Korkusuz

Hastaneyi PASTANE gibi yönetirsen...

Hastaneyi PASTANE gibi yönetirsen...


Doktorlara savaşta bile dokunulmaz!

Bu sözü 2018 yılında CHP Milletvekilliği görevini sürdürürken TBMM’de düzenlediğim basın toplantısında dile getirmiş ve gözaltına alınan Türk Tabipleri Birliği (TBB) yöneticilerinin derhal serbest bırakılmasını istemiştim. Doktorların yanında olduğumu göstermek için giydiğim beyaz önlüğü de meclisteki odama asmıştım.

O önlüğe dün bir kez daha kan bulaştı.

Savaşta bile dokunulmayan doktorlar, yine ‘’açık bir şiddet’’in kurbanı oldu. Konya Şehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Ekrem Karakaya, hasta yakını Hacı Mehmet Akçay’ın kurşunlarıyla can verdi.

Bu ne bir ilk...

Ne de bir son...

ZİHNİYET DEĞİŞMEDEN...

Doktorlar başta olmak üzere tüm sağlık emekçilerini hedef gösteren ve “Giderlerse gitsinler” diyerek değersizleştiren zihniyet ortadan kaldırılmadıkça, her gün yeni cinayetlere ve şiddet olaylarına tanık olacağız!

Çünkü; AKP iktidarının son on yıldır uyguladığı ve “Sağlıkta Reform – Sağlıkta Dönüşüm’’ adını verdiği politika, sağlık emekçilerini açık şiddetin hedefi / kurbanı haline getiriyor.

TİCARETHANE GİBİ GÖRÜYORLAR...

Hastaneyi PASTANE gibi yönetmek isteyen kafa, hastayı müşteri olarak görüyor ve siyasi popülizm yapabilmek adına sağlık emekçilerinin omzuna taşıyamayacakları bir yük bindiriyor.

Son olarak hastanelerdeki ‘randevu sistemi’ni de kaldıran AKP iktidarı, hasta ile doktoru sürekli karşı karşıya getiriyor. Bir doktor, bir hastaya en fazla 5 dakika vakit ayırabiliyor. Böyle bir baskı altında çalışan doktorlara her gün en az 90 hastaya bakması talimatı veriliyor. Böylece, AKP iktidarı yıl sonunda yayımladığı ‘’bilanço’’ ile ‘’Bakın ne kadar çok kişiyi tedavi etmişiz’’ diye propaganda yapıyor.

KİMSE MEMNUN DEĞİL...

Oysa ki; ‘tedavi’ olarak sunulan hizmetten doktor da hasta da memnun kalmıyor...Bir insanın soyunma süresi olan 5 dakika içinde, kim hangi derdini anlatabilir? Bir doktor, 5 dakikalık süre içinde hangi teşhisi koyabilir?

Bunları defalarca anlattık...

Defalarca söyledik...

Uyardık...

TBB konuya ilişkin yüzlerce açıklama yaptı. Şiddetin önünü kesebilecek öneriler sundu.

Ancak ne yazık ki; dinleyen yok...

FATURA SAĞLIK EMEKÇİLERİNE KESİLİYOR

AKP iktidarı, sorunlara çözüm bulmak yerine, başta doktorlar olmak üzere tüm sağlık emekçilerini hedef göstermeye başladı. Sağlık emekçilerini, kendi çökerttikleri sistemin sorumlusu olarak ilan etti ve onları hastanede sıra beklemekten bunalmış binlerce insanın önüne attılar!

İktidarın borazanı ATV’de daha birkaç hafta önce yayımlanan bir dizide, doktorlar açık açık hedef haline getirildi. Yaşamını kaybeden tüm hastaların sorumluluğu doktorlara yüklendi. O berbat diziyi izleyen yığınların, doktorlardan nefret etmemesi mümkün değildir!

Ve ne yazık ki; iktidarın yarattığı bu iklim, doktorların dövülmesi ve öldürülmesini ‘’meşru sayan’’ bir kitle yarattı. Hastanelerde, son 10 yılda 10 bin şiddet olayı yaşandı. Doktorlar, hemşireler, sağlık emekçileri ve güvenlik görevlileri, alçakça saldırılara maruz kaldı.

İŞTE BU KAFA...

O meşhur röportajı hatırlayın...

Mikrofon uzatılan bir genç, “Eski dönemler geride kaldı. Eskiden hastanelerde sıkıntı yaşardık. O şimdi yok. Hatta gidip hastanedeki görevliyi bile dövebiliyoruz. Benim en büyük zenginliğim bu’’ diyordu.

Peki bu genç neye dayanarak böyle pervasızca konuşuyor?

O genç, şunu biliyor:

Bu ülkede doktor – hemşire dövmenin bir cezası yok!

“Cezasızlık” modeli uygulandığı için, önce doktoru dövüp sonra da elinizi kolunuzu sallayarak dolaşabiliyorsunuz...

Çünkü; o genç de biliyor ki; doktor düşmanlığı aynı zamanda ‘aydın düşmanlığı’dır ve aydın düşmanlığının bu ülkede bir cezası yoktur!