Canlarım...
Tarih 4 Haziran 1989...
Pekin’in Tiananmen Meydanı’nda, iktidarı protesto eden 2600 kadar üniversite öğrencisi...
Çin Ordusu’nun tankları ile ezilerek öldürüldü...
Yaklaşık 10000 öğrenci yaralandı...
★
ABD’nin bir dönem önceki Başkanı Reagan şöyle dedi:
“Fikirleri öldüremezsiniz, ümitlerin üzerinden tankları geçiremezsiniz...”.
★
ABD Başkanı George W Bush ise...
Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice’ı, Çinli liderlerle görüşmesi için gizlice Çin’e gönderdi...
Rice, kendisiyle görüşen Çinli liderlere:
“Üretin, satın alalım” sözü verdi...
★
İşte bu taahhüdü ciddiye alan Çin yönetimi:
Bir süredir hazırlık yaptığı piyasa ekonomisine geçmek konusundaki kararını pekiştirdi...
Ve...
ABD yönetimleri de Trump’a gelinceye kadar:
Verdikleri sözü tuttular...
★
O süreç aynı zamanda Demirperde’nin çökme süreciydi...
Berlin Duvarı yıkıldığında ABD Dışişleri Bakanı James Baker da şöyle demişti:
“Eski diktatörleri devirmek çağı hızla geçmekte; yeni demokrasileri inşa çağı gelmiş bulunmaktadır. Bu nedenledir ki, Başkan Bush, yeni misyonumuzu, demokrasinin özendirilmesi ve pekiştirilmesi olarak tanımlamıştır...”.
★
Peki...
ABD, Baker’ın açıkladığı bu misyonu yerine getirdi mi?..
Hayır...
★
İnsanlık halen...
“Demokrasi Smokini” giydirilmiş ama...
Yakası bağrı açık...
Papyon kravattan bile nefret eden...
Ve hatta...
ABD destekli diktatör ya da totaliter devlet başkanlarının baskı rejimi altında ve sürekli:
Savaş tehlikesi yaşıyor...
★
Ve biz canlarım...
“Her Türk dünyaya bedeldir!.. Vatan!.. Millet!.. Ezan!.. Bayrak!..” diye bağırıp vıcık vıcık hamaset yaparken...
Son 30 yıldır:
Gelişmiş beyinli siyasetçi yetiştiremediğimiz gerçeğini göremiyoruz...
★
Neden mi?
Cevabını Mevlâna’nın o güzel özdeyişiyle vereyim:
“Havuza su taşıyan borular kirliyse, havuzun suyu temiz olur mu?..”.
★
“Havuz, su, boru” metaforlarının yerine...
“Parlamento...”.
“Politikacı...”.
Ve:
“Halk” kelimelerini siz koyun lütfen...
Günün sözü
“Gerçek demokratik ilke, hiç kimsenin halkın üzerinde bir güce sahip olmaması demektir...”.
Lord Acton
KİBİR İSİMLİ GÜNAH
Gaziantep’in Nizip ilçesinin CHP’li belediye başkanı Ali Doğan, kendisine sunum yapan ziraat mühendisi Hanımefendi’nin beyaz önlüğünün cebinde tuttuğu elini tutup zorla dışarı çıkarınca:
Sosyal medyada gündem oldu...
★
Türk Müslüman erkeğinin geneli böyle...
Hangi partiden olursa olsun:
Zihniyet aynı...
★
Eğer muhatap bir kadın ise ne söylediği değil...
Ne yaptığı...
Nasıl tavır aldığı...
Elini nasıl tuttuğu önemli...
★
Ali Doğan, Hanımefendi’nin anlattıklarına odaklansaydı...
Ne söylediğini dinleseydi...
Büyük ihtimalle elinin cebinde olduğunu görmeyecekti...
Ama...
Kibir yok mu kibir...
★
Arkadaş Başkan ya...
Saygı uyandıracağına...
Saygı bekliyor...
Yoksa:
Belediye Başkanı olduğu nereden belli olacak?...
NEDEN OLMASIN
Yılmaz Tunç isimli Başkanlık Sekreteri demiş ki:
“Narin’in katillerinin tespiti ve hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılması konusunda büyük bir beklenti var. Bu beklenti yargımız tarafından karşılanacak. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Karanlıkta hiçbir şey kalmayacak.”.
★
Avrupa’dan savcı ve yargıç getirilirse neden olmasın?..
ACABA O LAF BİLEREK Mİ SÖYLENDİ
Sınırların bir ulusun namusu olduğunu, AKP Genel Başkanı Erdoğan da defalarca söylemişti...
