok memnun.

Onun için Batı bizim coğrafyanın iktidarlarını çok seviyor.

Son AB zirvesinde Erdoğan düşmanı Macron’un ülkesi Fransa ve Almanya “İnsan hakları konusunda Ankara’nın önemli ilerlemeler kaydettiğini” söyleyerek Türkiye ile ilişkinin geliştirilmesi gereğinden söz etmiş.

Erdoğan’ın “Zihinsel noktada bir tedaviye ihtiyacı var” dediği Macron ve yine Erdoğan’ın “Sen şu anda Nazi uygulaması yapıyorsun” dediği Merkel!

Varın siz düşünün gerisini.

İyi düşünün.

Erdoğan’a tehdit ve hakaret dolu mektup göndererek Rahip Brunson’u alıp götüren Trump ve Erdoğan için “Bence ona çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz ve düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım çünkü bedel ödemeli” diyen Biden’ı hatırlayarak.

Bir telefonla gazeteci Deniz Yücel’i de serbest bıraktıran Merkel’i de.