Korkusuz
Ümit Zileli

İdam ipi üzerinde gezinen cambazlar!..

İktidar ve küçük ortağı milletin gözünün içine baka baka aynı oyunu bilmem kaçıncı kez yine sahneye koydu!

-Konumuz yine idam!

Milletin açlık ve yoksulluk kuşatmasında kan ağladığı, muhafazakar kanattan yazarların bile “Ekonomi bitmiştir” dediği, etrafımızda savaş tamtamlarının çaldığı şu kara günlerde, oyları giderek artan bir süratle eriyen AKP-MHP ortaklığı bu kez “idam ipine” sarıldı; hem de kaçıncı kez ve de aynı yalanlarla!

İdam tartışması ilk defa da olmuyor; mazisi 2002 seçimlerine kadar uzanıyor. Seçim meydanlarında kürsüden “yağlı urgan”fırlatılması kepazeliğini de anımsarsınız sanırım!..

Ortaklar yine aynı konuya temas edince aklıma yıllar önceki tartışmalar ve “Aslında idamın kabulü nasıl oldu?” sorusu takıldı. Açtım arşivleri ve aynı konuya dair yazılarıma baktım; mesela zamanın Başbakanı’nın “milliyetçi oylara” göz diktiği sıralardı; sonrasında da hep olacağı gibi!.. MHP lideriyle karşılıklı idam güzellemeleri yapıyorlardı.

-Okuyun ve hangi “yalanlarla güdülüyoruz” ve gerçek nedir görün lütfen!..

İdam yalanları ve “güzellemeler!”


Biri Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı..

Neredeyse 10 yıldır iktidarda, ülkenin kaderine hükmediyor.. Cumhuriyet tarihinin başbakanları arasında bir sıralama yapılsa, “Hangisinin söyledikleriyle yaptıkları arasında uçurumlar var?” sorusu sorulsa açık ara birinci!.

Diğeri ise neredeyse 18 yıldır milliyetçiliği kimselere bırakmayan, TBMM’deki yavru muhalefet partisinin başı...

Grup toplantılarında esip kükremesiyle, bir de iktidar partisinin başı ne zaman sıkışsa, iki eli kanda da olsa koşup destek vermesiyle ünlü!..

-Aynı ipte iki cambaz!..

Başbakan 2001 seçimlerinde de bolca kullandığı “İdam cezasını bunlar kaldırdı. Öcalan’ı kurtaran yasanın altında MHP’nin de imzası var” argümanını son günlerde yine tepe tepe kullanmaya başladı!..

Buna karşılık MHP lideri, daha önceki gün, “Getirsin idam yasasını, sonuna kadar destek vereceğiz, hodri meydan” diye rest çekti... Taraflar alkışladı, yuh çekti... Ama hiç kimse “Yahu bu yasa nasıl çıkmıştı?. Acaba kim yalan söylüyor?” diye sormadı, iyi mi?!.. O zaman açalım arşivleri, tutanaklar konuşsun bakalım:

İdam cezası 3 Ekim 2001’de anayasa değişikliği yapılarak “terör, savaş ve çok yakın savaş suçları hariç” tutularak 4709 sayılı yasa ile kaldırıldı. Daha geçen gün Tayyip Bey’in, o zamanlar çok yakınında bulunan Ertuğrul Yalçınbayır ve Abdüllatif Şener, AKP’nin liderler toplantısına katıldığını ve idamın kaldırılmasına “Evet” dediklerini anımsattılar!..

Gelelim Ağustos 2002’ye.. TBMM tutanaklarından okuyalım, AKP Grubu adına Bülent Arınç ne demiş bakalım: “Ölüm cezasının kaldırılması konusunda geldiğimiz noktada bir zaruret ifade etmektedir..” Yine AKP grubu adına Dengir Mir Mehmet Fırat ne söylemiş acaba?. “Asamadınız, bundan sonra da asamayacaksınız!.

Bi de AKP grubu adına Mehmet Ali Şahin’in sözlerine bakalım: “İdamın kaldırılmasını grup olarak, parti olarak biz de istiyoruz..

Şahane değil mi? Bugün meydanlarda “İdam” diye haykıranların o gün nasıl canı gönülden “İdama hayır!” dediklerini görüyor musunuz?!.

“Takdir ediyorum alkışlıyorum!”


Bitmedi, AKP idamı her koşulda nasıl yasaklamış onu da görelim...

3 Ağustos 2002’de TBMM’de, Avrupa Birliği Uyum Yasalarının kabulü kapsamında yapılan anayasa değişikliği oylamasında kimler nasıl oy kullanmış ona da bakalım: DSP 55 evet, ANAP 76 evet, DYP 65 evet, SP, 50 evet, Bağımsızlar 11 evet veeee AKP 41 evet!. İçinde Abdullah Gül’ün de bulunduğu tam 41 muhterem şakır şakır olumlu oy kullanmış!. Tayyip Bey doğal olarak yok çünkü hem milletvekili değil, hem de yasaklı konumda!. Ama aynı gün idamın kaldırılması ertesinde şöyle konuşmuş:

-Bu çok büyük bir başarıdır. Ben burada özellikle TBMM’yi takdir ediyor, alkışlıyorum!..

Aynı oylamada MHP grup olarak red oyu vermiş..

Ve final: AKP iktidarının yönetiminde Türkiye 15 Ocak 2003 tarihinde idam cezasını her türlü şartta önlemeye yönelik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6 numaralı protokolüne imza atarak idamı resmen kaldırmış oldu..

Şimdiiiii, Tayyip Bey ve şürekası, idam cezasının geçmişte işlenen suçlar için asla kullanılamayacağını, çünkü bir hukuk devletinde asla ve kat’a “makabline şamil kanun” yani geçmişe yönelik yasa çıkarılamayacağını bilmezler mi?.. İmza attıkları uluslararası anlaşmalarla kaldırdıkları idam cezasını geri getirmeye tevessül ettikleri anda dünyadan nasıl soyutlancaklarını, başta ekonomi olmak üzere büyük bir yıkımla karşı karşıya kalacaklarını bilmezler mi?

Bilirleeer, bal gibi bilirler ama “balık hafızalı bir toplumda ne söylesek, ne yapsak yuttururuz” diye düşünürler!.. Hesaplayamadıkları küçük ayrıntı, bu ülkenin en az yüzde 50’sinin ortada döndürülen fırıldaklardan olabildiğince haberdar olduğudur.. Olabildiğince diyorum, günahı bu medyanın boynuna!.. Tanrı’ya şükür, yurtsever kalemler, gazeteler, TV’ler var.

Sürekli baş aşağı seyreden, bunu önlemek için Doğu Akdeniz’de, Ege’de savaş çığlıkları bile atan zihniyet, milliyetçi oyları kotarmak için her türlü şeytanlığı tezgahlayacaktır doğal olarak... Unutmayın, idam tartışması tuzaktır, hedeflenen oylarınızdır...

-Son pişmanlık da fayda etmez, hiçbir zaman etmediği gibi!..