Korkusuz

HDP sine-i milletten neden vazgeçti?..

HDP sine-i milletten neden vazgeçti?..
Bitirmek üzere olduğumuz haftaya  iç siyaset gündemi olarak çok hararetli başlamıştık. “Saraya giden CHP’li” haberi çok ön plana çıksa da bence bu sadece tuzu biberi oldu. Fitili çeken esas gelişmeleri ıskaladık. Toplumca magazine çok düşkün olduğumuzdan, saraya giden CHP’linin kimlik bilgilerinin peşine düştük. Gazeteci Rahmin Turan’a bu haberi kimin sızdırdığına dair en derin araştırmaları yaptık.  Saray, önüne gelen topu ustaca kullandığı için siyasetin arka planında dönen dolapları ve kendi içine düştüğü sıkıntıları  unutturmayı başardı. Kendi içine düştüğü krizi de CHP içinde krize çeviriverdi.

İsterseniz, üşenmeyelim hafta başından itibaren olup bitenler için şöyle bir hafızalarımız tazeleyelim;

Bazı HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmaları ile yeniden başlayan kayyum tartışmaları ve HDP’li milletvekillerinin sine-i millete dönme kararı alacağına dair haberler peş peşe patladı. Bu arada İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın Bursa’da yaptığı bir konuşma esnasında “AKP ile koalisyon yaparız” sözleri siyaset gündemine düşen ayrı bir bomba oldu. Ardından Rahmi Turan’ın “Saraya giden CHP’li” yazısı ortalığı kastı kavurdu. İşte, tam bu yazıya gelene kadar arada yaşanan çok kısa sürece dikkat çekmek isterim. Çarşamba günü yapılan, HDP’li milletvekillerin sine-i millete dönüp dönmeyeceğine ilişkin toplantıya... Son kayyum operasyonlarının ardından siyasi kulislerin yanı sıra kamuoyunda da hakim olan beklenti; HDP’nin sine-i millete dönme kararı alıp iktidarı bir ara seçime zorlaması yönündeydi.  Tam buraya yeniden alevlenen erken seçim tartışmalarını da not edelim. O kısa aralıktaki süreçte ne oldu?.. Güvenilir kaynaklardan ulaştığım bilgilere göre, Salı günü akşamı gece geç saatlere kadar “bazı çevreler” HDP’yi sine-i millet kararından vazgeçirmek için çok yoğun bir çaba gösterdi. Ve bunda da başarı elde ettiler. Zaten, beklenenin tam aksine HDP yöneticileri toplantıdan sonra yaptıkları açıklamalarda, sine-millete dönmeyeceklerini ilan ettiler .Bu kararın ardından HDP’nin başta Savunma Bakanlığı bütçesi görüşmeleri olmak üzere, Meclis’te iktidara karşı daha yumuşak bir tavır göstermeye başlamasına dikkat çekiliyor. Salı gecesi yapıldığı iddia edilen  HDP ile ikna görüşmelerinden sonra siyasi kulislerde  gündeme getirilen bazı soruları şöyle özetleyebilirim;

HDP’ye çekilmeme karşılığı bazı tavizler verildi mi?

Pazarlıkların mahiyeti nedir?

İktidar, HDP’den zaman istedi mi?

Görevden alınan bazı HDP’li belediye başkanları için “iade ederiz” sözü verildi mi?

İktidar, TBMM’de HDP’nin elini rahatlatabilmek için bazı yollara başvuracak mı?.. Bunlar içinde söz verildi mi?..

İktidar, HDP’nin sine-i millete dönme kararı almamasının ardından derin bir nefes aldı.  Aynı esnada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de ”Nereden çıkıyor bu erken seçim tartışmaları? Seçim 2023’de yapılacak” açıklamasını yaparak iktidarı iyice rahatlattı.

Mahalli seçimlerde, iktidar ve küçük ortaklarına büyük darbe vuran Millet İttifakı’na HDP üzerinden yapılan terör örgütü PKK ile örtüştürme operasyonlarını da unutmazsak, İYİ Partili Lütfü Türkkan’ın açıklamalarına ve “saraya giden CHP’li” tartışmalarına başka bir perspektiften bakılması gerektiği kanaatindeyim. HDP vasıtasıyla gidilebilecek bir ara seçimden iktidar ve ortaklarının en ufak bir kazancı olmayacağını tahmin edebilmek için herhalde falcı olmak gerekmez!.. O rüzgar ile erken seçimden kaçılamayacağı da aşikar. Siyasetin genel kuralıdır, iktidarlar seçimleri her zaman kendileri için en elverişli zamanlarda yaparlar. Peki, ne bütün bu olup bitenlerin manası?..

İktidar ve ortakları, Millet İttifakını bozmak için elinden gelen ne varsa yapıyor!.. ”Millet İttifakı terör örgütü PKK ile hareket ediyor” operasyonu tutmadı. Ne AKP ne de MHP kendi içindeki iç karışıklıkları bastırabiliyor, huzursuzlukların önüne geçemiyor. İşte tam bu sırada aranan kan bulundu. Lütfü Türkkan’ın “AKP ile koalisyon yaparız” açıklaması ile “saraya giden CHP’li” yazısı ustaca algı operasyonları ile karşı taraflarda krize evrildi. Ne oldu da HDP sine-i millete dönmekten vazgeçti sorusunun  peşine  kimse düşmedi!.. Millet ittifakının geleceği ve sağlam bir şekilde devam etmesi için İYİ Parti lideri Meral Akşener ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kararlılığı ve gayretlerini çok yakından ve en iyi bilen Ankara gazetecilerinden biriyim. İçerden ve dışarıdan gösterilen  bazı gayretlere (!) rağmen iki lider de büyük bir sabırla yollarına devam ediyorlar. Ortada bir de gerçek var; iktidar  ve ortakları içinde yaşanan krizler unutturuldu, ortaya “CHP içinde kriz” fotoğrafı çıktı. Aksi, belgeleriyle ispatlanmadığı sürece Kemal Kılıçdaroğlu’nun önümüzdeki kongrede rakiplerini ekarte etmek adına bir tezgah kuracağı iddialarına asla inanmam ve itibar etmem. Kılıçdaroğlu’nun demokrat yapısını, şeytani oyunlara asla tevessül etmeyeceğini çok iyi bilenlerdenim. Eğer bir tezgah varsa o da saray tarafından kurulmuştur. Kılıçdaroğlu’nun kendisi için en dişli rakibi olan Muharrem İnce’yi  seçimlerde Meral Akşener ile ittifak kurmasına rağmen Cumhurbaşkanı adayı yaptığı gerçeğini de hiç unutmayalım. Bana göre, Meral Akşener ittifakın Cumhurbaşkanı adayı olsaydı, en azından, birinci turda Tayyip Erdoğan için Cumhurbaşkanı seçilmek hayal olurdu...

Kanaatim; tezgahlar Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener’in üzerine kurulmaya devam ediyor!.. Millet İttifakı bozulmadan bu iktidar ve ortakları Kanarya Sevenler Derneği seçimlerine bile cesaret edemez...