Ne yazık ki:
“Sınır namustur” diyen bir Cumhurbaşkanı’nın yönetiminde:
“Namusumuz delik deşik” edildi, ediliyor...
★
Bir yandan Afganlılar, İran sınırını koşarak geçip topraklarımızı işgal ederken...
Diğer yandan Suriye ve Irak’tan gelenlere adeta:
Sınır namusumuzu iğfal etmeleri için göz yumuluyor...
★
Geçtiğimiz hafta sonunda bir başka ulusal zafiyet daha yaşadık...
Erdoğan’ın “bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek “gözdağı” verdiği ve fakat...
O blöfünden sadece birkaç ay sonra kucaklaştığı bir Yunan sahil güvenlik teknesi...
“Namusumuz” olarak kabul ettiğimiz sınırlarımızı, delik deşik edip:
Bodrum sahilimize kadar geldi...
★
Bütün bu istiskallere rağmen...
Sınırlarımızın namusumuz olduğunu göğsünü gere gere söyleyen Erdoğan’dan “tık” yok...
★
Bu durumda istemeden de olsa...
“Acaba?” deyip, “Erdoğan, milletimizin ulusal namusunun delik deşik edilmesi için mi o lâfı etti?” diye düşünmüyor değilim...
ONA İTHAF EDİYORUM...
Yaşlı adamcağız sıkışmış, camiin helâsına gidecek sonra da abdest alacak...
Su dolu ibriklere yönelip rasgele birini almış...
Görevli müdahale etmiş...
Adam elindeki ibriği vermek istememiş...
Çekiştirerek helâya doğru meyletmiş...
“Olmaz!..” diye bağırmış görevli...
“Sen kimsin ya?” diye sormuş yaşlı adam...
“Ben bu caminin ibrikçi başıyım” diye gürlemiş görevli ve devam etmiş, “eğer herkes istediği ibriği alırsa, benim ibrikçi başı olduğumu kim anlayacak?..”.
★
Fıkra bu...
Nizip Belediye Başkanı’na ithaf ediyorum...
NEDEN ACABA?..
Kamuya 7204 tane otomobil satın alındığı gibi bir de...
Otomobiller sıraya dizilip videoya çekilerek kamuoyuna gösterildi...
Yani:
Siyasi bir hava atıldı...
★
E, hani tasarruf tedbirleri uygulanıyordu?..
★
İşin ilginci...
Seçim malzemesi yaptıkları TOGG’dan almamışlar otomobilleri...
Neden acaba?..
BİLEN BİRİ ANLATSIN
BDDK, bankaların sermaye yeterliliği hesaplamasında bireysel kredilere ve konut kredilerine uygulanan ilave risk ağırlıklarını kaldırdı...
Böylece, kredileri kısıtlayan uygulamada ilk gevşeme adımları atıldı...
★
BDDK Başkanı kim?..
Faiz arttırmak yerine dramatik şekilde faiz düşürerek, Türkiye ekonomisini perişan eden Merkez Bankası eski Başkanı: Şahap Kavcıoğlu...
★
TCMB ise BDDK’yla aynı gün yayımladığı kararla:
TL mevduat hesaplarına uygulanan zorunlu karşılık oranlarını arttırdı...
Yabancı para mevduat için TL cinsinden tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık oranını düşürdü...
★
Yani canlarım...
Erdoğan’a sadakat yemini ettiği anlaşılan Şahap Kavcıoğlu krediye ulaşımı ucuzlattı...
Bunun anlamı:
Piyasaya para enjekte etmektir...
★
Mehmet Şimşek ekibinden olduğu kabul edilen TCMB Başkanı Fatih Karahan; banka kredilerini pahalılaştırarak, krediye ulaşımı zorlaştırdı...
Bunun anlamı da sıkı para politikasıdır...
★
Şimdi sorum şu:
Bu kafalar nasıl olup uyum sağlayacak da ekonomik sorunları çözecek?..
Lütfen bilen biri anlatsın...
PAYİDAR OLACAK
Arnavutluk’un Bektaşiler için bir “İslâmî mikro devlet” kuracağı söylentilerinden sonra...
Kurulacak devletin ayrıntıları ortaya çıktı...
★
Alkol serbest olacak...
Kadınlar istedikleri gibi giyinebilecekler...
Devlet; kadınların giyim, kuşam ve yaşam tarzlarına müdahale edemeyecek...
★
Atatürk, tanımı yapılan bu devletin çok daha gelişmiş olanını:
100 yıl önce kurdu...
Son 10 yıldır o devlet yıkılmak isteniyor...
Ama...
★
Enseyi karartmayın...
Yıkılmayacak...
Medeni, modern, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olarak:
Payidar olacak...